Vatandaşlar sadece bugüne dair beklentilerle bakmazlar yönetenlere. Siyasetçiden, seçilmiş yerel yönetimden ve merkezi yönetimin atanmış temsilcisinden, epeyce farklı işler yapmalarını da beklerler. Aş, iş, sağlık, huzur ve adalet gibi bugüne dair ihtiyaçların yeterli şekilde karşılanması ilk sıradadır. Fakat beklentiler bu kadarla kalmaz. İlave olarak, hem dünden kalan sıkıntıların artık çözümlenmesini ve hem de geleceğe dair ihtiyaçların planlanıp hazırlık yapılmasını beklerler. Bütün bunlara bakıp “ne kadar çokmuş” diyen kişiden de siyasetçi olmaz. Öyle diyenler varsa, hiç öne çıkmaması lazım zaten. Özellikle halka hizmet için yerel yönetime aday olanların, bu hususları çok iyi düşünmeleri gerekiyor. Zira ilk yetki basamağında yer alıyorlar. Vatandaş gözünü Ankara’ya çevirmeden önce, gelip onların kapısını çalıyor. Bu nedenle yerel yönetim kademelerine, çözüm odaklı çalışacak kişilerin aday olması önemli. Yıllardır bekleyen sorunları çözmeye böyleleri talip olmayacaksa, kimi ve neyi bekleyecek halk? Siyaset kurumu, tam da bu nedenle var olmadı mı zaten?
Beklentilerin çok olmasına karşın, imkanların sınırlı olduğunun da farkında vatandaş. Yapılacak işlerin, bir öncelik sırasına göre yapılabileceğini de biliyor haliyle. Fakat bu öncelikler tespit edilirken, birilerine ayrıcalık yapılması durumuna karşı da duyarlılar. Bir başka duyarlılıkları da, kamu kaynağıyla yapılan yatırım ve tesislerin işlevsiz kalması. İhtiyaçlar belirlenirken veya imalatlar yapılırken, yasaya uymayan işlerin olmasını da affetmiyorlar. Bütün bu hususlara çok dikkat etmesi gerekiyor yönetenlerin. Yapılan işler “kamu yararı” çizgisinde olursa, halk tarafından da genel kabul görüyor. Olası gecikmeleri bile hoş görüyor bu durumda vatandaş. Hatalı yatırımlar veya kanuna uymayan işler olursa, o zaman da önce kamu vicdanını rahatlatmak, sonra da bu türden hataları giderecek çözümler üretmek gerekiyor. Ancak her zaman uygun ve kalıcı çözüm bulmanın pek mümkün olamadığı hatalar da var ne yazık ki.
EDREMİT’İN ÇÜRÜMEYE TERK EDİLEN TESİSLERİ
Edremit’ten birkaç örnekle bu konuyu biraz açmak istiyorum. Kamu imkanlarıyla yapılan ama bugün işlevsiz kalan ve çürümeye terk edilen bu türden tesisler burada da var. Kamuoyunu rahatsız eden bu yatırımlara, yerel yönetimin ve siyasetçilerin çözüm üretmeleri bekleniyor. Hatta daha adayken siyasetçilerin bunlar için öneriler ortaya koymaları, ona göre de ekip oluşturmaları isteniyor. Fakat ne yazık ki, adayların projeleri değil de siyasi aidiyetleri öne çıktığı için seçimlerde, böyle çalışmalara rastlamak pek de mümkün olamıyor. Mesela Tavşantepe’dekianfi tiyatro yatırımı buna bir örnek. Yapılıp bitirilmiş ama şimdi ne olacağını hiç kimse bilmiyor. Çözüm üretilmiyorsa, çürümesini seyretmek yerine yıkmak mı gerekiyor acaba? Fakat yerel yönetimler yıkmaktan yana tercih koymuyorlar. Siyasi polemik haline getirileceğini biliyorlar böyle işlerin. Oysa başka bir örnekte, Çamtepe’deki cami inşaatında yıkım kararı çoktan uygulandı bile. Bazen radikal davranmak daha mı yararlı oluyor acaba? “Cami yıkan başkan olamam” diyordu bazıları ama Büyükşehir Belediye Başkanı “çürüyen temeller” ve “yenisini yapma” gerekçeleriyle yıktı bile o temelleri. Demek ki, gereklilik olunca bu türden bir çözüm de kullanılabiliyormuş. Burada önemli olan, hem bu işlerle siyasi kavgalara malzeme vermemek, hem de yerel siyaseti “rakipler ne der?” sorusuna sıkıştırmamak olmalı sanırım.
