Doğa ve vatandaş kazanmayacaksa neye yarayacak?

Balıkesir Büyükşehir’de AKP varken müsilajın yüzeydeki köpüğünü toplamakla yetinen Bakanlık, şimdi CHP’li belediyenin temel atmaya koşması gerektiğini söyledi. Oysa para yok belediyelerde, borçlar ise epeyce çok.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Yerel seçimde vatandaş iktidara sarı kart gösterip, ana muhalefete de yüklüce bir seçmen kredisi açınca, siyasetin rengi bir anda değişmişti hatırlayın. O vakit CHP’nin başlattığı “normalleşme” hamlesi, baharın etkisinden ziyade demokratik bir diyalog ortamı yaratıp, kazandığı belediyelerin önünü açmak ve yararlı işler yaparak seçmeni yerelden sonra genel seçimde de yanına kazanmak amacını taşıyordu. AKP bunu fark etti elbette ama süreci “yumuşama” diyerek kabullenir göründü. Zaten “istikşafi” süre kazanma işlerini pek severler, “hatalarından ders çıkartma” görüntüsü vermeyi de lüzumlu bulurlar seçmene karşı. Siyaset tezgahında dokunan bezleri de kırk ayrı tarağa yayılmış olduğu için, yerel seçimden sonra “acımadı ki” görüntüsü verip, kaybı küçük göstermeye kerhen razı oldular.

 

Aslında bir “elense çekme” dönemiydi bu iktidar için. Nitekim Haziran sonuna doğru devrin değiştiğine yeniden hükmedildi ve eski gerilim, kutuplaşma politikasına geri dönüldü. Zaten dış politika bile iç politika uğruna eğilip büküldükçe ve Allah’ın başka “lütufları” da sökün edip koşar adım geldikçe, iktidarın “yumuşak yüz” politikasının sona ereceği bekleniyordu. Bu değişimin, yerel yönetimlere görünen ana karakteri ise “iş yaptırmamak” oldu. O nedenle önce kayyum kartı çekildi ama asıl aksiyon, finans musluklarının kapatılması yönündeydi. Algıya dayanan siyaseti yerel yönetimlere getiren, bu uğurda para saçmayı ve hatta rahmetli olanların cenazelerini memleketine kadar belediye aracıyla götürme işini başlatan AKP, şimdi kaybettiği belediyelerde CHP’nin sosyal belediyecilikten iyice uzaklaşması ve yatırım yapamaması için bütün engellemelerini devreye almış bulunuyor.

 

SGK borçları defteri açıldı, kredi engelinde çıta yükseldi, bu engele rağmen dışarıdan bulanan krediye kefalet de çok görüldü. Derken bu “silkeleme” hali alenileşti, talimatı bile kameralar önünde verilmeye başlandı. AKP milletvekili geçişleri, parti bölünmeleri ve tasfiyeleri, Kürtlerle yeni ama adı konmamış bir dönemin başlatılması ve Suriye gelişmeleriyle, referanduma gerek kalmadan Anayasa değişikliğini TBMM’nde yapma konusunda iyice ümitlenince, CHP’ye karşı “sertleşme” politikasına dönmekte de hiç sakınca görmedi. Sadece Sosyal Güvenlik Bakanlığı değil Çevre Bakanlığı bile topa girdi bu anlamda. Sebep ise “çevre suçları” oldu haliyle. Koca memleketi açık maden çukurlarıyla dolduran, enerji veya altın diyerek hava, suyu ve toprağın kirletilmesinde sakınca görmeyen AKP; sanki bütün bunları başka partiler yapmış da, kendisi daha henüz iktidara gelip hesap sormaya başlıyormuş gibi bir pozisyona girdi.

