Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-Sen Balıkesir Şube Başkanı Abdurrahman Bulut yaklaşan yerel seçimler öncesinde emek kesiminin istediği belediyecilik ve belediye başkanını POLİTİKA’ya açıkladı.
Yerel yönetimlerin demokrasinin ilk ayağı olması açısından önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Abdurrahman Bulut, yerel yönetimlerde bütün kararların çoğulcu katılımla alınması gerektiğini ifade etti. Bulut ayrıca belediye başkan adayının da parti genel merkezlerinde belirlenmesinin yanlış olduğunu kaydetti.
SEÇİLENLERİN YÜZÜNÜ SEÇENLERE DÖNMESİ ACIMASIZ BİR GERÇEK
Eğitim-Sen Şube Başkanı Abdurrahman Bulut emek kesiminin istediği belediyecilik ve belediye başkanı ile ilgili olarak şu açıklamaları yaptı:
“Yerel seçimlere yaklaştığımız şu günlerde özellikle tümümüzün nasıl bir Balıkesir, nasıl bir belediye başkanı sorusunun üzerinden yürümek gerektiğini düşünmekteyiz. Belediyelerimizdeki yerel yönetimler özellikle demokrasinin temeli, ilk ayağı olması açısından önemlidir. Demokrasinin beşiği olması gereken yerel yönetimlerde bütün kararların birlikte katılarak alınması, o ilde, o beldede yaşayan insanların söz ve karar sahibi olması oranın birlikte yönetilmesinin ilk ayağıdır. Ama maalesef ülkemizdeki ve son dönemde ilimizde yaşayan adayların belirlenmesinde ve adaylardaki beklentiler üzerinden gördüğümüz kadarıyla bunlar her ne kadar halktaki yoklamalar vs adı da verilse genellikle parti genel merkezi tarafından belirlendiği süreci görüyoruz. Bu da sonuçta seçilen kişilerin; gerek belediye başkanları, gerek meclis üyeliklerine seçilenlerin yüzünü kendini seçenlere döndüğünü hayatın acımasız bir gerçeği. Özellikle bunun tersine çevrilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
BELEDİYELERDE ÇOĞULCU KATILIM ÖNEMLİ
Belediyecilik konusunda, özellikle belediyeler şu konuda hem fikir olmalıdır: Belediyeler şeffaf olmalı. Belediye başkan adayları kendilerini halka anlatarak onların onayını alarak, onlara neler yapacağını anlatması gerekiyor. Yoksa her gelen seçimde olduğu gibi siyasi partilerin temsilcilerini halkın hangisi daha iyi diyerek seçtiği değil, aslında kiminle birlikte daha iyi bir yaşanılır duruma gelebilirizi birlikte örgütlemesi gerekiyor. Belediyelerde daha çok katılımın sağlanabilmesi için özellikle o ilde bulunan bütün kesimlerin görüşlerinin alındığı, yerel sendikalar, yerel emek örgütleri, yerel emek ve demokrasi platformları, yereldeki işçi ve emeklilerin dernekleri, kültür-sanat çevreleri, kadın ve gençlik temsilcileri, yerelde saygınlığı olan kültür insanları, aydınlar, demokratlar, ortak platforma katılmak isteyen siyasi partilerin ve çevrelin temsilcilerini birlikte oluşturabileceği ve onların bir araya gelerek oluşturacakları bir program etrafında, muhtarlıklardan bile başlayarak tüm kademelerin birlikte örgütlenmesini ancak o ildeki veya beldedeki belediyenin daha demokratik ve daha katılımcı olmasını sağlayacaktır.
KENK KONSEYLERİ MAHALLE ÖZELİNE İNDİRGENMELİ
Özellikle belediye meclisleri ve kent konseyleri var. Kent konseyleri aslında anlamsal olarak iyi, fakat işleyiş açısından çok da sorunlu olan, karar mekanizması olmayan yerler. Aslında bunu daha da alta indirerek mahallelerdeki mahalle meclisleri; muhtarların da işin içinde olduğu mahalle meclisleri üzerinden oluşturulacak görüş ve öneriler o beldenin yönetimi için daha etkili, daha olumlu kararlar çıkmasına neden olacaktır. Her belde, mahalle muhtarlıkları etrafında toplanan bu mahalle meclisleri aynı zamanda o yerin önemli sorunlarına da taraf olmayı beraberinde getirecektir.
YAPILANLARDAN HALKIN HABERİ OLMUYOR
Özellikle belediyelerimizdeki en büyük eksikliklerden biri de birçok şeyin halkın haberi olmadan yapılmasıdır. Yapılabilecek bütün büyük projeler bu halkın değişik kesimleriyle birlikte tartışılmalı, ortak bir karara varılarak, sonuçta bir mutabakatla demokratik merkeziyetçilik ilkesi çalıştırılarak uygulanabilmeli. Ama yapılan projeden bittikten sonra insanların haberi olması o yerde yaşayanların bir başkaları tarafından karar verildiğini ortaya koymaktadır. Örneğin yapılacak bir proje konusunda o ildeki veya ilçedeki uzmanlarla; yani şehir plancılarıyla, çevrecilerle, tarım kuruluşlarıyla birlikte bunun ekolojik dengeye, şehrin kültürel varlıklarına karşı olup olmadığı, ters gelip gelmediği oturulup tartışılarak belirlenmeli.
BELEDİYELER ŞEFFAF OLMALI
Genellikle belediye hizmetleri şeffaf ve açık olmalı, özellikle büyük ihalelerin ve periyodik olarak yapılan alımların ve satımların kesinlikle bilgilendirilmesi yapılmalı. Bu bütün bilgiler üçüncü kişilerin ağzından değil, belediyeden direkt öğrenilmeli. Bundan da belediye başkanının kapısını kaldırmasını kastetmiyoruz. Yapılan tüm harcamalar ve büyük ihaleler açıklıkla insanların görüşüne sunulmalıdır. Bu da belediyenin denetlenebilirliğinin yanı sıra açık olmasının bir göstergesi olur. Hepimizin bildiği gibi ilçeler için yerel seçimler, yerel rantın paylaşılması mücadelesine dönmekte. Yapılacak seçimlerin merkezi müdahalelere karşı halkın yerel yönetimlere kendi iradesini yansıtması bakımından bazı fırsatlar sunacağı bir gerçektir.
ORTAK PLATFORM OLMAZSA OLMAZ
Bütün taleplerin yerine getirilmesi ancak en geniş yönden kararla ve ortaklaşmasını sağlayarak mümkün olacaktır. Yoksa her zaman olduğu gibi bu yerel seçimde de ‘bizim adayımız daha iyi’ ‘biz daha iyi yönetiriz’ diyerek hamasi ve ezberlenmiş klişe şeylerle oy istenmesinin çok da karşılığı bulunmamaktadır. Biz de adayların yüzlerini bizlere döndüğü, bizim taleplerimizi yerine getirmesinde proaktif projelerle Balıkesir’e faydalı olabileceğine karar vermemiz gerekiyor. Yoksa birini seçmek tarafında olmak düşüncesinde olmamalıdır. O nedenle hangi partinin adayı olursa olsun tüm belediye başkanları da yüzünü emek ve demokrasi güçlerine, yöre derneklerine, bütün kesimlere; ilim, ileri, demokrat, aydın tüm kesimlerin görüşünü alarak bir ortak platform oluşturmadıktan sonra yerel yönetimlerin demokrasinin beşiği olması çok da anlamlı olmayacaktır.”