Özel mülkiyete konu olan yatırımlar bekleneni vermeyince tasfiye edilmiyor mu? Eski bir hastane binası sonuçta yıkıldı ve yerine çok katlı konutlar inşa edildi bile. Edremit girişindeki bir eski AVM binası da yıkıldı ama yerine inşa edilmesi beklenen binalar hala yükselemiyor orada? Muhtemelen inşaat ruhsatlarında bir sıkıntı yaşanıyor. Yoksa yıkılan binanın yerinde kalan o kocaman çukur neden beklesin ki? Üstelik etrafına konulması gereken koruma çitleri de yetersiz durumdayken. Peki kamu mülkiyetine konu olan binalar için bu türden karar süreçleri nasıl işleyecek? Mesela, Akçay’ın girişindeki Olivecity binası ne olacak dersiniz? Yerel yönetimlerin iyi planlanmamış yatırımlarına örnek teşkil edecek bir konu olmaya mı devam edecek bu bina, yoksa anlamlı bir çözüme kavuşacak mı?
OLİVECİTY AVM VE SONRASI
Önce hikayesine bir bakalım isterseniz. Şadan Aytaç’ın başkanlığı döneminde, Olivecity binası Zeytinli Belediyesi ile Erka İnşaat ortaklığı tarafından inşa edildi. Biraz sorunlu ve üzerine epeyce konuşulan bir imalat döneminden sonra da Temmuz 2007’de hizmete girdi. 9.350 m2 kapalı alanı olan bu binanın, Çanakkale karayolu üzerinde ve Akçay girişindeki konumu da çok uygundu AVM olması için. O vakit 60 mağaza, sinema salonları, cafeler, restoranlar vb. ile Körfez’in ilk AVM’si olarak epeyce popüler bir yatırımdı. Fakat bu durum başka rakip AVM’ler ortaya çıkana kadar sürdü. Süreç iyi yönetilemeyince, yanlış politikalarla Olivecity iyi işletilmeyince, outlet mağazaları burasını terk ettiler. Bir süre sonra da kapanmak zorunda kaldı. 2014’deki büyükşehir olma sürecinde, ilçe sınırları yeniden oluşturulurken Edremit Belediyesi’ne geçti mülkiyeti. AVM olarak çalışması artık mümkün olamayacağı için, binaya yeni çözümler aranmaya başlandı. 2016’da yeniden canlandırılması amacıyla bir kültür merkezine dönüştürülmesi düşünüldü. Edremit Belediyesi’nin karşılayacağı detaylı bir restorasyon ve bina güçlendirme projesi hazırlandı. O zamanki belediye başkanı Kamil Saka bir toplantı düzenleyip “Akçay mahallemizde ilçenin ilk alışveriş merkezi olarak açılan ancak, daha sonra kapatılarak boş olarak bekleyen, bir kısmı belediyemize ait Olivecity’nin geri kalan kısmını kiralamak sureti ile belediyemize kazandırdık. Bu yapıyı kültür merkezine dönüştürebilmek için gerekli düzenlemelere önümüzdeki günlerde başlayacağız. İçerisinde 1.115 kişilik tiyatro salonu, senfoni orkestralarının konser verebileceği salonlar, sivil toplum örgütlerimizin çalışma alanları ve sanat atölyeleri bulunacak. Tiyatrolar ve konserler bu merkezde halkımızla buluşacak. İlçemizdeki tüm kültür ve sanat faaliyetlerini bu merkezde toplamış olacağız” diyerek projeyi anlattı. Tadilatlara başlandı. Fakat bu arada merkezi yönetim de bu binayı Sağlıklı Yaşam Merkezi’ne dönüştürme kararı aldı. Bu konuda AK Parti Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu, “Yer konusunda Edremit Belediyesi ile görüşmelerimiz olumlu sonuçlandı. Burada günlük 1.500, 2.000 kişiye hizmet vermesi düşünülen sağlık yaşam merkezinin yanı sıra, zemin katta ayrı bir girişi olan 5 tane aile hekiminin bulunduğu aile sağlığı merkezi de olması düşünülüyor. Akçay Sağlıklı Yaşam Merkezi’nin zemin katında bulunacak olan 4 tane yaz polikliniğinde ortalama olarak günlük 600 hasta muayene edilecek. 4 adet diş tedavi polikliniğinde günlük 150 hastanın diş tedavisi yapılabilecek” diye açıklamalar yaptı.
AVM’Yİ SAĞLIK MERKEZİ YAPACAKLARDI, OLMADI!
