BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş Balıkesir’den iktidara ve muhalefete seslendi

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, Balıkesir’de yaptığı konuşmada hem iktidarı hem ana muhalefeti eleştirdi: “AK Parti kadar CHP de bu düzenin sorumlusudur.”

btp-hüseyin-baş-balıkesir-kongre

 

 

Bağımsız Türkiye Partisi Balıkesir İl Başkanlığı’nın 9’ncu Olağan Genel Kurulu Genel Başkan Hüseyin Baş’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Salih Tozan Kültür Merkezi’nde tek liste ile yapılan seçimlerde il başkanlığına Arif Deniz oy birliğiyle seçildi.

 

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş kongrede yaptığı konuşmada iktidar ve ana muhalefet partisine yönelik eleştiriler yöneltti. Ülkede siyaset yapanların farklı maskeler içinde dolaştığını ileri süren BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş bu durumdan kurtulmak için mücadele ettiklerini dile getirdi.

 

Ülke siyaseti hakkında düşüncelerini de açıklayan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, ana muhalefet partisinin son 3 cumhurbaşkanlığı seçiminde millete aday dayattığını söyledi. Siyasetçilerin fikir üretmesi gerektiğinin de altını çizen Hüseyin Baş gerek iktidarın geğrekse ana muhalefetin bu çizgiden uzak olduğunu belirtti.

 

“BEN ATATARKÇÜYÜM DİYENLERİN ATATÜRK’Ü ANLAMADIĞINI GÖRÜYORUZ”

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, büyük insanları anmak yerine onları anlamaya çalışmak gerektiğini ifade ederek, “Her yıl 14 Nisan’ın içinde bulunduğu haftayı Haydar Baş’ı anma haftası olarak idrak ettik, geçirdik. Bu yıl da aynı şeyi yapacağız. Ama anmak dediğimiz zaman insanların aklına hep böyle bir Fatiha, 3 İhlas’la geçirmek ve aklından bazı anıları canlandırmak olarak algılanıyor. Ne yazık ki Atatürk’ü anmak da bu ülkede buna dönüşmüş vaziyettedir. Bizim anmaktan anlamamız gereken aslında andığımız insanı fikriyle, söylemiyle, düşüncesiyle anlamaktır. Yani biz önümüzdeki haftada onu hem anacağız hem de onu anladığımızı bütün Türkiye’ye, dünyaya anlatacağız ve daha da anlamaya çalışacağız.

Biz Atatürk’e de böyle yaklaşıyoruz ve Atatürk’e baktığınız zaman onu Türkiye’de ne yazık ki en Atatürkçüyüm diyen kesimlerdeki birçok insan dahil olmak üzere bir çoğunun anlayamadığını gözlemliyoruz. Anmaya geldiği zaman mangalda kül bırakılmaz, anlamaya geldiği zaman kimsenin Atatürk’ü anlamadığını görüyoruz. Bugün Balıkesir’deyiz. Kuvayi Milliye şehri diye Balıkesir anılır. Hakikatten mücadelenin çok güçlü ayaklarından birisidir Balıkesir. Atatürk Balıkesir’i ziyaretlerinden birisinde Zağnos Paşa Camisinde bir öğle vakti namaza katılıyor, namazla birlikte bir hutbe de veriyor. Yani Atatürk’e baktığınız zaman Atatürk bu milleti yüzyıllardan beri süregelen inancıyla, geleneğiyle, kültürüyle, düşüncesiyle, bakış açısıyla bire bir örtüşen bir insan.

Ama onu kaybetmemizin üzerinden 100 yıla yakın bir zaman gelmiş ve sanki asırlar, bin yıllar önce kaybettiğimiz, hakkında hiçbir belgenin ve bilginin olmadığı bir kişiymişçesine bambaşka Atatürk’ler üretildiğini gördük. Atatürk’ün Milli Mücadelesi hepimizin çok yakından bildiği ve hayranlıkla her seferinde okuyup tekrar üzerinden geçtiği büyük bir mücadeledir. Şimdi şunu bir sorgulayalım; Atatürk bu mücadeleyi kimlere karşı verdi? Atatürk o milli mücadeleyi bu toprakları işgal eden İngilizlere, Fransızlara, İtalyanlara karşı verdi. Atatürk dünyadaki bütün emperyalizme karşı bir mücadele verdi ve yine Atatürk o mücadeleyi kime karşı verdi? Saraya karşı verdi.

