Kâh Büyükşehir adayları, kâh ilçe belediye başkan adaylarının seçim çalışmalarını izlemek için peşlerine takıldığımız günler oldu.
Performanslarını izledik, kalabalıkları gözledik, verdikleri mesajları dinledik, halkla iletişim konusundaki başarıları veya başarısızlıklarını takip ettik. Bunları zaman zaman haber ve yorumlarımızda paylaştık sizlerle.
Aynı konuyu tekrar tekrar dolandırıp başa saran da çoktu, lafı uzatıp mahalle kahvesinde taş bandozlayanların asabını bozan da…
Bir kahve ortamında, kırk beş dakika süreyle konuşulmaz, kısa pas derdini anlat, projelerini özetle, vaatlerini sırala, sonra selam saygı, eyvallah… Tabi çay paralarını ödemeyi unutma!
Ya da derdini anlatamamanın ezikliğiyle, aynı adrese ikinci tur yapmak zorunda kalanlar falan.
Çözüm bekleyen sorunlarına el sürülmediği için sırtını döneni, selamlaşmayanı, sesini yükselteni de gördük.
Tüm bu performanslar arasından birini seç derseniz..
Billahi, Hasan Avcı’yı seçerim!
Allah’ın selamıyla başlayıp, son noktayı koyduğu ana kadar geçen süre beş, bilemedin yedi dakika!
Ama bu kısacık süreye mağduriyetini de sığdırıyor, Altıeylül ilçesine kazandırdığı eserleri de, vaatlerini de, hedeflerini de; her şeyi sığdırıyor.
Topu dolandırmadan, çalım atmadan, ona buna paslamadan, direkt kaleye yolluyor.
Kolay anlaşılır bir seçim dili kullanıyor. Kısacık sürede kendisini de çok güzel anlatıyor.
Hani bağımsız adaydır, peşinde kimse yürümez, şenlikli, hareketli bir seçim kampanyası götüremez diyorlardı.
Tam tersine.. Festival korteji gibi dalış yapıyor mahallelere.. Havai fişekler, davul zurna, onlarca araçlık konvoylar, şenlikli seçim şarkıları falan.
Geçen akşam Pamukçu’daki performansını takip ettik Avcı’nın. Sonrasında meydandaki kahvelerden birinde oturup çay içtik.
Dedim ki Hasan Avcı’ya: “Her şeyi beş dakikaya sığdırıp derdini kolayca anlatabilen yegane adaysın Başkan…”
Masayı çevreleyen Pamukçuluların dediğini de söyleyip bitireyim:
“Burada bir oy Ahmet’e, bir oy Hasan’a…”