En olmaz denilen, en can alıcı, bu kadar da değil denen olayların bile raf ömrünün birkaç günde eskidiği; olmaz denilenlerin her an olabildiği ülkede yaşıyorsanız şaşırma duygusunun yanında vicdanların köreldiği ülkedesiniz demektir!
Ne kadar haklı olursanız olun, gücü elinde bulunduran siyasi akıl ‘haksız’ olduğu halde ‘haklı’, birinci derece ‘sorumlu’ olduğu halde ‘sorumsuz’ hale gelebilir ‘haklı’yı ‘haksız’ sorumsuzu ‘sorumlu’ hale getirebilir; getiriyor da… Gücünün zirvesindeki siyasi ‘akıl’ ve varlıklarını borçlu oldukları siyasi ‘aklın’ sözcü ve şakşakçıları; hak, hukuk gözetmeden, en küçük vicdani sorumluluk hissetmeden en ağır suçlamaları yöneltiyor, en büyük haksızlıkları yapabiliyorlar. Dillerinden düşürmedikleri sözde ‘kul hakkı’ çıkarları ve gelecekleri söz konusu olunca bırakınız ‘kul hakkı’nı savunmayı ‘kul’u ezip yok ediyorlar.
Gazeteleri ‘Katil Tanju’ diye başlıkla itibar suikastı yaparken, gazetecileri ise esas sorumlu Turizm Bakanını görmeyip Tanju Özcan’ı suçlu ilan etmek için çırpınıyorlar.
Tek dertleri siyasi iktidarlarını sürdürmek, siyasi iktidarın kendilerine açtığı konforlu yaşam alanlarını her ne olursa olsun korumak!
Bu ülkede sadece yoksullar ölmüyor, orta üst sınıf varsıllarda ülkenin bakanının sahibi olduğu tur organizasyonundan yüksek bedelle satın aldıkları ‘kayak tatili’nde ‘en acı’ biçimde çoluk, çocuk, ailecek yanarak can veriyor. Turizm Belgeli Otelin her türlü denetimini yapması gereken bakan aynı zamanda tur şirketi sahibi. Yanan otel üç yıldızlı olduğu halde bakanın sitesinde dört yıldızlı olarak satılıyor!
Günlerdir acıları paylaşmak, sorumluları bulmak, kimin kusuru varsa hesap sormak, yaşananlardan ders çıkararak bir daha yaşanmamasını önlemek için neler yapılmasını konuşmak yerine siyasi ‘akıl’ ve onun ‘borazancı’ başları sorumlu siyasi ‘aklı’ nasıl sorumsuz hale getirebilir, nasıl bunu başkalarının üzerine yıkarızın derdinde!
Aydın, demokrat geçinen gazeteciler bile ‘tamam Bolu Belediyesi sorumlu değilmiş ama neden yetkili mercilere otelin eksiklerini bildirmemiş; vicdanen bildirmesi gerekiyor mu!’ diye soruyor. İyi de ey muhteremler öncelikle birinci derece sorumlu Turizm Bakanının neden görevini yapmadığını sorgulasanız ya!
Bakın çok yazıldı, çizildi, konuşuldu ama çok kısa bir özet yapalım;
1-AKP rant uğruna bazı bölgeleri keyfince kullanmak adına ‘’mücavir alan’’ dan çıkartarak, ‘’özel bölge’’ ilan etti. Yerel yönetimlerden alıp merkezi yönetimin denetimine verdi. Mücavir alan, belediyelerin merkezi sınırları dışında ama böyle felaketlerin olmaması için denetleme yetkisinin tanındığı yerler. Özel Bölge, herhangi bir gerekçe ile bölgeyi tanıyan yerel yöneticilerin denetiminden çıkartılıp bakanlık denetimine verilen alanlar.