Yani şimdi bugün oraya dönüp baktığımızda Atatürk sarayla mücadele etti deyip, sarayla mücadele edebilirsiniz ama yanına sanki emperyalizmle kol kola girmiş İngilizle, Fransızla iş tutmuş bir adammış gibi o tarafını, o mücadelesini görmezden gelip bugün o İngilizle, Fransızla o ecnebiyle, o emperyalistlerle iş tutmaya kalkarsanız sizin Atatürkçülüğünüz ne olur? Sahtekarlık olur” diye konuştu

 

“ÜLKE İKİ PARTİNİN KISKACI ALTINA ALINDI”

Tek partili siyaset ile iki partili siyaseti birbiriyle kıyaslayan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Atatürk ömrümü bu devlet ve bu millete adamıştır. Şimdi eleştirilir; denir ki tek partili dönem diye bir şey var. Dönüp bu güne bakalım; bugün de Türkiye’de oluşturulmaya çalışılan tek partili siyaset değil, iki partili siyaset. Çok açık bir şey söyleyeyim; tek partili siyaset ne kadar demokratikse iki partili siyasette o kadar demokratiktir. Tek partili siyaset ne kadar antidemokratikse iki partili siyasette o kadar antidemokratiktir. Hatta tek partili siyaset bana sorarsanız daha makul bir siyasettir. En azından kandırılmazsınız. En azından önünüze seçeneğiniz varmış gibi sizi oyalamaya çalışan bir güruhla karşı karşıya kalmazsınız. Bilirsiniz, benim tekbir seçeneğim var ve orada yaşayacağım dersiniz.

Ama iki partili siyaset dediğiniz zaman sanki çok büyük demokrasi vaat ediliyormuş, çok müthiş çözümler ortaya konuluyormuş gibi hepimiz aslında ayakta yürüyen uyurgezerlere döndürülmeye çalışılıyoruz. Hatta tek partili siyasette tek bir parti olduğu için toplumun bütün kesimleri o partinin içine girip, fikirlerini o partinin içerisinde mücadeleyle yönetime taşır. Yani bugünden daha da demokratik bir ortamdır. Burada şunu söylemek istiyorum; enteresan bir biçimde hepimize, her birimizi iki partinin kıskacına her seçim dönemi yaklaştığında bu siyaset düzlemi hapsediyor. Başka bir seçeneğimiz, başka bir çözümümüz yokmuşçasına bu ikisinden birini seçeceksiniz diyorlar” ifadelerini kulandı.

 

“BUGÜNKÜ DURUMDAN AK PARTİ NE KADAR SORUMLUYSA CHP DE BİR O KADAR SORUMLUDUR”

Bugün Türkiye’nin geldiği durumdan AK Parti’nin sorumlu olduğu kadar CHP’nin de sorumluluğu üzerine düşüncelerini aktaran BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Hepimizi tek bir partinin elemanıymış gibi görmek isteyenler esasında bu 23 yıldır karanlık dönemimizin, parasız dönemimizin, adaletsiz dönemimizin iktidar kadar sorumlusu olan siyasi yapılanmadır. Yani daha somut konuşalım; bugün Türkiye’nin geldiği durumda AK Parti sorumlu mudur? Evet, sorumludur, en başta sorumludur.

Peki, Cumhuriyet Halk Partisi sorumsuz mudur? Daha da sorumludur. 23 yıldan beri dönün arkaya bakın Cumhurbaşkanlığı Sistemi geldi. Önce cumhurbaşkanının seçimini millet yapacak dendi. İlk seçimde kimler adaydı? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Ekmelettin İhsanoğlu’ydu. Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına aynı Cumhuriyet Halk Partisi Ekmelettin İhsanoğlu’nu çıkardı. Bugün onu 10 yaşındaki çocuğa sorsanız kim kazanır diye cevabı Recep Tayyip Erdoğan olurdu.