Fakat ne başlayan restorasyon işi yürüdü, ne de sağlık merkezi projesi hayata geçebildi. Tam da 2019 yerel seçimleri öncesinde, tekrar kültür merkezi konusu ısıtılır gibi oldu ama seçimler Edremit’e yeni bir yerel yönetim kadrosu getirdi. Bu kadro, binada belediye payının % 40, mal sahibi payının % 60 olduğunu ve kiralanan bölüme boş yere yıllardır ödeme yapıldığını da biliyordu. Buna çözüm üretmek için daha seçim öncesinde çalışmalara başladıkları duyuruldu. Nitekim “Akçay’da bulunan Olivecity’nin belediyemize ait olan %40’lık bölümüne bir sağlık merkezi kuracağız. Bu sağlık merkezi nüfus yoğunluğu fazla olan bölgelere, okullara düzenli periyotlarla sağlık taraması yapacak. Evde bakım hizmetini koordine edecek” diyerek demeçler de verildi. Hatta bu “belediye hastanesi” için bir başhekim adayı bulundu ve Meclis üyesi yapıldı. Fakat bu proje de seçimden sonra hayata geçirilemedi.
Bina güçlendirmesi gerektiği, bunun için de büyük paralara ihtiyaç duyulduğuna dair haberler çıktı medyada. “Çözüm ürettik” diyenlerin, bu “hastane yapma” konusunu çok da iyi incelemedikleri ortaya çıkmış oldu. Sonuçta 6 Nisan 2021’de, o başhekim adayının da yer aldığı Edremit Belediye Meclisi’nin önüne getirildi bu binanın durumu ve 161nolu karara göre “Emlak ve İstimlak Müdürlüğü’nün 31/03/2021 E- 52063623-105-9798 sayılı müzekkeresinde” belirtildiği şekilde, “İlçemiz Akçay Mahallesi sınırları dahilinde bulunan ve tapunun 1184 ada 9 parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan ve Olivecity olarak bilinen kısmen Erka İnşaat Turizm Taahhüt Dış Ticaret Ltd.Şti, kısmen Belediyemiz Tüzel Kişiliği ve kısmen Sebahat Dilek adına kayıtlı kat irtifakına ayrılan bağımsız bölümlerden oluşan bina halihazırda boş durumda ve kullanılmamaktadır. Binanın atıl vaziyette kalmaması ve Belediyemize gelir getirici hale getirilebilmesi amacıyla 5393 sayılı kanunun 15/ h ve 18/e maddeleri uyarınca,10 yıl müddetle kiralanması, bunun için gerekli görüşmelerin yapılması, ilgili protokollerin hazırlanması, imzalanması ve ilgili diğer tüm iş ve işlemlerin yapılması hususunda Belediye Başkanımız Selman Hasan Arslan’a yetki verilmesi” hususunda mevcudunoybirliği ile bir karar alındı. .
BEŞ YANLIŞ, BEŞ KARA DELİK!
Şu günlerde Olivecity’nin yarısı bir mobilya firmasına kiralık olarak verildi nihayet. Şimdi binada hem “Açıldık” afişi var bu firmanın, hem de yerel yönetimin “Kiralık” afişi var. Binanın diğer yarısına da kiracı aranıyor hala. Bu haliyle, hiç olmazsa kira ödeyen taraf durumundan kurtulup, belediyenin finansal kayıp yaşamaması sağlanmaya çalışılıyor. Ne dersiniz, bu hikayeden “yerel yönetimler neler yapmamalı?” konulu bir ders çıkmaz mı? Bir yanlış adım bir kara delik, beş yanlış adım beş kara delik yaratmıyor mu? Yerel yönetimlerin “gelir getirici” işler yapmak konusunda bu kadar istekli ve hatta birbiriyle yarış halinde olmalarına karşı, bu olumsuz örnekleri hatırlatmak zorunda kaldığım için üzgünüm. Fakat bu işlere hevesli olan yerel yöneticilere de dönüp “sizler iş adamı değilsiniz, hizmet vermek için geçici süreyle seçilip o koltuklara oturan ve sonuçta hesap vermek zorunda olan politikacılarsınız” demek istiyorum. Böyle AVM, otel, motel işlerine heveslenmek yerine; mesela tarımsal üretime destek verseniz, üretim ve tüketim kooperatifleri açsanız, kadın emeğini değerlendirmek için fırsatlar yaratsanız, gençlerin teknik eğitimine destek olsanız daha kalıcı ve daha verimli yatırımlar yapmış olmaz mısınız? “Ben yaptım oldu” deyince olmuyor işte bazı işler. Sorumlu yerel yönetimler, sonraki adımlarını da, çok daha sonrakini de düşünüp ona göre ilerlemek zorundalar.