Balıkesir’in Ege Denizi sahillerinde yaşayanların en büyük ortak sorunu, artık Edremit Körfezi‘nin kocaman bir lağım çukuru haline gelmiş olmasıdır.
İnanın hiç abartmıyorum durumu. İşin gelip buralara dayanacağı yıllar öncesinden beri hep dile getirildi, her kademedeki yöneticiler uyarıldı. Fakat ikna edilemedi, harekete geçirilemedi yetkililer. Hep “siyaset oyunları” girdi devreye, çözüm ertelendi. Sonunda aşırı kirlilik derdi geldi kapımıza dayandı.
“Lağım çukuru” tanımında, inanın hiçbir abartı yok. Çünkü bu kıyıların neredeyse tamamında, günün hemen her saatinde aynı itiraz sesleri yükseliyor: Deniz lağım kokuyor, çok pis ve aşırı köpüklenme var.! Üstelik bazı bölgelerde, kötü kokudan dolayı vatandaşlar artık pencerelerini bile açamaz, balkonlarında dahi oturamaz hale gelmiş bulunuyorlar.
YEREL YÖNETİMLER İHMALE ORTAK OLDU… VATANDAŞLAR BU GÜNAHA GÖZLERİNİ YUMDU!
Sebepleri ise uzun süredir belli bu sorunun. BASKİ’ye ait arıtma tesislerinin kapasite ve nitelikleri yetersiz. Otel, motel, site gibi özel birimlerin arıtma tesisleri de çok basit ve yetersiz durumda. Derelerimiz de pek çok noktadan karışan kanalizasyon ve diğer kirleticileri taşıyarak denize getiriyor. Sonuç ortada: Edremit Körfezi hızla kirleniyor.
Tabii ki çok uzun yılların ihmali var bu konuda. İstisnasız tüm yerel yönetimler, önceki dönemlerde bu ihmale ortak olmuşlar. Bütün merkezi iktidarlar ve vatandaşlar da bu günaha göz yummuş. Altyapı yetersiz olduğu halde, bunca imar faaliyetine hep beraber alkış tutulmuş. Kazanan parasını cebine koymuş, kaybeden Körfez olmuş, şimdi de faturası burada yaşayanların hepsine kesiliyor. Yerli yabancı, sürekli oturan veya yazlıkçı, geçerken uğrayan veya tatilde otele-pansiyona gelen hiç fark etmiyor.
EDREMİT KÖRFEZ SON YATIRIMI EDİP UĞUR DÖNEMİNDE GÖRDÜ!
İnsan sağlığının korunamadığı bir bölgede, sürdürülebilir turizm de olmuyor haliyle. Gelirleri her sezon biraz daha azalıyor. Konutunu satıp gidenlerin sayısı artıyor. Buna rağmen sahillerde ve dağlarda inşaat faaliyetleri yaz dönemi yasaklarına bile aldırmadan son hızla devam ediyor. Sonuçta her geçen yıl, bölgenin yaşam kalitesi ve yaşam seviyesi, sadece deniz kirliliği alanında değil, her anlamda geriye düşüyor.
Balıkesir Büyükşehir olmadan önce, deniz kirliliği konusunda eleştiri yapanlara karşı yöneticiler, bütün yaz dönemi boyunca ya sessiz kalır, ya da İller Bankası’na atarlardı topu. “Bu sene de ödenek verilmedi” lafını o kadar çok duyardık ki.
Sonra Büyükşehir olduk 2014’te. Arıtma yatırımları da artık BASKİ’nin görevi oldu. O vakitler ilk ve son yatırımı da 2018’deki AKP’li Edip Uğur döneminde gördü Körfez. Basit biyolojik ön arıtma yapan Altınoluk Tesisi’nin kapasitesi 120.000’e çıkartıldı, Narlı’ya da 40.000 kapasiteli yeni bir tesis yapıldı. Derken Edip Uğur’u “dinlenmeye” davet etti partisi. Kısa bir ara dönemden sonra da AKP’li Y. Yılmaz seçildi Büyükşehir yönetime. Onun temel yaklaşımı “Benim zamanımda mı kirlendi Körfez, buraları CHP’li belediyeler yönetti hep” şeklindeydi. Körfez’e sadece “süsleme”, yol ve “akıllı kavşak” yaptı.