Yani ne yapıldı? Seçim altın tepside sunuldu. Aradan zaman geçti bir cumhurbaşkanlığı seçimi daha oldu. Yine iki kazanacak iki tane aday çıkarıldı ve Sayın Muharrem İnce ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan yarıştı. Seçim gecesi neredeydin diye Muharrem İnce’ye soruldu. Muharrem İnce yaklaşık 5 yıldır kendisinin bir suçu olmadığını anlattı. Beni ikna etti mi ben ikna oldum, kendi sorumluluğu yok. Neden yokmuş? Dedi ki “ben çıkıp konuşsam partime savaş açmam gerekirdi. O gece bana sonuç veremeyen kendi partimdi” dedi.

Sonuç olarak şuraya geldik. 2018 yılı cumhurbaşkanlığı seçiminde birisi bu milleti yalnız bıraktı. Bu da sonuç olarak ya Sayın Muharrem İnce’ydi ya da Cumhuriyet Halk Partisi’ydi. 2014’de bunu yaşadık, 2018’de bunu yaşadık. Yıl döndü dolaştı 2023’de cumhurbaşkanlığı seçiminde aday yine Sayın Recep Tayyip Erdoğan, karşısında Türkiye’de kim kazanamaz diye sorsan cevabı neydi? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Kötü birisi, beceriksiz birisi diye söylemiyorum, saygı da duyuyorum. Fakat çok iyi biri olabilirsiniz ama seçim kazanamayabilirsiniz ve toplum bunu önden görebilir. Kim kazanamazdı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Kim aday oldu? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Şimdi böyle bir süreçte bir seçim gelir bir seçim gider diye bakıyorsunuz ama ilk seçimle bugün arasında 11 yıldan fazla zaman geçti. Ülke 11 yılı kaybetti. 11 yıl boyunca belki de 30 yıl geriye gitti” değerlendirmesinde bulundu.

 

“BUGÜNLERDE PARLAMENTER SİSTEMİ AĞZINA ALAN YOK”

2023 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde konuşulan parlamenter sistemin bugün kimsenin dilinde olmadığını kaydeden BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimi hakkında açıklamalarda bulundu. Baş, “Şimdi aynı Cumhuriyet Halk Partisi bize diyor ki; biz size aday göstereceğiz ve toplum onu destekleyecek. Yani davranış biçimi budur. Niye Cumhuriyet Halk Partisi’ni konuşuyorum çünkü ana muhalefet partisi onun için konuşuyorum. Yoksa niye konuşalım. Hani kimse de sana ne Cumhuriyet Halk Partisi’nden demesin. Ne demek bana ne? Cumhuriyet Halk Partisi ana muhalefet partisi ve bunu konuşmak zorundayız. Türkiye’de bunu artık anlamak zorundayız.

Demokrasilerde, siyasette iktidar da konuşulacak, ana muhalefet de konuşulacak, muhalefette konuşulacak. Şimdi deniliyor ki böyle bir seçim atmosferi oluşturacağız. Yani bunu söylemiyorlar ama biz anlıyoruz. Bunu anlamak için arif olmaya da gerek yok. Bunu herkes anlıyor. Seçime gidilecek ve cumhurbaşkanı adayı kim olacak birisi olacak ve bu seçimden aynı Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’yi AK Parti iktidarından kurtaracak. Bu bana hiç inandırıcı gelmiyor. Bizim önceki seçimde bütün muhalefeti ortak bir şemsiye altına toplayan bir idealimiz vardı. Neydi o ideal? Bütün bir millet, bütün bir toplum propagandası yapıldığı gibi, zannedildiği gibi Tayyip Erdoğan karşısında birleşmedi. Bütün toplam parlamenter sisteme geri denebilmek için birleşti. Yani demokrasimizi geri almak için, yasamanın, yürütmenin ve yargının ayrı ellerde, ayrı güçlerde olması için birleşti.

