R.T Erdoğan’ın toplumun sosyolojisini iyi bildiği, en önemlisi kimin neyi istediğini, ikna edilmesi gereken kitlelerin ötesinde bir dönem karşısında muhalefet olarak konumlanmış aktörleri kendi tarafına çekme becerisine sahip olduğu gibi… Ayrıca muhalefeti de dizayn etme becerisine sahip, karşısında muhalefet nasıl konumlanması gerekiyorsa devletin tüm olanaklarıyla birlikte tehdit, şantaj, kamuoyu baskısı ve algı yöntemiyle yön verme beceresine sahip olduğu iddia edilir.
Kısmen doğru, kısmen de aşırı gücün temerküz etmesiyle her olayın lehine sonuçlanması sonucu, ona fazladan güç atfedilmesi de olabilir.
Yalnız şu da var ki, Erdoğan’ın en büyük şansı kendi etrafında güç merkezi oluştururken muhalefetin sözde Erdoğan’a karşı olmalarına hatta sadece ‘’Erdoğan karşıtlığı üzerinden’’ siyaset yapıyorlar eleştirilerine rağmen Erdoğan karşısında muhalefetin ‘birlik’ oluşturamıyor olması Erdoğan için en büyük şanstır.
Cumhurbaşkanı olarak üç kez seçildiği seçim süreçlerine bakıldığında; Anayasa’da iki kez seçilebilir kuralı mı var dediniz, anayasayı askıya alalı çok oldu, dördüncü kez de seçilebilir…
2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP, MHP ve birçok partinin ortak adayı olarak Erdoğan karşısına çıkarılan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun bırakınız tüm muhalefet seçmenini konsolide etmeyi, CHP seçmenini bile konsolide edememiş, tıpış tıpış sandığa gideceksiniz denilen CHP seçmenini sandığa taşıyamamasının sonucunda Erdoğan kolayca kazanmıştır. Tabi ki bu sonuç ‘’Ekmek için Ekmeleddin’’ sloganıyla yola çıkılan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yanlış aday olmasının sonucudur.
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP Muharrem İnce yüzde 26, Meral Akşener yüzde 12, Selahattin Demirtaş yüzde 7, Temel Karamollaoğlu yüzde ve Doğu Perinçek’in yüzde 1 oy alması, Erdoğan’ın ikinci kez yüzde 53 oy oranıyla seçilmesine yol açmıştır.
Tarihi Mayıs 2023 seçimlerinde ise Cumhur İttifakı adayı R.T. Erdoğan, Millet İttifakı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yarışmıştır. Bu yarışta 1. turda Erdoğan yüzde 49,52, Kılıçdaroğlu yüzde 44,88. Sinan Oğan yüzde 5,17 oy almıştır. 2’nci turda Erdoğan yüzde 52,18, Kılıçdaroğlu ise yüzde 47,82 oy almış. Sinan Oğan Erdoğan’ın yanında yer almış, Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanı olarak bir kez daha seçilmiştir.
En kritik seçim olarak kabul edilen bu seçim sürecinde altı parti tarafından oluşturulan altılı masa olarak süren periyodik toplantılar, raporlar, uzun çalışmalar yapılmış, toplum umuda sevk edilmesine rağmen sonuç alınamamıştır. Alınan sonucun gerekçeleri hala tartışma konusudur. Süreç hatırlanacak olursa ittifakın en büyük ortağı İYİP Genel Başkanı Meral Akşener ve İYİP sözcüleri sürekli olarak ‘seçilecek aday’ vurgusuyla aday olacağı bilinen Kemal Kılıçdaroğlu’nun subiliminle değil açıkça ‘seçimi kazanamayacak aday’ olarak anlaşılmasına yol açmıştır.
Sadece o da değil, seçimlere çok az bir süre kala Meral Akşener’in ‘ağır suçlama’larla masadan kalkması, tekrar geri dönmesi seçmenin güveninin sarsılmasına yol açtığı gibi. İkinci turda ise Zafer Partisi’yle yapılan işbirliği mutabakatı muhalefetin kendi içinde tartışmalarına yol açmıştır.
MUHALEFET GEÇMİŞTEN DERS ALDI MI?
Ne yazık ki muhalefet tüm bu süreçlerden ders almış gibi gözükmüyor. Muhalefet hemen seçim dediğine göre Erdoğan’ın bir kez daha aday olmasının önünde herhangi bir mani yoktur. Cumhur İttifakının adayı çok net bellidir R.T Erdoğan. Muhalefet ise ‘kim aday olacak’ tartışmalarını Mayıs seçimlerine benzer şekilde sürdürmektedir.
Mayıs seçimlerinde aday olan Kılıçdaroğlu tekrar aday olabilme zemini aramaktadır. Özgür Özel ben aday değilim diyerek kendisi üzerinden süren tartışmaların önünü kesmiş olması süreç açısından bir şans olsa da iktidar ve Özgür Özel’e ‘umut’ bağlayan yakın çevresi aday olması yönünde baskıyı sürdürecektir.
Mayıs seçimlerinde olduğu gibi muhalefetin en kuvvetli adayı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tır. Burada da seçimlerin kiminle kazanılacağından çok adı geçen isimler etrafında pozisyon alanlar kendi adaylarını öne çıkarmak için rekabet başlatmıştır. Bu rekabet sürecinde adı geçen isimlerin yara almasının önüne geçilmesi, yıpratılmaması gerekirken, savunulan aday dışındaki adaylarla ilgili ‘yıpratıcı’ kampanya yürütülmesi muhalefetin adayını yıpratırken Erdoğan için en büyük şans haline gelmektedir.
Çünkü şimdiden desteklenen adayla ilgili yoğun PR kampanyaları yapılırken rakip olarak gördükleri aday için ise yıpratma kampanyası yapılması süreç açısından oldukça risklidir.
Ey kendini muhalefet olarak tanımlayanlar önemli olan ‘senin’ adayın mı yoksa makus talih haline gelen tabloyu değiştirmek; seçimi kazanmak mı?