2-Belediyeler; sınırları ve mücavir alanı içinde ‘’Re-sen’’ (kendiliğinden, talep olmadan, kimseye sormadan) ruhsat verebilir. Yanan otel mücavir alan dışında, İl Özel İdaresinin yetki alanı içindedir.
3-Bolu Belediyesi’nin, Otel Turizm Bakanlığı’na bağlı özel alan olarak belirlenmiş bir yerde olduğu için ‘’re’’ sen denetleme yetkisi yok. Belediye ekipleri kendiliğinden denetlemeye kalksa otele sokmazlar, bir güzelde döverler! Talep gelirse denetliyor, raporunu yazıyor ama onun da bağlayıcılığı yok.
4-Kısacası Bolu Belediyesi Büyükşehir Belediyesi olmadığı, alan mücavir alan dışında ve özel alan olduğu için Bolu Belediyesinin hiçbir sorumluluğu yoktur.
Yangın yönünden ilk ruhsat 2007’de AKP’li belediye tarafından verilmiş. Sayısız kanun ve yönetmelik değişiklikleriyle birlikte yangın yönünden alınması gereken ruhsat süreleri bir kez daha uzatılmış. Firma Bolu Belediyesine müracaat etmiş (bu arada istediği belediyeye müracaat edebilir) belediye bir sürü eksik tespit etmiş, firma eksikleri tamamlamak yerine talebini geri çekmiş. Sonra otelin dış kısmında kalan 70 m2 bir cafe ruhsatı için müracaat ederek ruhsat almış.
Şimdi bütün tartışma bu 70 m2 cafeye neden ruhsat verildi, neden daha önce tespit edilen eksiklikler için ilgili kurumlara bildirim yapılmadı.
Birincisi ilk talep edenle sonradan 70 m2 ruhsat alan şirket aynı değil, iki bağımsız şirket. İkincisi AVM’lerde olduğu gibi birden çok işletmenin her biri ana bina AVM’den bağımsız ilgili kurumlardan ruhsat almak durumundadır.
Bir başka iddia ise efendim ilk müracaatta ortaya çıkan eksiklikler neden savcılığa bildirilmedi; ortada gerçekleşmiş bir fiil olmadığına göre savcı ne diyebilirdi. İkincisi Turizm Bakanlığına bildirilse e zaten her açıdan sorumlu olan Turizm Bakanlığı yapacak olsa zaten yapardı.
Suçu, sorumluğu yaygınlaştırmak isteyenler niye derhal Turizm Bakanı istifa etmelidir demiyor. Niye bakanın yapıldı dediği 2021 ve 2024 yıllarında neyin denetimini yaptınız, ne buldunuz; raporu derhal açıklayın demiyor.
Son yaşanan acı, elim olayda göstermektedir ki, iktidar 23 yıl boyunca sayısız yönetsel kusurlardan kaynaklı hiçbir olayda sorumluk üstlenmemiş sorumluğu kader/fıtrat diye geçiştirmiş ya da şimdiki olayda olduğu gibi kendisi dışında birilerine faturayı kesmiştir.
Bundan sonra ne mi olur?
Sorumlu bulunmaz, sorumlu olmayan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve CHP suçlu ilan edilir! Kimse istifa etmez, birkaç gün üzerinde durulur, oteller bir süre sıkı denetime tabi olur, bir süre sonra unutturulur, ileriki günlerde benzer acılar yaşanmaya devam eder.
10 gün sürecek denen araştırma, gerçeği tersyüz etmenin, ortalığın sakinleşmesini beklemek için gereken süre. Bilirkişiler atanacak, raporlar yazılacak, bilirkişilere itirazlar olacak, bilirkişiler değiştirilecek, 10 gün de yetemeyecek, yeni raporlar yazılacak…
Çorlu’da, Hatay’da, Sakarya’da, Ermenek’te ve nicelerinde ne olduysa o olacak!
Yaşamını yitiren 78 canımıza Allahtan rahmet ailesi ve yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar, yaralılara acil şifalar diliyorum.