Şimdi o seçimdeki en büyük propaganda malzemesi olan parlamenter sistemi bugün hiç kimse konuşmuyor. Yani o seçim kaybedildi ve demiştim ki ana muhalefet yıllar yılı yenilmesinin sonucunu kendinde hata arayarak düzeltmeye çalışmadı da zannetti ki biz Erdoğan gibi davranırsak seçim kazanırız. Ve hareket tarzını Erdoğan gibi davranmaya endeksledi. Ne yapıyorsa iktidarın yaptığının bir benzerini yapmaya başladı. Böyle seçim kazanacağını zannediyordu diye o zaman anlatıyordum. Bugün o zihniyet devam ediyor olacak ki yine kurtuluşu oranın tek adamıyla değil de buranın tek adamıyla olacağını zannediyorlar. Halbuki bizim toplum olarak istediğimiz, bizim önümüzde ciddi bir yönetim krizi vardır. Türkiye’nin önünde büyük bir yönetim krizi vardır” diye konuştu.

 

“35 YAŞINDAYIM, BAŞKA SİYASİ OLUŞUM GÖRMEDİM”

AK Parti’nin iktidara geldiğinde kendisinin 12 yaşında olduğunu belirten BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, o günden bu zamana kadar başka bir siyasi oluşum görmediğini dile getirdi. Ülkenin yüzde 50’sinin de başka bir siyasi oluşumla karşılaşmadığını belirten Hüseyin Baş, “Ülkemizin artık kaybedecek vakti yoktur. Böyle bir vaktimiz kalmadı. Bakın bir nesil aynı muhabbetlerle şu an toprağın altındadır. Bizim nesil görünün o ki böyle giderse aynı muhabbetlerle biz de toprağın altına gireceğiz. Hayatımız böyle geçmiş olacak. Defalarca söyledim; ben 35 yaşıma geldim bu iktidar, iktidar olduğunda ben 12 yaşındaydım. Bu kardeşiniz bu iktidar dışında hiçbir şey görmedi. Sadece ben mi? Ben ülkenin yüzde 30’u, 40’ı, 50’si, benim yaş grubum, benim emsalim bizden sonraki nesil bu ülkenin yüzde 50’si ve biz başka hiçbir şey görmedik. Biz bundan şikayetçiyiz ama düzeni değiştiremiyoruz.

Neden? Çünkü bu ülkede gençliğe kulak veren bir tek siyasi irade yok. Bu ülkenin gençliğini sokakları doldur boşalt eleman olarak gören bir siyaset var. Meydanlar doldurulacak bu gençler gelsin diyen bir siyaset var. Gençler sokağa çıktı, meydanları doldurdu, ellerindeki afiş ve pankartlara bir baktık milyonlarca dolarlar harcanıp, billboardlara donattıkları, danışmanlık ücretlere ödedikleri, insanlara propaganda malzemesi olarak kullandıkları sloganların fersah fersah ötesindeki sloganları o genç bir kartona yazmış kameraya tutup gösteriyor. Siz gençlerin sokağı doldurt boşat gücüne bakmayın. Gençlerin zihin, fikir gücüne bakın, taleplerini karşılayın” ifadelerini kullandı.

 

“ELİ İŞTE GÖZÜ OYNAŞTA OLAN MUHALEFET İSTEMİYORUZ”

Ülkede eli işte gözü oynaşta olan muhalefetten sıkıldıklarının da altını çizen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şunlara dikkat çekti:

“Biz artık eli işte, gözü oynaşta muhalefetten sıkıldık. Hikayeden muhalefetten sıkıldık. Bu hikaye güçlü muhalefet, bağırarak muhalefet yapan kişi değildir. Güçlü muhalefet güçlü bir fikri ortaya koyan muhalefettir. Bu iktidarla bağırarak, çağırarak mücadele edemeyeceğinizi biliyorsunuz, hepimiz biliyoruz. Kendimizi kandırmamıza gerek yok. Böyle bir şeye ihtiyaç yok. Biz bağırdık, çağırdık diye, biz sokaklara 100 bin kişi çıktık diye bu iktidar aman ben artık iktidarı bırakayım demeyecek.

