HAYKOOP’TAN GENÇLER İÇİN TARIM VE HAYVANCILIK AKADEMİSİ

Sınırlı Sorumlu Balıkesir Bölgesi Hayvancılık Kooperatifleri Bölge Birliği (HAYKOOP) Başkanı Faruk Özen 40 yaş altı çiftçilere yönelik hazırladıkları Sosyal Gelişim Projesi hakkında POLİTİKA’ya açıklamalarda bulundu. Özen proje dahilinde Arıcılık, Seracılık, Küçükbaş ve Büyükbaş hayvancılık konusunda 40 yaş altı çiftçilere gereken eğitimi vererek tarım ve hayvancılığın gelişmesini sağlamayı amaçladıklarını ifade etti.

Türkiye’de tarım ve hayvancılık üretimi yapanların yaş ortalamasının 53 olmasından yola çıkarak 40 yaş altı çiftçilere eğitim vermeyi amaçladıklarını ifade eden HAYKOOP Başkanı Faruk Özen projenin içeriği hakkında açıklamalarda bulundu. Hazırladıkları projeyle bir nevi Tarım ve Hayvancılık Akademisi kuracaklarının altını çizen Faruk Özen başta Balıkesir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, Bigadiç, Kepsut ve Karesi Belediyesi ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ve İŞKUR’un da proje ortağı olduğunu belirtti.

Proje ile birlikte Arıcılık, Seracılık, Küçükbaş ve Büyükbaş Hayvancılık konusunda il genelinde 40 yaş altı çiftçilere teorik ve pratik bilgiler verileceğini ifade eden Faruk Özen, programa katılanların sertifikalandırılacağını ve İŞKUR tarafından da iş bulmalarında öncelik tanınacağını söyledi.

 

“Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onay bekliyoruz”

Balıkesir HAYKOOP Başkanı Faruk Özen projenin ortakları konusunda yaptığı bilgilendirmede şunları söyledi:

“Son bir haftadır bizde bir heyecan var. Bu heyecanımız; Güney Marmara Kalkınma Ajansı’na hazırladığımız projeden kaynaklanıyor. Hazırladığımız projemiz Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nda birinci tur elemeden geçti. Şimdi inşallah umut ediyoruz ki Ankara’da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan da projemiz geçerse faydasının yüksek olduğuna inandığımız bir konuda proje yapmış olacağız. Tabu bu projemizde proje ortaklarına ihtiyaç duyduk. Bu proje ortakları olarak da üç tane ilçe belediyesini, bir de büyükşehir belediyemizi ortak arasına aldık. Daha sonra da Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nü ortaklarımız arasına aldık. Projenin bitiminde katkı sağlamak üzere de İŞKUR’dan proje ortağı olmalarını talep ettik ve kabul ettiler.”

 

“40 yaş altı çiftçilerin üretime katılmasını istiyoruz”

Projenin amaçları hakkında yaptığı açıklamada HAYKOOP Başkanı Faruk Özen şunları ifade etti:

“Nedir bu projenin detayı denildiğinde; 40 yaş altı çiftçilerin tarım ve hayvancılık sektöründe meslek edindirme projesi bu. Projenin 18 aylık bir uygulama süreci var ve projenin bittiğinde Halk Eğitim Merkezi tarafından açılacak sınav sonunda kursiyerlerimiz ilgilerine göre sertifika alacaklar. Bu aldıkları sertifikayla hangi alanda bizden eğitim almışlarsa o alanda nitelikli eleman olacaklar ve iş bulmalarına katkı sağlayacak ya da kendi işini daha bilinçli yapar duruma gelecek.”

 

“Dört sektörde eğitimler verilecek”

Projedeki meslek grupları hakkında da bilgiler veren HAYKOOP Başkanı Faruk Özen şunları kaydetti:

“Proje dahilinde dört tane meslek grubunu seçtik. Arıcılık, seracılık, küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık olmak üzere dört grupta Balıkesir genelinde 40 yaş altı gençlerimizi; hali hazırda bu işi yapanlar da olabilir bu gençlere uygulamalı eğitim vereceğiz. Proje kapsamında teorik eğitimlerimiz de olacak. Balıkesir Üniversitesi’nden ve Çanakkale Üniversitesi’den hocalarımız olacak projenin içerisinde. Bunun yanında Almanya’dan bir eğitim kurumuyla da anlaşmamız var, onlar da eğitmen gönderecekler. Onlar da kendi ülkeleri veya dünya standartlarında bu işlerin nasıl yapıldığını anlatacaklar.

