KARLA KARIŞIK ANILAR

 

KAR yağınca ‘karla karışık anılar’ akla düşüyor.

Sene iki bin üç. Bizim kız kundakta, yeni doğdu.

Hastaneden çıktık, eve getirdik.

Kalorifer yok evde.. Doğalgazla tanışmamışız henüz. Soba yakıyoruz.

Kovaları doldurdum kömürlükte, yedekledim.

Yaktık, ısınıyoruz.

Çat elektrik gitti.

Yağmurda karda gider genelde.. Bir iki saat sonra gelir nasıl olsa.

Gelmedi.. Üç gün gelmedi hem de!

 

***

BALIKESİR kar altında.. Bizim sokakta belimize kadar kar var.

Sokağın ortasındaki çam ağaçlarının dalları kırılmış kardan; elektrik kabloları kopmuş.

Şavkımız ondan sönmüş!

Sonra belediyeciler geldi; kar temizleyecekler sandık. Sokaktaki ağaçları kesmeye gelmişler meğer.

Tamı tamına yirmi dört tane çam ağacı vardı.. Hepsini köklediler!

O dönemin Belediye Reisi Ziya Tan’ı “nasıl bilirdiniz” diye sorarlarsa bir gün..

“Ağaçkesen” diyeceğim.

 

***

HER sene az çok kar görürüz.

‘Görmemişin karı olmuş, çekmiş resmini fesybuka koymuş’lardan değiliz!

Ne çok kar fotoğrafı paylaşımı var yarabbim.

Tabi hep keyif verici formatta paylaşımlar.. Beyaz örtünün güzelliği, ağaçlarda biriken kar yığınları, ayak izi bırakmalar falan.

Oysa yapıyor yapacağını her zamanki gibi.. Her kar yağışında bizim Bursa yolu kapanır meselâ..

Yine kapalı.

Kamyonlar, kamyonetler, otobüsler, otomobiller birikmiş. Kilometrelerce kuyruk.

Haydi gel kar resmi çek!..

 

***

YENİKÖY’de bir başlar tipi, Susurluk’a gidemezsin.

Dönüyorsan eğer Bursa tarafından; Balıkesir’i göremezsin…

Yine yıllar önce, hafif kar yağışında yola çıkıp, tipiye yakalanmışlığımız var anılar listesinde.

Balıkesir’den Bursa’ya, Mudanya – Gemlik tarafına gittiydik bir kış günü.

Direksiyonda bizim Doktor Ali İhsan Güler. Yanında, o dönemin DSP Milletvekili Erdal Kesebir.

Arka üçlüde ben.

Doktor şimdi cigarayı bıraktı; o zaman fosur fosur içiyordu.

Araba, bizim avuç içi kadar Twingo.. Üstü bez branda.. Klima falan yok.

Soğuktan cam açmıyoruz..Cigaraları ardı arkasına tellendiriyoruz.

İçeride göz gözü görmüyor dumandan!

Bir de bizim Doktor ikide bir külünü koltuğa, yere, oraya buraya düşürüyor; sinir oluyorum.

Gemlik’e kadar gittik.. Onlar siyaseten bir iki görüşme yaptı; sonra oturduk Mudanya’da balık yedik.

Dönüşte tipi yakaladı bizi.

Lastikler kabak. Yanımızdan gelip geçen tırlar, kamyonlar yolda kayıyor.

Biz de kaya kaya Susurluk’a zor ulaştık.. Kazasız belasız.

Balıkesir’e gidemiyoruz; yol kapalı.

Kaldık mı Susurluk’ta!

Şeker Fabrikası’nın misafirhanesinde sabahladık.

Dışarısı gece eksi on; içerisi artı otuz… Cayır cayır yanıyor kaloriferler.

Ertesi sabah yol açıldı, Balıkesir’e ulaşabildik.

 

***

YİNE yıllar önce sağlık nedeniyle Bursa’ya gidiyoruz.

Hastanede randevumuz var; anjiyo olacağız.

Sabah erkenden anjiyoya gireriz, akşamüstüne kalmadan Balıkesir’e döneriz diye düşünüyoruz.

Odada sabırla ameliyathaneye alınmayı beklerken uyumuşum.

Saat üç gibi gelip aldılar, anjiyomuzu yaptılar.

“O saate kadar niye bekledik” diye sorduk.. Meğer anjiyoda kullanılan ilaçtan kalmamış ellerinde, onun gelmesini beklemişler.

Bize mi denk gelir hep böylesi?

Dönüşte Bursa çıkışına kadar sorun yok. Sonra bir kar bastırdı… Kar küreyiciler önde, biz arkada yolda ilerliyoruz yavaş yavaş.

Bursa iyi hazırlanmış; çok güzel organize olmuş. Karla mücadelede kullanacağı makinaları dizmiş karayoluna.

Balıkesir sınırına kadar harıl harıl çalışan makinalar görüyoruz.

Bizim sınırdan içeri girdik; ne bir kar küreyici, ne bir iş makinası, ne personel…

Karayolları ekipleri Bursa’da çalışıyor, Balıkesir tarafına bakan yok!

Yol kapalı.. Trafik ekipleri geçirmiyor.

Susurluk’a kadar ağır ağır geldik.

Sonra polis durdurdu.. Zincirsiz yola çıkamazmışız.

Zincirci aradık uzun uzun.. Bulduk, taktırdık. Üç paralık şeye dünyanın parasını ödedik.

 

***

DÜN sabah odanın camını açmadan dışarıya baktım; her yer bembeyaz.

Gecenin üçünde yükselen gökyüzüyle birlikte gündüz gibiydi ortalık.

..ve bizim teras karla dolmuş. Hem ne dolmak!

“Çıkayım terasa, sırt üstü uzanayım kar yığınlarının üstüne” dedim..

Bizim hanım uyardı: “Astrologlar bu kar için olumsuz konuşuyor…”

“Dokunmayın, kötü enerji yayıyor” falan demişler.

“Dokunma sakın” dedi.

Biz çocukken “ilk karı yemeyin, mikropludur; ikincisini bekleyin” derdi büyükler.

İkinci kar yağınca hapırküpür girişirdik.

Şimdi dokunamıyoruz da!

Kötü enerji vermesin, aman…

 

***

ALLAH bu karda kıyamette yolda olanın, yolda kalanın yardımcısı olsun.

Yine karlı ve soğuk havada dışarıda çalışan vatandaşlara kolaylık versin.

Evsiz barksıza, sokakta kalmışa yardım etsin.

Tabi bu durumda olanları görürseniz, siz de biz de elimizden geleni yapalım; her şeyi Allah’a havale etmeyelim.

Bu arada boşta kaldıkça kedilere köpeklere bir avuç mama verirken resim çektirip “sokak canları için çalışıyoruz” diye hava atanlar gibi değil de..

İçten, samimi, sevecen halinizle; susuz, mamasız, aç, açıkta, üşümüş, donmuş haldeki sokak canları için bir şeyler yapın.

Biz yaptık.. Pencere önlerine buğday, bulgur falan serptik. Apartmanın girişine bir kap su, bir kap mama bıraktık.

 

***

BU arada kuruyan barajlara, göletlere falan da iyi gelecek bu kar.

Yaz döneminde susuzluk çekmeyeceğiz.

Bu da tesellisi olsun kar soğuğunun…

Exit mobile version