SEVİNCİN, coşkunun, mutluluğun abartılı biçimde gözümüze sokulması kimin hoşuna gider ki?
Adam oğlunu sünnet ettiriyor, kızını evlendiriyor; yüz elli tane arabayı dizmiş arka arkaya, dat dat dat korna. Şehir zaten gürültü iklimine teslim olmuş.. Sinir stres katsayısı yükselmiş.. “Hay senin kornana” diye başlayıp, gün yüzü görmemiş sövgülerin peş peşe geldiği bir ortam.
Yine bir mutluluğun, sevincin ahalinin gözüne sokulmasına örnek, havai fişekler.
Zaten işin o kısmındayız bugün.. Havai fişek gürültüleri vatandaşın kabusu oluyor!
Geçenlerde havai fişek patlatırken Çamlık’ı yakıyorlardı az kalsın.
15 Temmuz gecesi patlattıkları yüzlerce havai fişek, renkli görüntüleriyle gözünüze hoş gelmiş olabilir belki.
Ama bilin ki, o fişekler patlarken, kaç kuşun ödü patladı!
Her çat pat sesinde, gökyüzünde binlerce kuşun oradan oraya kaçışmasına tanık olduk nitekim.
Güvercini, kumrusu, kargası, serçesi, sığırcığı, martısı falan.
Her patlamada kim bilir kaç tanesi ölüyor.
Yani bu fişek işinin böyle üzücü bir karşılığı da var. Sadece gürültü olarak bakmamak lazım.
Ayrıca yangınlara sebebiyet verebiliyorlar.
Bakanlık talimatı, valilik kararıyla dönem dönem patlatılması sınırlansa da, yasaklansa da.. Kimse dinlemiyor.
Bizim evin oradaki düğün salonunun bahçesinde hergün havai fişek patlatıyorlar meselâ.
Resmi kurumların törenlerinde falan, çat pat çaaaat, güüm!..
Tamamen yasaklayın.. Düğünde, dernekte, eğlencede, törende havai fişek patlatılmasına izin vermeyin. Israrla patlatanlara ‘bilerek ve isteyerek canlılara zarar vermekten’ dava açın, ceza yazın.
Havai fişeklerin yapımında kullanılan barut ve diğer kimyasalların oluşturabileceği zararı – hasarı göz önünde bulundurun.
Tabi önce, izin veren veya yasaklayan makamlar kendilerine dönüp bakacak. Onlar da patlatıyor keyif içinde…