Et ve Süt Kurumu’nun kırmızı et fiyatlarına yüzde 25 zam yapması ve ardından TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu’nun Cüneyt Özdemir’in Youtube yayınında söylediği ‘yıl sonuna kadar yüzde 40-50 arası zam bekliyoruz’ açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.
Alım gücünün bu denli hızlı düşmesi, özellikle emeklilerde ve asgari ücret ile çalışanların üzerinde büyük baskı oluşturuyor. Fiyatların bu denli dalgalanmasının ardındaki faktörlere biraz göz atalım. Kırmızı et özelindeki zamların etkilerini önümüzdeki günlerde daha net görmeye başlayacağız.
Son dönemlerde Türkiye’de kırmızı et fiyatlarındaki artış, tüketicilerin ve sektörün dikkatini çekiyor. Peki, bu artışın ardında yatan sebepler nelerdir?
Türkiye’de hayvan varlığının azalması, kırmızı et arzını kısıtlıyor. Besi hayvanlarının yetersizliği, et talebini karşılamakta zorlanılmasına yol açıyor.
Yem, enerji ve işgücü gibi temel girdi maliyetlerindeki artış, et üretim maliyetlerini yükseltiyor. Bu da üreticilerin et fiyatlarını yükseltmesine neden oluyor.
Türkiye’nin kırmızı et ithalatında dışa bağımlı olması, döviz kurlarındaki dalgalanmalara duyarlı hale gelmesine sebep oluyor. Yüksek döviz kuru, ithalatın maliyetini artırarak yerli ürünlere olan talebi artırıyor ve dolayısıyla fiyatları yükseltiyor.
Nüfus artışı ve gelir düzeylerindeki yükselme, kırmızı et talebinin artmasına yol açıyor. Bu da piyasada talep ile arz dengesizliğine sebep olabilir.
Et ve Süt Kurumu’nun politikaları, hayvancılık sektöründeki düzenlemeler ve altyapı eksiklikleri gibi sektörel sorunlar, kırmızı et fiyatlarını etkileyen unsurlardan birkaçı.
Kırmızı et fiyatlarındaki artış, sadece tüketicileri değil, aynı zamanda çiftçileri ve sektörü de etkileyen bir konu. Bu sorunun çözümü için hem üretim hem de tüketim ayağında yapılacak politika ve tedbirlerin önemi büyük. Hem sağlıklı bir piyasa yapısı hem de sürdürülebilir bir hayvancılık sektörü için bu sorunun çözümüne odaklanmak, uzun vadede daha sağlıklı bir dengenin kurulmasına yardımcı olabilir.
