Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği CVK Maden A.Ş’nin Sarıalan’da faaliyete geçireceği projenin yaşam alanlarına verdiği zararları gösteren fotoğraflardan oluşan sergiyi Cumhuriyet Meydanı’nda açtı.
Bugüne kadar yapılan eylemlerin video gösteriminin de yer aldığı sergide proje alanının çevreye ve bölge insanına vereceği zararlar fotoğraflarla anlatılmaya çalışılıyor. İki gün açık kalacak sergide proje alanının önceki ve şimdiki hali yer alırken, İliç’te yaşanan doğa katliamının da fotoğraflarıyla bölgenin ne hale geleceği anlatılıyor.
Dernek Başkanı Dilek Yalçın birçok kırsal mahalleyi olumsuz etkileyecek projenin başlangıcından günümüze kadar geçen süreyle ilgili bilgiler verdi. Projenin ÇED olumlu raporu almasından açılan dava süreçlerine kadar olan süreci anlatan Dilek Yalçın ayrıca maden sahasının çevreye ve insanlara vereceği zararları da dile getirdi.
“BÖLGE HALKIYLA BİRLİKTE FOTOĞRAFLADIK”
Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Dilek Yalçın açılan sergide yaşanan süreçle ilgili yaptığı açıklamada şunlara yer verdi:
“CVK Maden A.Ş.’nin Sarıalan Projesi’nin yaşam alanlarımıza verdiği zararları, değişik zaman aralıklarında bölge insanlarıyla fotoğraflamıştık. Maden şirketinin yaşam çevremizde yarattığı doğa katliamın fotoğraflarını, Balıkesir halkıyla paylaşmak için Cumhuriyet Meydanı’ndayız.
“23 ÇEŞİT KİMYASAL KULLANILACAK”
Şirketin bakanlığa verdiği ve ikinci ÇED raporunda da yazılı ifade ettiği üzere, siyanür, tuzruhu gibi 23 çeşit kimyasal kullanarak altın madenini ayrıştıracağını öğrenen yurttaşlarla yan yana gelip, Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği’ni kurduk. Derneğimiz topraklarımıza, suyumuza geri dönülmez zararlar verecek olan vahşi madenciliğe karşı kararlılıkla mücadele edecektir.
“16 KÖY OLUMSUZ ETKİLENECEK”
Karesi, Altıeylül ve İvrindi ilçelerine bağlı 16 köy bu projeden etkilenecektir. Sarıalan, Gökçeyazı, Çamköy, Sofular, Kirazköy, Işıklar, Eriklikömürcü, Kutludüğün, Bahçedere, Akçalören, Kocaören, Kırankışla, Bayındır, Büyükfındık, Küçükfındık, Meryemdere, Dallımandra, Kocaavşar, Gömeniç, Soğanbükü bu mahallelerdir.
“YERALTI VE YÜZEL SULARININ REJİMİ BOZULACAK”
Projede 2 adet açık ocak, 4 adet galeri girişinin planlandığı 3 adet yeraltı ocağı vardır. Açık ocaklardan birisi 170 metre derinliğinde ve Sarıalan köyündeki meskenlere 250 metre mesafededir. Atık barajı Gökçeyazı’nın çok yakınında meraların üstünedir. Yeraltı galerileri tüm Türkmen dağının altını kaplamaktadır. Çamköy’deki evlerin altında yer altı galerisi vardır. Hem açık ocak hem de yeraltı galerilerinde susuzlaştırma yapılacak ve her gün patlatma yapılacaktır. Bu nedenle yeraltı ve yüzey suları rejimi bozulacak sularımız kirlenecektir.
“YERALTI OCAKLARI MESKENLERE ÇOK YAKIN”
Çamköy’ün neredeyse tamamı, Sarıalanın bir kısmı ÇED alanı içindedir. Planlanan yeraltı ocağının Gökçeyazı’daki en yakın meskene mesafesi 380 metredir. Çamköy’ün kuzeyindeki Dallımandra göletinden Sarıalana doğru uzanan sulama hattı yeraltı ocağının üstünde ve açık ocaklara çok yakın mesafededir. ÇED alanında artık tarım yapılamayacağı için buradaki sulama alanları kaybedilecektir. Susuzlaştırma, toz, patlatma kaynaklı taş savrulması, gürültü, sarsıntı gibi nedenlerle bu köylerde yaşamak, ÇED alanı ve yakınında tarım ve hayvancılık yapmak nerdeyse imkansız hale gelecektir.