ÇEVRE ÇALIŞTAYINDA KONUŞULANLAR UNUTULDU, TEK DERTLERİ ÜLKÜ YOLU OLDU!
O dönemdeki Çevre Bakanı da Murat Kurum’du. En önemli uğraşı ise imar barışı ile para toplamaktı. Edremit için “burada neden yeterli arıtma tesisi yapılmıyor” diye hiç sormadı kendileri ama Dalyan’daki 11 adet Bakanlık arsasını müteahhitlere satmakta da tereddüt etmedi.!
Yücel Yılmaz ise 2020 Temmuz’unda “Körfez Çevre ve İklim Değişikliği Çalıştayı” bile yaptı ama not edilen bütün hususları sonradan unutmayı tercih etti. Onun en önemli gördüğü yatırım “Ülkü Yolu” oldu. Körfez’deki kokuyu ve kirliliği hiç dert etmeden, tam da o bölgeden geçen bir yol inşa etti. Büyük paralar harcadı. Amaç Dalyan arazilerinin satışını kolaylaştırmaktı elbette. O yolun açılışına Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’yi davet ettiler. 2024 yerel seçimi yaklaşıyordu, yol eksiklerine karşın açıldı. Özhaseki de “Burada bir arıtmamız var; 365 günün 320 günü ihtiyacı karşılıyor ancak öyle bir 45-50 gün var ki burada olan insan sayısı 10 katına, 15 katına çıkıyor ve kapasitesi belli olan arıtmamız hizmet vermiyor. O zaman biz ne yapalım sorusunun cevabı ileri biyolojik arıtma” diyerek o kurdeleyi kesti.
AHMET AKIN’DAN LAF DEĞİL SOMUT İCRAAT BEKLENİYOR
Sözü edilen “İleri Biyolojik Arıtma Tesisi” için bir temel ise hiç atılmadı. Güre’de de arazisi temin edilen, hatta temel kazısı için kazık işaretlemesi bile yapılmış olan arıtma tesisinin temelini de atmadı Yücel Yılmaz. “Bir kere daha seçin, öyle atarım” demeye getirdi işi. Fakat “bir daha” mazbatayı alamadı kendileri. Vatandaş, AKP’ye çok ciddi bir ders vermek amacıyla CHP adayı Ahmet Akın’dan yana kullandı tercihini.
Böylece Körfez’de yaşayanların “temiz deniz” hayali, yatırım hayali, Anayasal haklarına sahip olma hayali de yeni döneme aktarılmış oldu. Ahmet Akın koltuğuna 1 Nisan’da oturdu, yani neredeyse 5 ay kadar oluyor yönetime geleli. Bu anlamda çok yeni. Fakat Körfez’deki beklentiler çok uzun yıllara dayanıyor. Bu ise çok eski. Ancak geçen sürede, “söz verdik” ve “iyi olacak” lafları dışında hiçbir somut gelişme olmadı. Adeta 2000’li yıllara geri döndük. O zamanki yöneticiler “şu sezonu atlatalım, yazlıkçı gidince şikayetler de biter” diyorlardı. Şimdiki yeni yöneticiler de sanırım “9 Eylül’de okullar açılacak ve yazlıkçılar gidecek” beklentisiyle zamana oynayıp susmayı tercih ediyorlar.
PROJE YOK, DANIŞMAK YOK, ŞEFFAFLIK YOK… SUSUYORLAR!
Tamam büyük bir borç devraldılar, ekonomi yönetiminde adeta bir sıkıyönetim var, ülkede iktisadi durgunluk bekleniyor, finansman problemleri var, merkezi yönetim yatırımlara sıcak bakmıyor, üstelik muhalif belediyelere göz açtırmamak için türlü çeşitli yeni yöntemler icat ediyor. Fakat Ahmet Akın’ın Körfez için somut bir projesi de ortada yok. Sivil topluma danışma niyeti de yok. Halka karşı açık ve şeffaf bir tavrı da yok. Sadece susuyor Büyükşehir Belediyesi. Halbuki tüm fırsatları ve riskleri en açık şekliyle vatandaşla tartışması, konuşması gerekiyor.
