Ekrem İmamoğlu adı, ‘Turpun Büyüğü’ olan basın toplantısında normalini kaybetmemiş bir ülkede yeri göğü sarsacak ciddi açıklamalar yaptığı sırada daha toplantı bitmeden hakkındaki sayısız davalara ilave olarak jet bir soruşturma daha başlatıldı. Şaşırılması gerekirken kimsenin şaşırmadığı bu soruşturmadan da anlaşılmaktadır ki iktidarın hedefindeki isim Ekrem İmamoğlu’dur. İktidar art arda açtığı davalarla soruşturmalara boğarak İmamoğlu’nu çalışamaz hale getirmek nihai hedef olarak da uygun bir zamanda görevden almayı planladığı anlaşılıyor.
Toplantının yapılacağı kamuoyuna yansır yansımaz tartışma hemen acaba cumhurbaşkanlığı adaylık açıklaması mı olacak beklentisine dönüştü ve katılan birçok gazetecilerin bu yöndeki ısrarlı sorularını İmamoğlu aynı kıvraklık ve nezaketle geri çevirdi, toplantı Türkiye’deki hukukun siyasi amaçlar uğruna nasıl araçsallaştığını ortaya koyan bir toplantı oldu.
İBB Fuayedeki toplantıya basının önemli isimlerinin ilgisi oldukça yüksekti. İmamoğlu tam saatinde kürsüye çıktı. Özgüveni, hitabeti yüksek, anlatacağı konuya oldukça hakim, somut verilerle ortaya koyan profesyonelce hazırlanmış toplantıda kendisine yönelik operasyonların Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde olmayan bir bilirkişi raporuyla başlayıp hala sonuçlanmayan dava süreçlerini; Varan: 1-2-3-4-5 olarak anlattı.
İmamoğlu ‘’Danıştay’ın 5 yüksek yargıcı, Sayıştay’dan emekli 6 denetçi bizi haklı buldu. Ama bir tek Satılmış Bey haklı bulmadı. İstanbul’da 8 bin 806 bilirkişi var. Temel alanı Satılmış Bey gibi muhasebe olan 1.891 bilirkişi var. Binlerce bilirkişi arasında bize hep Satılmış Bey’in düşmesi tesadüf olabilir?’’
Size göre ve Ekonomist Uğur Gürses’in sorduğu ve 8 bin 806 bilirkişi içinde aynı ismin, aynı kişiyle ilgili 4 dosyaya atanma ihtimali yüz katrilyonda bir çıkmasına göre ‘tesadüf ötesi’ gibi gözükebilir ama adaletin bağımsızlığını iddia edenlere göre tamamen tesadüftür!
Ve her davanın bilirkişisi haline gelen Satılmış Bey Varan 5’de yalnız değil. İmamoğlu ‘’Beşiktaş ve Esenyurt operasyon dosyalarında Satılmış Bey’le birlikte iki isim daha var. 3 Ocak tarihli raporda belediye başkanımız suçlanıyor, ancak diğer 2 bilirkişinin imzası yok, sadece Satılmış Bey’in imzası var. Üçünün de imzası olması lazım. Diğer iki üye burada belediye başkanı suçlanamaz diyorlar. Çoklu bilirkişi durumunda herkes ayrı rapor veremez. Muhalif bilirkişi önce karşı oy yazısı yazmalı, sonra rapor sunmalıdır. Yazılı tüm kurallara, teamüllere aykırı bir durum var. Heyet olarak bilirkişi atayan savcılık ne yapıyor? Her şeyi bildiği halde, geçerliliği olmayan bu raporu baz alıyor Beşiktaş ve Esenyurt Belediyelerine operasyon yapıyor. Operasyon haberlerini gören diğer iki bilirkişi adliyeye gidiyor, kendi hazırladıkları ve imzaları bulunan bilirkişi raporunu savcıya sunuyor. Bu rapor iki imzalı. Şüpheliler arasında Ahmet Özer yok. Savcının yanıtı burada sorun yok herkes ayrı ayrı rapor vermiş sayılır.’’
Yani savcılık iki bilirkişinin raporunu dikkate almıyor tek kişilik bilirkişi raporunu esas alarak belediye başkanını itham ederek Ahmet Özer hakkında bir kez daha tutuklama kararı verdi.
Toplantı bitti, sorulara geçildi derken malum bilirkişinin kimliğini açıklamaktan İmamoğlu hakkında jet bir soruşturma daha açıldığı haberleri geldi…
DOKUNULMAZLIĞI OLAN, ÖZEL KORUNAKLI BİLİRKİŞİ…
Milletvekili, belediye başkanı, iş insanı, sanatçı, gazeteci hepsine dokunulabilir ama malum bilirkişiye dokunulamaz! Oysa mahkeme kararlarının bile tartışıldığı, Anaysa Mahkemesi kararlarının bile yok sayıldığı ülkede, yaptığı iş ve işlemler ‘büyük’ siyasi sonuçlara yol açıyorsa elbette tartışılır, kimliğinin merak edilmemesi kadar doğal bir şey olamaz.
Ama öyle olmadı malum bilirkişi Satılmış Bey’in ismini açıklayan İmamoğlu’nun ardından, ‘bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin izinsiz yayınlanması ve isminin açıklanması’ gerekçesiyle Barış Pehlivan, program sunucusu Seda Selek ve Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker hakkında da soruşturma başlatıldı dün akşamdan beri gözaltındalar.
Her davanın, hep aynı bilirkişisine dokunan yanıyor…
Hani hiç kimse dokunulmaz olmayacak, atanmışların seçilmişlerin üzerinde olmasına son verilecek, seçilmişler öncelikli olacak… üstünlerin değil, hukukun üstünlüğü esas olacaktı!