 

“Üretim yapan çiftçilerin ortalama yaşı 53”

Türkiye’de 53 yaş ortalamasıyla tarım ve hayvancılık yapıldığına dikkat çeken Faruk Özen, üretimin de gençleştirilmesi gerektiği yolundan hareket ettiklerini kaydetti. Özene şunları söyledi:

“Benim bu projeyi önemsemekteki amacım nedir? Öncelikle bu Sosyal Gelişim Projesi. Bu projenin amacı insanların donanımını artırmak, niteliğini, bilgisini, becerisini artırmaya yönelik projelerdir. Öncelikle ülkemizde tarım ve hayvancılıkla ilgili yaş tehlikesi var. Türkiye’de 53 yaş ortalamalı çiftçilerle üretim yapıyoruz. Bu yaş çiftçiler 7-8 yıl daha yüksek tempoda bu işleri yapabilirler. Doğal olarak 7-8 yıl sonra şu anda 53 yaşındaki çiftçiler 60 yaş sınırına geldiklerinde bu mesleği bıraktığında arkadan devam ettirecek yeni neslin olmadığını görüyoruz. Mutlaka tarım, hayvancılık, gıda sektörü yerde kalmaz, birileri yapar ama bu defa da bilinçli olarak yapılması, maliyet hesabını yapan çiftçilerin olması, gıdada hijyen konusunda bilgisi olması ya da hayvancılık yapıyorsa hayvanına nasıl yaklaşmayı bileceğini öğretmemiz gerekiyor. Bunun yanında tırnak bakımını bilmesi gerekiyor,  koruyucu hekimlik hakkında bilgiye sahip olması gerekiyor. Hayvanının aşılarının düzenli yapılmasını bilmesi gerekiyor. Bu konuda çok basit bir örnek verecek olursak; buzağı ölümleri oranımız çok yüksek, bu oran Türkiye’de yüzde 15 düzeyince. Her yeni doğan 100 buzağıdan 15 tanesi 15-20 gün içerisinde ölüyor. Bu da bize kayıp demektir. Bilindiği gibi biz yurt dışından hayvan ithal ediyoruz, yeri geliyor et ithal ediyoruz. Bu buzağılarımızın yarısını öldürmezsek; yılda 4 milyon buzağı doğuyor, bunun 600 bin tanesi gibi ölüyor. Baktığımızda geçen yıl yurt dışından gelen hayvan sayısı 400 bin. Buzağılarımızın ölüm oranını yarıya düşürsek yurt dışından hayvan getirmemize gerek kalmayacak. Buzağılar neden ölüyor dersek; hamilelik döneminde ineğe yapılacak bir takım aşılarla ve buzağı doğduktan sonra alınacak bir takım tedbirlerle bu ölümleri azaltabiliriz. Bu noktada çiftçilerimize hem uygulamalı hem de teorik bilgiler verdiğimizde hayvancılık yapan, yapmayı düşünen veya bundan sonra yapacak olan kişiler daha bilinçli, daha az kayıplı ve daha yüksek gelirli hayvancılık yapabilecek. Günün şartlarının peşine takılıp da günlük olaylarla vaktini öldürmeyecek. Yine arıcılıkta, küçükbaş hayvancılıkta, seracılık bilindiği gibi çok önem kazandı. Şu anda hükümetin ve bakanlığın da seracılığa özel ilgisi var. Bu seracılık mesleğine girecek kişilere ciddi kolaylıklar sağlanıyor. Ziraat Bankası’nın verdiği uzun vadeli ve sıfır faizli krediler var. Bu projeye katılanlar bunlardan faydalanacak. Ancak serayı yapmak, kurmak en kolayıdır. Yaptıktan sonra oraya ekeceği ürünü bilmek, tanımak ve burada hangi ilacı kullanmalı, halk sağlığını tehdit etmeden sadece bitkiyi koruyucu ilaç kullanımı, belirli hasat dönemleri öncesi ilaç kullanmamalı ve birim metrekareden de en yüksek verimi almaları sağlanacak. Mutlaka bu işi yapacakların bilgileri vardır ama bazen doğru bilinen yanlışlar var ve bunların da bilinmesi gerekiyor.”

