Bugün yine açız evlatlarım!

10 bin lira maaşla yaşamaya mahkum edilen emeklinin, gariban döneri dediğimiz simitten bile vazgeçtiği bu ortamda, maaşı yüzde 10, yüzde 20 değil, yüzde 100 arttırsan ne olacak?

Bugün yine açız evlatlarım!

Dedikodu – MALUM KİŞİ

 

BU yılın bütçesinde trafik cezalarından 20 milyar 528 milyon liralık hedef belirlenmiş.

Bütçe hedefinin yüzde 70’i yılın ilk beş ayında yakalanmış.

Beş aylık dönemde sürücülere 14 milyar 596 milyon lira trafik cezası kesilmiş.

Geçen yıl ilk beş ayda 4.2 milyar liralık ceza kesilmiş.

2023’ün ilk beş ayına göre trafik cezası gelirleri 3.5 kat artmış.

Kesilen ceza sayısı ise 13.4 milyon!

Bu cezanın bir banknot olarak karşılığı var, bir de resmi kağıt olarak.

Trafik polislerinin sürücülere ceza keserken kaç ton kağıt tükettiğinin hesabını siz yapın artık!

Olay yerinde kesilen ceza tutanağı, adrese yapılan resmi tebligat, cezayı öderken aldığınız makbuz falan; hepsini üst üste koyunca kim bilir kaç ton kağıt harcanıyor.

 

***

MEDYADA yer alan haberlere bakılırsa, geçen yıl 60,5 milyar lira gelir elde edilmiş tüm para cezalarından.

Yani, yurdum hazinesine bu kadar para girmiş ceza kaynaklı.

Bu yılın Ocak – Mayıs döneminde ise, geçen yılın toplamına göre yüzde 79’luk bir artış olmuş.

Malum, güzel yurdumda her şeyin cezai bir karşılığı var.

Böyle bir ortamda sıfır ihlalle yaşamanın imkanı var mı sizce?

Dünyanın en dikkatli, en kuralcı, en yasalara uyan, en saygılı, en yurtsever kişisi de olsanız, bir yerden mutlaka açık veriyorsunuz.

“Yasa ve kurallara son derece bağlıyım, iyi yurttaşım” dediğiniz anda..

Trafik kontrolüne takılıyorsunuz.. Ehliyet, ruhsat derken.. Fenni muayenenin günü geçmiş meselâ..

Haydi bakalım ceza!

Arabayı fenni muayeneye sokmak da bedava değil; hem randevu alma zorluğu var bu işin, hem saatlerce sıra bekleme, hem de iki tıktık bi şıkşık faslında yapılan kontrol için dünyanın parasını ödeme!

Bir de geciktirdiğin için ödeyeceğin cezayı ekle..

Gitti maaş!

Devlet üretim kazancıyla değil, ceza gelirleriyle ayakta duruyor.

Yüksek oranlı, direkt ve dolaylı sayısız vergi…

Her yıl iki kat arttırılan cezalar…

Ulusal gelirin büyük bölümünü kendi hanesine yazan mutlu azınlık için sıkıntı yok.

Olan, gariban çoğunluğa oluyor. Tüm yük, garibanın sırtına yükleniyor.

 

***

EMEKLİYE ve asgari ücretle çalışana kim acıyacak?

Medyadan bir haber daha:

Emeklinin yeni öğünü kraker ve su!

Önceden simit – ayran veya simit – çay şeklindeydi bu öğün.

Simit 12.5 lira bizim burada.. Bir bardak çay en az 10 lira.

Sokak arasındaki çay ocağında içersen öyle.. Cadde üstündeki kafeye oturursan, otuz, kırk, elli.. Kim ne tutturursa!

Dört kişi bir çay ocağında yarım saat lak lak ediyorsunuz; ikişer bardak çay içseniz 80 ilâ 100 lira arasında hesap ödüyorsunuz.

Kraker – su işine gelirsek..

Bir paket çubuk kraker 3,5 – 4 lira.. Haydi 5 lira olsun.

Bir küçük pet şişe su da 4 veya 5 lira.. Büfeden alırsanız tabi.. Benzinliklerden falan aldınız mı, küçük suya 15 – 20 lira yazıyorlar.

10 bin lira maaşla yaşamaya mahkum edilen emeklinin, gariban döneri dediğimiz simitten bile vazgeçtiği bu ortamda, maaşı yüzde 10, yüzde 20 değil, yüzde 100 arttırsan ne olacak?

Bir kilo kara zeytine bile 250 – 300  lira fiyat etiketi konuyor artık. Peynire zaten erişilmiyor. Et, tavuk, balık falan yalan oldu.

Alıyorsun marketten iki paket çubuk makarna, suda haşlıyorsun.. Azıcık Ayçiçek yağıyla tencerede çevirip sossuz mossuz servis ediyorsun hane halkına.

Durum bu.

Yani, artık simit bile lüks olmuş durumda.

 

***

BEN DE en çıtırını, en gevreğini, en yanmışını severim simidin. Otuz iki dişten geriye yirmi tane kalmışsa da, gevrek simidi ağzımızda çevirip çiğneyebiliyoruz çok şükür.

..ki, bir tane yetmez bana, en az iki.

Kuru kuru yenmiyor ki bu meret; ya peynir dilimleyeceksin yanına, ya ayran içeceksin.

Haydi simit – peynir yapalım” dedik mi öğle arası.. Sen, ben, bizim oğlan, gazetedeki arkadaşlar falan.. Herhalde bizim öğle öğünü geçiştirmesi 300 lirayı aşıyor.

Lokantaya gitsek.. Kurufasulye, az pilav.. En az 150. Ailecek gidersen, restoran parası!

Bildiğin çorba.. Etlisi, paçalısı, ezogelini veya mercimeği.. Kiminde seksen lira bir tası, kiminde yüz!

“Niye bu kadar pahalı?”

“Maliyetler çok yüksek.. Personel giderleri, kira, vergiler, kullandığımız sebzeler falan.. Hele kırmızı etin yanına yaklaşılmıyor… Mecburen fiyatlar yükseliyor…”

Esnaf da haklı.

Ama vatandaş daha haklı!

Haklı olsan ne değişiyor?

 

***

BUGÜNÜN özeti: Açlık ve cezalarla sınanıyoruz milletçe.

Yoksulluk demiyorum; yoksulluk her halükarda katlanılabilir bir durum. Bugünün yoksulluk sınırı 59 bin küsur lira olarak belirlenmiş.

Açlık sınırı ne kadar?

19 bin küsur lira…

Demek ki; “bugün yine açız evlatlarım!..”

 

Malum Kişi

 

 

 

 

 

Exit mobile version