Üstelik ne yazık ki yeni Büyükşehir yönetimi çok hazırlıksız, programsız ve kadro teminini planlamadan gelmiş gibi görünüyor. Bu durumda, halkın katılımını ve desteğini sağlamak daha da büyük önem kazanıyor. Projeleri tamam olsa bile, merkezi yönetimi kaynak aktarmaya nasıl ikna edecekler? İşin içinde halk olursa, talepler binlerce seçmen tarafından yüksek sesle dile getirilirse olabilir ancak bu. “Site” diye bir yerleşim modeli icat edilmiş vaktiyle.
25 – 30 YILDIR KANALİZASYON BEKLİYORLAR!
Mesela mücavir alan dışındaki sahillerde sıkıntılarını kendileri çözmek şartıyla büyüklü küçüklü pek çok alanda “site” denilen yerleşimler inşa edilmiş, bunlara oturma ruhsatları da verilmiş. Sitenin ana yolu belediyenin. Dahili yolları, su temini ve atıksu sorunu ise “özerk”.! Hatta güvenliği bile özerk. Sitelere “ileride kanalizasyon gelene kadar fosseptikle idare etmeleri” söylenmiş. 25-30 sene geçmiş aradan ama kanalizasyon hala gelmemiş. Vidanjörle çözüyorlar dertlerini. Yani aynı koku ve kirlilik orada da var, çünkü bu çağda kanalizasyonları bile yok.
Özel arıtmalar da sorunlu. Sadece basit biyolojik arıtma yapılıyor pek çok ilkel tesiste. Denetimi ise çok yetersiz. Arıza veya fazla kapasite durumunda, atıksular doğrudan veya dereler vasıtasıyla denize veriliyor. Yani tıpkı kamuya ait arıtma tesisleri gibi, özel olanlar da denize salıyorlar kirliliği.
BÖYLE DEVAM EDERSE KÖRFEZ MÜSİLAJLA TANIŞACAK…
Bu durum birkaç yıl daha devam ederse, Körfez müsilaj ile tanışacak muhtemelen. Zira Edremit Körfezi bir kapalı havza ve bir hassas su alanı. Karşısında Midilli adası var, bir yanındaki Müsellim Boğazı ile diğer yanındaki Dikili Boğazı da çok kuvvetli akıntılara izin vermeyen jeolojik yapılar. Dolayısıyla bu çukuru kirletmek tam bir çılgınlık ve yıllardır giden-gelen tüm yerel yönetimler işte tam olarak bunu yapıyorlar aslında. Ne büyük tezat değil mi?
ŞEFFAF OLUN, GERÇEKLERİ HALKA ANLATIN!
Uçak pisti gibi yol yapıp, arıtma tesisi yapmayan Büyükşehir yöneticisi elbette hatalı. Hatta bir “kent suçu” bu. Fakat Körfez’deki sorunu tam olarak anlamadan yerel iktidara talip olan da o kadar hatalı. Vatandaş çözüm istiyor. Karşısında da kararlı yöneticiler görmek istiyor. Şimdi susmanın zamanı mı?
Var mı vatandaşa dönüp de “biz iktidara yürüyoruz, şimdi eleştirel olmayın” demeye cesareti olan CHP’li bir siyasetçi? Var mı başka birinin sözü olan “ya tarafsın, ya bertaraf ederim” fikrine sapacak olan CHP’li bir yerel yönetim? Ne farkınız kalır o zaman AKP’den?
Bu sezonun bitmesini falan beklemeyin, lütfen çıkın açık ve şeffaf bir tarzda tüm gerçekleri halka anlatın. Farklı olduğunuzu gösterin. Yarın temel atmanız bekleyen yok sizden ama bir yol haritanız olduğunu da halka anlatmak zorundasınız. İnanın vatandaşlar sizin finansman sorununuza bile katkıda bulunmaya hazır. Yerel yönetim ile vatandaşın dayanışması, çözümün de adı olur Körfez’de.