 

“Bir nevi Tarım ve Hayvancılık Akademisi olacak”

Projenin bir nevi Tarım ve Hayvancılık Akademisi niteliğinde olduğunu da ifade eden Faruk Özen şunları kaydetti:

“Bu proje bunları sağlayacak. Bir nevi Tarım ve Hayvancılık Akademisi kurmuş olacağız. Bu proje bittikten sonra da bu proje kapsamında yapacağımız mekanlar daha sonra yine bu mesleğe girmek isteyenlere sürekli bilgi aktaracak. Bununla ilgili basılı yayın ve görsel organlarımız olacak. Dijital eğitim programlarımız devam etmiş olacak. Bir deneyim aktarma tarzında proje bittikten sonra da devam etmiş olacak. Hatta proje ortağımız olan İŞKUR proje sonunda sertifika alan kursiyerlerimizin iş bulmalarında ekstra öncelik tanıyacaktır. Yaptığımız protokol bundan ibarettir.”

 

“Proje ortaklarının vereceği destekler”

Projede ortaklarının yapacağı katkılar hakkında da bilgiler veren HAYKOOP Başkanı Faruk Özen şunları dile getirdi:

“Tabi Büyükşehir Belediyemizi bu projenin içerisinde görmek istedik. Çünkü Büyükşehir Belediyemizin de Burhaniye’de BAÇEM adı verilen Çiftçi Eğitim Merkezi var. Orada da genellikle tıbbi ve aromatik bitkiler üzerine eğitimler veriliyor, meyve kurutma üzerine eğitimler veriliyor. O eğitim merkezinin salonlarını kullanabiliriz. Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığında veteriner hekimlerimiz,. Ziraat mühendislerimiz kursiyerlerimize eğitimler verebilir. Ayrıca Büyükşehir Belediyesinin Kabakdere’de anaç arı üreteme merkezi var. Arıcılıkla ilgilenen kursiyerlerimize de orada uygulamalı eğitim yapılacak. Karesi Belediye Başkanımız Dinçer Orkan da bu konuda bir şeyler yapmak istediğini bize sürekli söylüyor. O da arıcılık yapacak kursiyerlere arı kovanı temininde yardımcı olmak istedi. Kepsut Belediye Başkanımız İsmail Cankul, belediyeye ait arazilerden birine eğitim seralarının kurulmasına kabul etti, eğitim seralarını Kepsut’ta kuracağız. Proje sürecinde eğitim bittiğinde o seralar kursiyerlerimizin hizmetinde olmaya devam edecek. Yani sürdürülebilirlik konusunda da devamlılığı olacak. Bigadiç Belediyemiz de proje ortağı olarak çeşitli katkılarda bulunacak. İlçe olarak Bigadiç Türkiye’nin nüfus başına en çok tarım ve hayvancılık hasılatı olan ilçelerimizden birisidir. Böyle bir projede Bigadiç Belediyesi de mutlaka olmalıydı. Belediye Başkanımız İsmail Avcu da bu projenin yürütülmesi esnasında kendisine ne gibi bir görev düşerse seve seve yapacağını söyledi.Tarım ve Orman İl Müdürlüğü de bu projede 18 ay boyunca ihtiyaç duyduğumuzda bize katkı sağlayacak.Bu şekilde toplamda dört belediye ve iki kamu kurumu olmak üzere altı kurumun desteğini almak bizi mutlu etti. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”

 

“Başarılı kursiyerlere yurt dışı imkanı da olabilir”

Tarım ve hayvancılıktaki yaş ortalamasını düşürürken onları da eğitmeyi amaçladıklarını dile getiren Faruk Özen şunları ifade etti:

“Tabi ülkemizde çiftçi yaşını gençleştirmeye, gençleştirirken de onları bilinçlendirmeye ihtiyaç olduğunu her daim söylüyoruz. Biz de Balıkesir HAYKOOP olarak bununla ilgili bu zamana kadar birçok çalışmalar yaptık. Hatta 2015-2016 ve 2017 yıllarında yurt dışına çiftçilerimizi götürdük. O zaman KOSGEB desteğini alarak yurt dışı fuar gezisi adı altında bir proje yapmıştık. Bu projede de fuarla birlikte çiftlikleri gezmiştik. Almanya’da, Hollanda’da, Fransa’daki meslektaşlarımız bu işi nasıl yapıyor, onlar buzağı ölümlerine karşı nasıl tedbir almışlar, gübre yönetimi nasıl, süt sağım hijyenini nasıl sağlıyorlar, hayvancılıktan memnunlar mı, şikayetçiler mi, acaba ortak şikayetlerimiz nedir konularında çiftçilerimiz bizzat kendileri sordular ve cevaplarını aldılar. Çok güzel oldu, O da sonuçta bir eğitim projesiydi.  Bu projenin içine de yurt dışı gezilerini dahil edebiliriz. Projede başarılı olan kursiyerlerimizi projenin sonunda yurt dışına götürebiliriz. Onlar de yurt dışında bu mesleğin yurt dışında nasıl yapıldığını yerinde görmüş olurlar.”

