Distopik şeyler!

TÜM bunların bir plan dahilinde yapıldığını düşünürüm hep. Arka planda küresel bir güç vardır. Olup bitenler ve bundan sonra yaşanacakların onlarca, yüzlerce yıllık planları yapılmıştır. Devletleri yıkmak, kitleleri korku imparatorluklarıyla yönetmek, yeryüzü nüfusunu azaltmak, insanları köleleştirmek, savaştırmak, yeryüzüne bütünüyle hakim olmak, vesaire vesaire… Onların da arkasında başka güçler olduğuna dair kurgular, senaryolar var tabi.

komplo-teorileri

 

DİSPOTİK dizilerin, filmlerin ana konusunu kıyamet olgusu oluşturuyor.

Dünyanın kurulu düzeni türlü sebeple bozulur; yeni bir düzen kurulur. Senaryo şöyledir: Aşırı baskıcı, otoriter, ölümcül silahlara dönüşebilen iktidarların gücü karşısında, çaresiz kalmış, korkmuş, sinmiş, açlıkla, susuzlukla, salgın hastalıklarla boğuşan insan topluluklarının yaşam mücadelesi!

Zombi konulu filmlerin ana teması da böyledir. Salgın hastalıkların insanlığı nerelere götüreceği anlatılır.

O filmlerde, dizilerde hep kaçma kovalamaca olur. Bir kahraman vardır; dünyayı saran, kitlesel ölümlere neden olan salgın hastalığın aşısını, panzehirini, ilacını aramaktadır.

Eskiden Amerikan sinemasının yaygın tercihiydi, kıyamet olgusu.

Şimdi Avrupa’nın film endüstrisi çatır çatır bu konuları işliyor.

Bizimkiler ucuz romantik komedilerle oyalanırken, onlar insanlığı kıyamet senaryolarına hazırlıyor.

 

***

TÜM bunların bir plan dahilinde yapıldığını düşünürüm hep. Arka planda küresel bir güç vardır. Olup bitenler ve bundan sonra yaşanacakların onlarca, yüzlerce yıllık planları yapılmıştır. Devletleri yıkmak, kitleleri korku imparatorluklarıyla yönetmek, yeryüzü nüfusunu azaltmak, insanları köleleştirmek, savaştırmak, yeryüzüne bütünüyle hakim olmak, vesaire vesaire…

Onların da arkasında başka güçler olduğuna dair kurgular, senaryolar var tabi.

Sosyal medyada sık sık karşınıza çıkıyordur; işte efendim ne bileyim dünya dışı varlıklar falan…

Bir zamanlar yeryüzüne inmişler, burada yaşam formları oluşturmuşlar, insan değillermiş ama insan formunda aramızda dolaşıyorlarmış.. Hani şu küresel ekonomiyi yöneten birkaç aileden falan söz edilir; onlar da bu dünya dışı varlıkların güdümlü mermisiymiş.

Şimdilerde bir de ‘düz dünya’ teorisi çıkardılar.. Önüne gelen, “aslında dünya küre şeklinde değil, dümdüz bir kaya parçası” iddiasını destekleyen paylaşımlar yapıyor.

Ha bir de Antarktika olayımız var. Buz duvarlarının ardına geçilemiyormuş, üstünden uçak geçemezmiş, buzul kıtanın altında dünyayı yöneten güçlerin kendi oluşturdukları dünya benzeri bir yaşam alanı varmış… Kendi atmosferleri, güneşleri, ayları, yıldızları, denizleri, ormanları, dağları falan.

Sosyal medyada gezinirken önüme düşerse bu tür paylaşımlar, izliyorum, okuyorum; bazen gülüp geçiyorum, bazen ciddiye alıyorum.

Bu tür paylaşımların sayısı her geçen gün artıyor. O zaman, bunun da planın bir parçası olduğunu düşünmeye başlıyor insan. Çoğumuza saçmalık ve inandırıcılıktan uzak geliyorsa da, bir süre sonra bakış açıları değişiveriyor.

 

***

DERDİM kafaları bulandırmak değil. Covid pandemisinden sonra yeni bir salgın hastalığa dikkat çekmek!

Gerçi siz de biliyorsunuz, haberlerden izliyorsunuz.. Maymun Çiçeği dedikleri yeni bir virüs. Var olan virüslerin yeni mutasyonu belki, ya da ne bileyim laboratuvar ortamında üretilip insanlığın üstünde uygulanan yeni bir ölümcül deney.