 

İşaret fişeği İzmir Körfezi’nden atıldı. Zaten Ahmet Piriştina’dan sonraki dönemlerde CHP’li İzmir B. Belediyesi’nin “Temiz Körfez” çalışmaları hakkı verilerek ve ısrarla sürdürülmemişti. Sanayi işletmelerinin sıvı atıklarını arıtmadan denize akıtmalarına karşı yaptırım uygulanamadı, askeri tersane taşınamadı, ticari gemilerin kirlilik boşaltmaları engellenemedi, Gediz Nehri temizlenemedi, evsel atıklara yeni yatırımlar yapmak için kredi kefaleti alınamadı ve zamanla Körfez iyice kirlendi, hatta kitlesel balık ölümlerine yol açmaya başladı.

Fakat bu noktada bir diğer gerçek de, “elim kolum bağlandı” diyerek İzmir B. Belediyesi’nin bir çığlık atıp sorunu duyuramaması oldu. Oysa 2.000’i aşkın belediye otobüsü “iktidar kredi kullanmamıza engel oluyor” diye donatılıp sefere çıkarılsaydı o zaman, memleket yerinden oynardı. İşte kibirli bir tavırla “iktidara gelince bakarız” diye gevşetilen Körfez çalışmaları, bu geçiş de olamayınca, gitti AKP’nin elinde koz oldu. 2024 Ağustos’unda balık ölümleri artınca, Çevre Bakanı 5 Eylül’de İzmir Körfezi sahilinde basın açıklaması yaptı, Büyükşehir’i suçlayıp, durumu “çevre felaketi” olarak tanımladı. Körfez’in kirli suyunu da şişeleyip TBMM’ne kadar götürdü göstermek için. Bu hale gelene kadar sesini duyuramayanlar ise, işbu durumda kem küm etmekte buldular çareyi. “Bütün olanaklar elindeyken sen niye yapmadın?” diye yanıtlayamadılar Bakanı.

 

Bir futbol terimi vardır ya “atamayana atarlar” diye, aynen öyle oldu. Murat Kurum devreye TÜBİTAK Marmara Araştırma Gemisi’ni soktu, bilim insanlarıyla “İzmir Körfezi Bilim Kurulu Heyeti” oluşturdu ve “yapmadınız, şimdi biz söyleyeceğiz siz yapacaksınız” demeye getirdi işi. O da yetmedi dayadı 3,9 milyon TL cezayı. İzmir Büyükşehir görüntüyü değiştirmek için hemen yüzey temizliğine başladı, kokuyu gidermeye girişti. Ancak Ocak 2025’e gelindiğinde bile Belediye başkan C. Tugay hala, belediyenin Körfez’e deşarj yapan işletmeleri ve kirliliğe neden olan gemileri denetleyebilmek için istediği yetki talebinin, Çevre Bakanlığı tarafından reddedildiğini açıklamakla meşguldü. Acaba “yetkileri bize verselerdi önleyecektik” demek yerine “yetkilerini kullan Bakan bey, yetti artık” deseydi çok daha isabetli olmaz mıydı?

 

Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan belli oldu zaten bu aşamada. Çevre Bakanlığı silkeleme işinde İzmir’le sınırlı kalmayacağını hissettirdi. 4 Ocak’ta Marmara’ya kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, Tekirdağ, Yalova, Çanakkale ve Balıkesir belediyeleri Bakanlık tarafından uyarıldı ve artan müsilaj tehdidine karşı acil olarak İleri Biyolojik Arıtma Tesislerini tamamlamaları istendi. Daha 2021 yılında, Balıkesir Büyükşehir’de AKP varken müsilajın yüzeydeki köpüğünü toplamakla yetinen Bakanlık, şimdi CHP’li belediyenin temel atmaya koşması gerektiğini söyledi. Oysa para yok belediyelerde, borçlar ise epeyce çok. Bunun bir kısmı da SGK borcu ama eskiden camilere tahsis edilmiş belediye arsalarını bile kabul edip mahsuplaşmaya razı olan SGK, uzlaşmıyor şimdi ve “para peşin” diyor. Hal böyle olunca ne olur? Son darbe de indirilir değil mi belediyelere? Nitekim öyle oldu. Sıra diğerlerine de gelecektir mutlaka ama 9 Ocak’ta Balıkesir Büyükşehir’e 4,4 milyon TL ceza yazdı Çevre Bakanlığı. “Buyurun buradan ödeyin, hem de acele tesis yapın” dedi.