 

“Gençler projeyi destekliyor”

Gençlerin projeye bakış açıları hakkında da açıklamalarda bulunan HAYKOOP Başkanı Faruk Özen şunları ifade etti:

“Köylerde gençlerle birlikte yaşıyoruz. HAYKOOP yönetim kurulu olarak her birimiz farklı bir köyde ikamet ediyoruz ve gezilerimizde, ziyaretlerimizde de sürekli gençlerle birlikteyiz. Gençler öncelikle kapasitelerini artırmak istiyorlar. Gençlerle bire bir yaptığımız görüşmelerde benim 10 hayvanım var bunu nasıl 20 yapabilirim diye soruyorlar. Bilindiği gibi son zamanlarda genç çiftçilere yönelik bakanlık koyun ve büyükbaş hayvan veriyor. Birtakım gençlere yönelik bakanlığın verdiği hizmetlerde artış olduğunu görüyoruz. Çünkü tarım ve hayvancılıktaki yaş ortalaması benim iddiam değil, bir gerçek. Türkiye’de çiftçi yaş ortalaması olması gerekenin üzerinde. Dolayısıyla bu yaş ortalamasını düşürürken de bilinçli; yani verdiğiniz desteği heba etmeyecek olan kişilere ihtiyaç var. Şu anda dijital dünyada gençlerimiz; özellikle 40 yaş olan kişilerin her birinin dijital ortam kullanım oranı da yüksek olduğu için onlar kendilerine internet üzerinden bir yer bulmuşlar. Güvendikleri kişilerin sayfalarını takip ediyorlar, oralarda yazılanları uygulamaya çalışıyorlar. Ama sonuçta sosyal medyada da bir bilgi kirliliği var. Bazen ticari kaygılarla bir haber yapılabiliyor. Bunu gerçek zanneden bir çiftçi yanılabiliyor. Bu da kaynak israfına neden olabiliyor. Olmayacak bir gübreyi ya da tohumu kullanmak zorunda kalabiliyorlar ve bir yıllık çabası boşa gitmiş oluyor. Dolayısıyla gençlerle konuşuyoruz. Bu projeye de başlarken gençlerden aldığımız izlenim bizi böyle bir zorunluluğa itti. Dedik ki köylerde gençler bu işe ilgililer, ama bilgi de istiyorlar. Avrupa’yla veya dünyayla entegre iş yapmak istiyorlar. Dolayısıyla bizim dünyayla mücadele edebilmemiz için çiftçimizin hem hayvanından yüksek verim alırken, ürününün de kalitesini bozmadan nereye satıyorsa teslim etmesi gerekiyor ki bu ürün işlendiğinde dünyadaki rakiplerimizle rekabet edebilelim.”

 

“Projeye katılımı sınırlı tutmayacağız”

Türkiye’de gıda ve tarımın stratejik bir meslek olduğunu ifade eden Faruk Özen, projeye katılımda sınırlama uygulamayacaklarının altını çizdi. Özen şunları söyledi:

“Bunların her birini topladığımızda evet, Türkiye’de tarım ve hayvancılık sektörü asla ölmeyecek. Pandemi sürecinde ilk sokağa çıkma yasağında herkes marketlere koştu. Fakat kimse konfeksiyona, ayakkabı mağazasına veya beyaz eşyaya koşmadı. İnsanların yüzde 99’u gıda için koştu, kalan yüzde 1 de arabasına mazot veya benzin koymak için koştu. Demek ki gıda ve enerji en stratejik sektördür. Bu sektörde de yetiştireceğimiz kişilerde belli bir eğitimi almış, uygulamalı olarak da görmüş kişiler ülkemizin tarım ve hayvancılığına daha çok hizmet edeceklerdir. Bunun yanında kendi ailebütçeleri açısından da kendi işini bilinçli yaparak tasarruf elde etmiş olacaklar ve bunun faydasını görecekler. Bu projede sınır yok. Arıcılık, seracılık, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkta sınır koymayacağız. Ne kadar çok katılımcı olursa hizmet verebilmek adına şubelendirmede bulunabiliriz. Yani 100 kişi de başvursa biz maksimum 30 kişiye hizmet verebileceksek 3 şubeye böleriz ve bunu yine yönetiriz. Burada hedef kitlede olan herkesin duyuruyu yaptığımız zaman müracaatını bekliyoruz. Biraz disiplinli ve bir o kadarda zevkli geçecek bir süreci onlarla birlikte yaşamayı umut ediyoruz.”

Exit mobile version