“Bir ülkeyi tanımak için o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın!”
Fransız filozof ve edebiyatçı Albert Camus’un sözü.
İzmir’de sağanak yağışta elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren İnanç Öktemay, on yıl önce paylaşmış bu sözü.
Sözün sahibi Camus da altmış dört sene önce trafik kazasında ölmüş.
***
İNSANLARIN nasıl yaşadığından çok, nasıl öldüğü önemli demek ki, bir ülkeyi tanımak için.
İzmir’de sağanak yağışta elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden iki vatandaşın ölümü de, bu ülkeyi tanımak için önemli bir delil demek ki.
Öyle ya, kim bilebilir yağmur sularının doldurduğu yolda yürürken elektrik akımına kapılıp öleceğini?
Kader mi diyeceğiz şimdi; takdiri ilahi!
Ya o açık kabloların sorumluları?
Belediye, elektrik şirketini, elektrik şirketi belediyeyi suçluyor!
Aslında herkes birbirini suçluyor bu ülkede. Çünkü hiç kimse işini doğru dürüst yapmıyor.
Gecenin karanlığında yolda yürürken, açık bırakılan kanalizasyon çukuruna düşüp öleni de var bu ülkenin, kaldırımda yürürken inşaatın bilmem kaçıncı katından düşen tuğlayla sakat kalanı da…
Nerede neyle karşılaşacağı belli değil yurdum insanının.
Fırtına kopar, ağaç devrilir, altında kalıp ölebilirsin meselâ.
Yaya geçidinde kural tanımaz bir sürücünün hız hırsına kurban gidebilirsin.
Elektrik direği devrilebilir.. Havada asılı bir enerji hattı kopar, ucundaki kıvılcım gelir seni bulur.. Çarpılırsın.
“Ecel” der geçeriz, Allah’tan rahmet dileriz.
Kader.. Takdiri ilahi! Vakti bu kadarmış…
***
YURTTAŞININ can ve mal güvenliğini öncelemesi gerekenler, işini doğru düzgün yapıyor mu; asıl önemlisi bu.
Al işte, İzmir’deki olay.
Her yerde yaşanabilir, yaşanmıştır da zaten.
Kamu kurumları görevlerini ve sorumluluklarının gereğini yapıyor mu, yapmıyor mu?
Önce sorgulanması gereken bu.
Özel sektörün elindeki elektrik işlerini biliyorsunuz.. Devlet elektrik üretip işletirkenki sorumlulukla, özel sektördeki sorumluluk aynı değil.
Özel sektör kazanma odaklı bakıyor olaya. Altyapı yatırımlarını öteliyor genellikle.
Rüzgardan mütevellit kopan enerji hatlarının sebep olduğu yangınlara milyon tane örnek var bu ülkede.
Yeraltına alınan enerji hatlarının kontrolsüzlüğü de cabası.
Belediye veya bir başka kurum gelmiş, enerji hattının olduğu yerde kazı yapmış; ne bileyim işte söylediklerine göre kablolar kopmuş, herhalde “bir şey olmaz” deyip üstünü örtüverdiler.
Ama bir şey oldu!
İki insan canından oldu.
Münferit bir olay denilebilir mi?
***
İZMİR’de yaşananın, Balıkesir’de yaşanması da söz konusu mu; evet.
Kim bilir, nerelerde ne çukurlar, ne tuzaklar var.
Sağanak yağışta caddelerde yürürken dikkat etmek lazım.
Zira, kurumlar arası koordinasyonun sağlıklı olmadığı bir şehirde yaşıyoruz. Kimin nereyi kazdığı, nereyi kapattığı belli değil.
Şirket doğalgaz hattı döşüyor, herhangi bir kamu kurumu veya belediye su patlağı için kazı yaparken hatta zarar verebiliyor. Al sana felaket haberi!
***
YİNE altyapı yetersizliği yüzünden yaşanan taşkınların can ve mal kayıplarına yol açma olasılığı da yüksek. Memleketin her yerinde yaşanan şeyler.
Bizim burada da yağmur sularıyla dolan bodrum katta mahsur kalıp boğularak yaşamını yitiren vatandaşlara dair haberler yok mu arşivlerde?
Hâlâ altyapı sağlıksız, hâlâ taşkın riski var, hâlâ bodrum katları su basıyor!
***
VALİLİKTE periyodik olarak güvenlik toplantıları yapıyor ya kurumlar.
Güvenlik yalnızca asayiş değil ki!
Vatandaşın can ve mal güvenliğini, asayişle ilgili alınacak sıkı önlemlerle korumanın ötesinde bakmak lazım mevzuya.
Yeraltındaki ucu açık enerji hatları da güvenlik riskidir sonuçta. Sel baskınlarına sebep olabilecek altyapı yetersizliği de güvenlik sorunudur. Kurumlar arası koordinasyonsuzluğun tezahürü kimi üzücü olaylar da aynı şekilde vatandaşın can ve mal güvenliğiyle doğrudan ilgilidir.
Her işin iğreti yapıldığı gerçeğini göz önünde bulundurmak lazım.
Selam ederim.
