Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
DEPREM olur, panikleriz.
Büyüklü küçüklü sarsıntılardan sonra ilk soru:
“Bizim bina acaba sağlam mı?”
Önce can tabi.
‘Deprem uzmanı’ etiketiyle ekranlarda mikrofon uzatılan zevatın söyledikleri içimizi ürpertir.
Meselâ biri çıkar, “Balıkesir bölgesi çok riskli” deyiverir.
Eyvah!
Birkaç gün uyku yok…
Sonra yetkililerden bir şeyler söylemesini bekleriz.
Hani deprem olduktan sonra toplanma yeridir, aşevidir, heladır, çadırdır, battaniyedir tamam da..
Depremden önce, en az zayiatla kurtulmamız için n’aptınız, falan.
Biz gazeteciler için manşetlik haberler çıkar deprem süreçlerinde. Sarsıntı anından kamera görüntülerinden tutun da, çürük zeminli araziye inşaat ruhsatı veren belediye yönetimlerine kadar, boy boy, dizi dizi haber.
Bir hafta on gündür çok çok.
Sonra depremin sönümlenmesi gibi, hem haberler sönümlenir, hem deprem gündemi.
Unuturuz yani.
Ta ki yeni bir sarsıntı anına kadar.
***
ŞU sıralar ana gündem deprem. Önce Balıkesir merkezli bir deprem yaşadık malum. Birkaç köy evi hasar gördü; geldi geçti. Sonra Akhisar merkezli depremle sarsıldık. Hem bayağı bi sarsıldık yani.
Mutfakta camın dibinde oturup sigara içiyordum; oturduğum yerden mutfağın ortasına doğru sürüklendim.
Eşhedü enlaaa…
En korkarız haliyle.. “Ölürsek ölürüz, takdiri ilahi” diyen kaç kişi?
Yaşamak isteriz neticede. Yaşamak güzel şey.
***
AKHİSAR merkezli depremler devam ediyor. Geçende yine sallandık. Soma’daki hısım akrabayı aradık; “beş on saniye daha devam etse şimdi enkaz altındaydık” deyi hepsi. Çok korkmuşlar. Binalar çatırdamış.
Bizim binalar da her sarsıntıda çatırdıyor.
Yeni veya eski fart etmez; her çatırtı, her sarsıntı, binanın gücünü azaltıyor sonuçta.
Doksan dokuz sonrasında çıkan deprem yönetmeliğine göre yapılsa da.. Demiri, çimentosu, bilmem nesi yönetmeliğe uygun olsa da.. Sürekli sarsılan şey sonuçta yıkılır.
Eski yönetmeliğe göre yapılan binalarda risk daha büyük tabi.
..ve Balıkesir’de eski yönetmeliğe göre yapılmış o kadar çok bina var ki!
..ve Balıkesir’de bin sekiz yüz doksan yediden beri fena halde yıkıcı bir deprem olmuyor.
Merkez bazında düşünürsek, köhnemiş pek çok mahallede büyük yıkım yaşanabilir Allah saklasın.
Sonuçta olan fakire fukaraya olur yine.
***
ELAZIĞ’ı yıkan altı nokta sekizlik deprem hepimizi derinden sarstı.
Doğu’nun depremselliği de batıdakinden geride değil. Ayrıca Doğu illerinde can ve mal kayıplarının yaşandığı uzak ve yakın tarihli çok deprem var.
Yıkılan binalara bakıyorsunuz, Kocaeli depremindeki gibi toza dönüşen betona rastlıyorsunuz.
Yani malzemeden çalıyorlar.
Denetimin kağıt üstünde yapıldığı bir ortamda, ruhsatı kapan müteahhitlerin ne kadar çaldığını kim nereden biliyor?
***
EKSPRES Gazetesi can alıcı sorular sormuş belediye başkanlarına:
“Balıkesir’de hangi mahallelerin zemini sağlam, hangileri çürük? Yeni yönetmeliğe göre yapılan binalar bizi ne kadar korur? Resmi kurumlar, okullar, hastaneler, spor salonları depreme dayanıklı mı? İmara açılması planlanan kapalı bölgenin zemin durumu ne? Kentsel dönüşüme nereden başlanmalı?”
Herkes bir şeyler söylüyor ama resmi ağızlardan bu konularda ses çıkmıyor.
Toplanma alanları konusunda bile öyle çok net açıklamalar yapılmadı.
Açıkçası, olası bir deprem sonrasında neler yapılacağına koşullanmış durumdayız.
Araması kurtarması, çadırı battaniyesi, ekmeği zeytini, şusu busu…
Asıl can alıcı mevzu, Balıkesir’in yapı stoğu.
Çok fazla çürümüş yapı mevcut.
Riskli bölgeler için verilen imar izinleri meselâ..
Hani Belediye Meclisi kararıyla fayın yerini değiştirebilirsiniz kağıt üstünde.. Sonra, sen sağ ben selamet!:.
***
DEPREM uzmanlığına herkesin güvendiği Prof. Dr. Ahmet Ercan, Balıkesir için kritik uyarı yapıyor meselâ. Son depremlerin ardından özellikle jeoloji alanındaki uzmanlar çıkıp bir şeyler söylüyor. Birkaç gün deprem gündem dışı kalacak.
Bırakmamak lazım. Uzmanların bu konuda hem halkı, hem yönetenleri sürekli uyarması lazım.
İnşaat mühendisi, mimar odalarının falan en riskli bölgelerden biri olan Balıkesir’in depremselliğini sık sık dillendirmesi, yapılar konusunda uyarması lazım.
Yani deprem dediğimiz doğa gerçeğiyle her an karşılaşma olasılığı var.
O sebeple şehri ve bu büyük vilayeti yönetenlerin günlerini lay lay lomla geçirmemesi lazım.
Ekspres bu konuda güzel bir uyarı yapmış:
“Okçuluk, atçılık, güreş, festival istemiyoruz. Öpücük, gülücük, el öptük, yanak sıktık, gönüllere girdik istemiyoruz. Vizyon proje, misyon proje, şehir uçsun kaçsın istemiyoruz. Değerli başkanlar; bu günden tezi yok her işinizi bırakın, şehri depreme hazırlayın.”
Balıkesir merkezli depremden sonra kriz merkezinde toplanıp çay muhabbeti yapan abilere selam ederim…