“BÖLGEDE 21 BİN 530 DEKARLIK ALANDA SULU TARIM YAPILIYOR”
Bölgede DSİ tarafından damlama sistemi oluşturulmuştur. Bu kapsamda Ardıçtepe Barajı’na ait su potansiyelinden faydalanılarak sulu tarıma açılan 36 bin 620 dekar tarım arazisinin 21 bin 530 dekarı Gökçeyazı Ovasındadır. Uzun zamandır beklenilen adımlar DSİ tarafından atılmışken maden faaliyetiyle tarımsal gelişimin engellenmesi kabul edilebilir değildir.
“FAY HATTINA ÇOK YAKIN”
Bu proje uzun zamandır harekete geçmeyen Gökçeyazı fay hattına çok yakındır. Gökçeyazı’da bilim insanları 7 ve üzerinde deprem beklentisini sık sık dile getirmektedir. Türkmen Dağı bölgemizin su deposudur.
“TÜM İTİRAZLARA RAĞMEN ÇED OLUMLU RAPORU ALDILAR”
16 Temmuz 2020’de Sarıalan köyünde ilk halk katılım toplantısı yapıldı. Köylü o toplantıda istemediğini belirtmesine rağmen şirket 16 Nisan 2021’de ÇED olumlu kararı aldı. Karar dava edildi. Şirket daha sonra projesine zenginleştirme ve atık barajı da ilave etti. İkinci halkın katılım toplantısı yapıldı, 5 Eylül 2022’de ÇED olumlu kararı aldı. Bu kararda dava edildi. Her iki davayı da kaybettik. Danıştay’a itiraz ettik. Zenginleştirme ve atık depolama tesisi ilavesi ve açık ocakta yeraltı suyu seviyesi altına inecek şekilde kapasite artışı yapılan ÇED projesine karşı açılan davadaki temyiz talebimiz oy birliğiyle kabul edildi. Bu dava yeniden görülüyor. 10 Ocak’ta bilirkişi keşfi yapılacak. Hem dava sürecinde hem de mücadelemizde yanımızda olan Kazdağları Derneği’ne, Balıkesir Mimarlar Odası’na ve Tema Vakfı’na, doğa ve yaşam savunucusu herkese teşekkür ederiz.
“ACELE KAMULAŞTIRMA KARARI ALINDI”
Şirket hakkında özel mülk olan araziler çevrelenip köylülerden gasp edildiği için suç duyurusunda bulunulmuşken Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 19 Ekim 2024 tarihinde “acele kamulaştırma” kararı yayınlanmıştır. Kamulaştırmanın neden acele olduğunu anlamamakla birlikte kamulaştırmanın acele olmasına itiraz ederek davamızı açtık. Acele kamulaştırılan topraklarımızda ne yazık ki meşhur kuzularımız da zehirlenecek ve artık karşılık bulamayacaktır.
“ORMANLAR MADEN SAHALARINA KURBAN EDİLİYOR”
Türkiye’de 1923 yılından 2002 yılına kadar 79 yılda verilen maden ruhsatı sayısı bin 186’dır. Bugün maden ruhsat sayısı 386 bine ulaşmıştır. Tarımda verimli topraklarımız maden ocaklarıyla kullanılamaz hale gelmiş, su rezervlerimiz kontrolsüzce kullanım yüzünden yok olmaya doğru gitmektedir. Ormanlarımız maden sahalarına kurban edilmektedir. Çiftçi ekimden ve hayvancılıktan uzaklaştırılmaktadır. Üretimin olmadığı yerde fiyatlar tabi ki yükselecek, nihai tüketici satın alamaz hale gelecektir. Özellikle altın madenciliğinde altını ayrıştırmak için siyanür gibi kimyasalların kullanılması, muhtemel sızıntı durumunda ya da hava yoluyla kansere yakalanma riskini arttırmanın yanı sıra topraklarda canlı hayatın yaşamasına engel olmaktadır.
“BU TALANDAN VAZGEÇİLMELİDİR”
Fransızlar tarafından Balya ilçemizde işletilen madenin kapatılmasının üzerinden nerdeyse bir asır geçmesine rağmen maden şirketi tarafından atıklarının Kocaçay kenarına terk edildiği, zehirli atıkların her sağanak yağmurda derelere karışıp Manyas gölüne kadar ulaştığı biliniyor. Bölgede hala kükürt kokusu hissediliyor. Her yağmur sonrası balık ölümleri görülüyor. Sudan içen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar telef oluyor. En yakınımızda yaşanmış deneyimde atıklarının çevreye verdiği zararlar hala hissedilirken CVK maden şirketinin çizdiği pembe tabloya kanmamız beklenemez. Vahşi Madenciliğe Doğa ve Emek Sömürüsüne Hayır diyoruz. Siyanürlü şirket dağımızı terk et.”