Zaten buna rağmen orada durmaya çalışıyor. Bir fikir üretilmesi lazımdır. Bu ülkenin ekonomisiyle, kalkınabileceği bir fikir üretilmesi lazımdır. Bu ülkenin tarihiyle barışık bir fikir üretilmesi lazımdır. Sloganik bir Atatürk’ü artık hani bu ara gündemde ya boykot, her birimizin boykot etmesi lazım. Sloganlara hapsedilmiş Atatürk’ü biz istemiyoruz. O’nun fikrini, mücadelesini istiyoruz. O emperyalizmle mücadele ederken bugün emperyalizmden medet uman muhalefet istemiyoruz.  Atatürk’ün partisiyiz, Atatürk’ün devamıyız, Atatürk’ün mücadelesini yapıyoruz diyorlar eeee İngilizler bize destek olsun. Yahu anlayın artık Avrupa Birliği’ne gireceğiz diye neyimiz var neyimiz yok elimizden alındı. Şu genç kardeşiniz bunu görüyor siz niye görmüyorsunuz?

Bu ülkenin seçilmiş belediye başkanı hapse atıldı. Bu ülkede siyasi parti genel başkanı Sayın Ümit Özdağ hapse atıldı. Sayın İmamoğlu ve bir sürü belediye başkanı hapse atıldı. Bu ülkede siyasi parti genel başkanı bendeniz yarın da dahil olmak üzere her hafta imza atıyorum. İki tane imza atılacak, iddianamem gelecek, yargılanacağım diye beklerken yarın 14’ncü imzamı atacağım. Böyle bir ortam Amerika’nın, Avrupa’nın umurunda mı?”

 

“BTP OLARAK OYUNU BOZMAYA YEMİN ETTİK”

Bağımsız Türkiye Partisi’nin ülkede oynanan oyunları bozacağını söyleyen Genel Başkan Hüseyin Baş, “Bu cambaza bak oyununu kimse fark etmez zannediyorlar. Ama biz Bağımsız Türkiye Partililer bu oyunu bozmaya yemin ettik ve bu oyunu bozacağız. Gün gelecek bütün bu millet, bütün bu oyunu fark edecek ve bir tekme atarak hepsine sırtını dönecek. Hülasa bu ülkenin neye ihtiyacı vardır? Bu ülkenin çok dillere pelesenk bir söz ama gerçek bir üçüncü yola ihtiyacı vardır ve biz ya bu o yolu bulacağız ya da o yolu inşa edeceğiz. Başka bir şansımız kalmadı. Bu ülkenin geleceğini düşünen, kendi menfaatini düşünmeyen bir yapının bu ülkede iktidar olması şarttır. Ne yazık ki üzülerek söylüyorum bu yalnızlık bizi üzüyor. Türkiye’de bunu düşünen tik bir siyasi oluşum var o da Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Size düşen de eğer bu yalınkılıç mücadelesi sürdürüyorsanız bu mücadeleyi gerekli şartlarda ve gerektiği gibi yapmak zorundasınız. Bu mücadele öyle sürecek ki, öyle yapılacak ki bütün bir millete anlatılacak ve bu iş öyle benim boş vaktimde yapabileceğim, kafama estiğim zaman onunla birlikte bir şeyler yürütebileceğim bir iş değil. Bu ülkenin, şehrinin, mahallenin, senin ailenin, kişinin kendi geleceği, senin her şeyindir. Bugün elinizden adalet, demokrasi mekanizmasını alırlar yarın elinizden her şeylerinizi aldığında hiçbir şey kalmadığında mücadele dahi yapamayacak noktaya geliriz. O yüzden bu mücadeleyi bugünden itibaren güçlü bir biçimde sürdürmemiz gerekiyor” diye konuştu.

 

Exit mobile version