Genellikle Afrika’dan başlıyor, sonra dünyayı sarıyor bu deney virüsleri.

Covid-19 Çin’de başlamıştı tabi. Ama Afrika’da türeyen salgın hastalıkların sayısı belirsiz.

Sonra yavaş yavaş dünyaya yayılıyor.

Üç vaka, beş vaka, on beş vaka.. Derken, kitlesel salgın her yanı sarıyor.

Dünya Sağlık Örgütü anında uyarısını yapıyor; küresel acil durum ilan ediyor!

Dünya Sağlık Örgütü’nün de aslında insanlığın sağlığı için çalıştığını düşünmüyorum. O da küresel güçlerin güdümünde görevini yapıyor; bu benim düşüncem…

Maymun Çiçeği salgını için, küresel acil durum ilan ettiler meselâ.

Bu ne demek: “Hazır ol ey insanlık, iki yıl aradan sonra yeni bir pandemiyle tanıştırıyoruz seni…”

Avrupa’da bir iki vaka görülmüş; önümüzdeki haftalarda, aylarca hızla artacaktır kuşkusuz.

Bizim buralarda, tıpkı Covid olayındaki gibi, “vakaya rastlanmadı” açıklamaları yapılıyor. Yarın rastlanacak.

Sonra ne olacak?

Dünya yeniden kapanacak. Sokağa çıkma yasakları başlayacak. Hastaneler, sağlık kuruluşları dolup taşacak. Çok önceden üretilmişse bile, Covid zamanındaki gibi aşı tartışmaları yaşanacak, küresel ilaç devleri, “az kaldı, son rötuşlar, yakında piyasaya çıkıyor” muhabbeti yapacak.

Sonra hepimiz yeniden hastane koridorlarında, aşı kuyruklarında bekleyeceğiz uzun uzun.

Tek doz yetmeyecek, üçer – beşer kez aşılanacağız belki de.

Yine yoğun bakımlar, entübelik durumlar, maskeli yaşam…

 

***

YANİ dostlar, dünyanın tadı tuzu kalmadı. Beri yanda, her yerde savaş. Dünya kamuoyunun gözünün önünde katliamlar, soykırımlar yaşanıyor.

İsrail, ABD desteğiyle Filistin halkını yok ediyor. Hergün yüzlerce ölüm haberi geliyor oralardan.

Dünyanın her yeri karışık. Bundan sonrası daha karanlık.

Salgın hastalıklarla, savaşlarla, nükleer tehditlerle, yapay olduğunu düşündüğüm yıkıcı depremlerle, kıtlıkla, açlıkla, susuzlukla boğuşturacaklar bizi.

Ekran karşısına geçip distopik filmleri izlediğimiz gibi, onlar da bizi izliyor çekirdek çıtlatarak!

 

***

DİKKATİNİZİ çekiyordur; çevrenizde agresif, kavgacı, her an patlamaya hazır bombaya benzer pek çok insan görüyorsunuzdur. Belki siz de, biz de o durumdayız.

Anlamsız bir sertlik, atarlı giderli haller, pireyi deve yapmalar, sinir katsayısı yüksek, öfkeli, yaralamaktan, öldürmekten zerre çekinmeyen tipler…

Sokakta kadını, hastanede doktoru, okulda öğretmeni, işyerinde patronunu, trafikte sollayanı, üst katta gürültü yapan komşuyu her an marizlemeye hazır yığınlar!

Bu da bir dönüşüm.

Hemen ekonomik vaziyetle ilişkilendirilir, bireysel bir davranış olarak adlandırılır, üstü örtülür falan.

Komplo teorilerinin sonu yok; belki de dörder – beşer doz yediğimiz Covid aşılarıdır bunun sebebi; olamaz mı yani?

Belki bu da deneyin bir parçasıdır.

Küresel laboratuvarların kobayı değil mi insanlık?

Deney farelerini öldürüyorlar diye yaygara yapanların kendileri kobay olmuş; haberleri yok!

Covid’le hayvani içgüdüleri gıdıklamış olabilirler… Maymun Çiçeği aşısı, belki de maymunlar cehennemine dönüştürecek ortalığı!

 

***

İŞTEN güçten fırsat bulamıyoruz ki, bu anlattıklarımızı distopik bir senaryoya dönüştürüp sinema sektörüne pazarlayalım…

 

Haydi bu kadar yetsin.

 

Exit mobile version