Bu yeni yasa belediye başkanlarını kahraman yapar!

Tabi, işin içinde kahraman olmak da var. İktidarın çıkardığı yasayı, ‘katliam yasası’ olarak nitelendiren muhalif bir başkanın, köpekleri yaka paça toplayıp barınağa tıkıştırmayı vicdanına sığdıramadığı ortamda, cezaevi koğuşuna sığdırılmanın yaratacağı kamuoyu tepkisiyle, ‘kahraman başkan’ diye anılmak da var.

tarık-sürmelioğlu

 

YASA çıkar çıkmaz kimi belediyeler harekete geçti bile.

DEM Partili Silvan Belediyesi’nin, henüz karga şeyini yemeden yaptığı sabah operasyonuna dair fotoğrafları gördünüz medyada.

Görevliler köpeği yaka paça götürüyor.. Biri arka ayaklarından, öteki kulaklarından kavramış.. Ön ayakları tutmaya bile gerek görmemiş.

İtlaf timi görüntüsü veriyorlar!

İlçe merkezinde hızla çoğalıyormuş köpekler.. Toplayıp barınağa götürüyorlarmış.

Barınakta önce kısırlaştırılacak, sonra onlarca köpekle aynı hücreye konulacak.. Bir kap mama, bir kap su… Baktın sahiplenen yok, yap iğneyi öldür.

 

***

EN çok da o yaka paça götürdükleri anın fotoğrafına takıldım.. Haberi okurken, o fotoğrafa uzun uzun baktım. Neredeyse ağlayacaktım.

Bu tür manzaralarla artık daha sık karşılaşacağız.

Bunca zaman sokağın güvenliğini düşünmeyen yerel yönetimlerin, yasayla birlikte ‘tehlike arzediyor’ bahanesine sığınarak, sokak köpeklerini toplu halde kamyonlara yükleme görüntülerini çok izleyeceğiz.

Çünkü bu iş artık tamamen belediyelerin sırtında dönecek.

Belediye başkanlarına, görevli personele hapis cezasını içeren tasarı Meclis’te kabul edildi. Köpek derdine hapse girmek mi, yasanın verdiği görevle toplayıp barınağa tıkmak mı?

İkincisini tercih edecekler kuşkusuz.

Tabi, işin içinde kahraman olmak da var. İktidarın çıkardığı yasayı, ‘katliam yasası’ olarak nitelendiren muhalif bir başkanın, köpekleri yaka paça toplayıp barınağa tıkıştırmayı vicdanına sığdıramadığı ortamda, cezaevi koğuşuna sığdırılmanın yaratacağı kamuoyu tepkisiyle, ‘kahraman başkan’ diye anılmak da var.

 

***

YASANIN yürürlüğe girmesiyle birlikte, belediyelere çok yoğun ihbar yağacağı kesin.

Sokakta kendi halinde yaşayan, kimseye bulaşmayan bir köpeğin, işgüzar bir vatandaşın ihbarıyla bir kafesin içine tıkılma olasılığı yüksek.

..ve muhtemelen o kafeste ölüp gidecek.

Büyük köpeklerin sahiplenilme olasılığı düşüktür. Sahiplenecek kişi, genellikle yavru köpek arar. Kendisi yetiştirmek ister doğal olarak. Büyük köpeğin eğitilmesi, yetiştirilmesi, sahibine bağlanması, yaşam alanına alışması falan hem uzun soluklu, hem zor iş.

Sokaktan veya barınaktan alınan köpeğin yeni yaşam alanına uyum sağlaması da zahmetli; sabır gerektiriyor.

O nedenle büyük köpekleri sahiplenmeyeceklerdir. Sokakta kendi halinde yaşarken, barınağa hapsedilen ve ölene kadar orada, tel kafeslerin içinde, onlarca köpekle bir arada yaşamaya mahkum edilmesi, bir anlamda ölüm fermanı demek.

Ortamı dilediğin kadar konforlu hale getir; sokaktaki özgürlüğünü elinden aldığın köpeği barınağın kralı yapsan ne fayda!

 

***

SAHİPLİ hayvanın sokağa terk edilmesinin cezai karşılığı yasayla 60 bin liraya çıkarılıyor. Barınaklar dışında bir yere bırakanlar para cezasıyla karşı karşıya kalacaklar.

Diyelim vatandaşın köpeği var; özellikle kırsal yerleşmeliklerde bu köpekler özgürce dolaşıyor. Yerini, yurdunu biliyor, zincire bağlı tutulmuyor.

Biri ihbar etti; sizin köpeğe başıboş, terk edilmiş hayvan muamelesi yapıldı. “Benim köpeğim, başı boş değil” diye derdinizi anlatın artık.

Koyun otlatmaya giden çobanın yanındaki köpeğin kaydı kuydu yoksa, başıboş muamelesi yapılabilir. Beslediğin, baktığın, yoldaşlık ettiğin köpeği alıp belediyelerin barınaklarına kapatabilirler.

Çok ekstrem bir durum diyebilirsiniz belki; ama bunlar yaşanacak emin olun.

Hayvan sevginizin cezai karşılığını görebilirsiniz!

Siz iyisi mi 31 Aralık 2025 tarihi gelmeden sahiplendiğiniz hayvanları kayıt altına aldırın.

 

***

ARTIK öyle tek çitleri çekip içine sekiz on tane kulübe kondurmakla barınak işini halletmiş olmayacak belediyeler. Çoğu barınak yasak savmak için yapıldığı için derme çatma.

Yasa, belli bir nüfusun üstündeki il ve ilçelerde yönetmelik standartlarıyla belirlenecek ölçeklerde barınakları zorunlu kılıyor.

Barınakta koruma altına alınacak kedi ve köpeklerin yaşam alanları, beslenmeleri, güvenlikleri, sağlıkları, tedavileri, aşıları, hepsi bir arada olmak zorunda.

Mevcut barınakların kapasitelerini arttırmaları da zorunlu olacak; zira hergün biraz daha artacak barınak nüfusu.

Belediyelere, bütçenin binde beşini barınak işlerine ayırmaları koşulu getiriliyor. 2028’e kadar, tüm barınaklar yasa ve yönetmeliklerle belirlenecek kriterleri yerine getirmek zorunda.

Dedik ya, bu işler tümüyle belediyelerin sırtında dönecek.

Mezarlıkların hınca hınç dolduğu bir ortamda, yeni mezarlık alanları oluşturmaktan aciz belediyelerin, istenen standartlarda barınak inşa edecek geniş alanlar bulması da zor iş. Bunun parasal karşılığı oldukça yüksek. Ayrıca, öngörülen standartlarda kurulacak barınaklarda daha fazla veteriner, daha fazla personel ihtiyacı doğacak.

Bütçenin binde beşi falan kesmez yani.

Yasa, “bakanlıkça uygun görülen miktarlarda mali destek sağlanacak” diyorsa da.. ‘Uygun görülen miktar’ ne olacak? Ya da uygun görülecek mi?

 

***

“HAYVANLARA ötenazi yapmak yasak” diyor yasa..

Ama.. Aması şöyle:

“Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturduğu durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir…”

Ne anlıyorsunuz bu ifadelerden?

“Ölümcül hastalığı var” dersin, basarsın iğneyi.

“İnsan sağlığını tehdit ediyor” dersin.. “Olumsuz davranışları kontrol edilemiyor” falan…

Kim, neyin hesabını soracak? Hastaydı, ustaydı, saldırgandı, türlü bahaneyle barınak nüfusunu azaltmak kolay artık.

Ama zaten bu işler böyle yürümüyor muydu?

 

Exit mobile version