 

İzmir’e bile reva görülmemişti bu kadar ceza. Nüfusu 5 milyonu aşan, ülkenin üçüncü en büyük kenti olan İzmir ile Balıkesir kıyaslanabilir mi? Burada yaz gelip de bütün sahiller dolsa bile ancak 5 milyona ulaşıyor nüfus yoğunluğu. Onun da 4 milyonu okullar açılınca büyük şehirlerdeki evine dönüyor zaten. İkametgah kaydı o şehirlerde olan mevsimlik hemşerilerimiz için İller Bankası ödenek bile vermezken, Balıkesir hangi kaynaktan para bulup yatırım yapacak ki şimdi?  Zaten muhtemelen istenen de bu aslında. Paralar kamu alacağına, ceza ödemeye gitsin, CHP’li belediyeler yatırım da yapamasın. Bu durumda “yumuşama” dönemi “sertlik” sürecine geçmekle de kalmıyor, “yok olun” noktasına gelmiş bulunuyor vallahi. İyi de muhteremler, AKP iktidarı ve onun başta MHP olmak üzere tüm fiili ortakları; yok olan sadece CHP’li belediye olmayacak ki? Ona seçmen kredisi vermiş bulunan tüm vatandaşların da çile çekmesini istediğinizin farkında mısınız? Zaten en yetkili ağızdan “oy vermeyen, hizmet de alamaz” dediniz yerel seçimden önce ama pahalılıktan, işsizlikten iyice bunalan seçmen “bari belediyeyi kaptırmayalım” dediyse bu kimin suçu? Herhalde seçmenin, vatandaşın değil. Bu doğrudan doğruya sizin suçunuz.! İşleri düzeltip, pahalılığı ve işsizliği yok edeceğinize, bir de hizmet yapacak belediyelerin kolunu kanadını kırarak yerelin tercihini geri alamazsınız ki. Doğa ve vatandaş kazanmasın,  sadece politikacı kazansın diyene kim razı olur? Baskı teslimiyetle sonuçlanmaz ki, aksine tepki de doğurur.

 

Konu sadece CHP’li belediyelerin lokanta, kreş, huzurevi, kadın sığınma açmasını; muhtaca yardım yapmasını, destek olmasını engellemekle sınırlı kalmıyor ki. Misal Edremit Körfezi’nde yaşayan veya yazları gelip birkaç ay dinlenen vatandaşlar, şimdi burada arıtma tesisi yatırımlarında hiçbir ilerleme kaydedilmeyince size mi inanacak sanıyorsunuz? CHP’li yerel yönetim diyelim ki adım atamadı bu konuda ve onlarca yıldır arıtma bekleyen Edremit Körfezi yatırımları için dönüp vatandaşlara “biraz daha sabır” dedi, o vakit size mi koşacak seçmen? Yahu sizi zaten denediler. Yol, asfalt, döner kavşak, palmiye, kaldırım deyip zamanı yediniz, altyapı mı yaptınız ki siz?

 

İnanın bu gidişle sabrı da göreceksiniz yaz geldiğinde. Vatandaş bağıracak, hem de şiddetli bağıracak bu sefer. Üstelik nalına da, mıhına da dokunacak. İş yapmamak, yapamamak kadar, iş yapılmasına engel olmak da nasibini alacak bu tepkilerden. Zaten dönüp bakın lütfen kamuoyu anketlerine, AKP veya CHP’ninki kadar kararsız oyu var değil mi? Belki de birinci parti durumunda kararsızlar şimdi. Onların kanaatini Şam’a önce kimin gideceği değil, Körfez’de arıtma tesisine kimin önce başlayacağı belirleyecek.

Doğa ve vatandaş kazanmayacaksa neye yarayacak?
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!