DEDİKODU / MALUM KİŞİ
HERKES biliyor, bizim buralarda yeme içme çok pahalı!
Batı Anadolu’nun serhat şehriyiz neticede; Yunan adaları kapı komşumuz. Ege’nin en doüğal ve en bakir turizm bölgesiyiz aynı zamanda.
Eh bir de Ayvalık gibi bir marka değerimiz var.
Hoş, Doğuş Pirina’nın saçtığı koku, ilçenin kırsalındaki vahşi madencilik faaliyetleri, denize akan lağım, su sorunu falan.. Üstüne bir de tarihi dokuyu boğan imar kirliliğini de ekleyince!
Olsun varsın, Ayvalık her halükârda marka yani.
Fiyat politikalarında da marka!
***
“TEK bir işletme için verilen tarifedir” diye açıklansa da, Ayvalık Ticaret Odası’nın restaurant fiyat tarifesi de, ilçenin marka değerine fena halde katkı sağlamış hani.
Listeyi sosyal medyada görenlerin dudağı uçukladı mı bilemem.. Pazardan aldığın bir demet pazıyı zeytinyağında kavur, limon ve sarımsakla sosla, istersen domates sosuyla tavada çevirip üstüne sarımsaklı yoğurt boca edip servis et.
Kaça çıkar maliyeti?
Olsun olsun, elli lira olsun.
Adam 300 TL fiyat çakmış!
Bir porsiyon bonfilenin karşılığı bin lira… Et pahalı canım; o kadarını anlarız. Pişirmekle bitmiyor ki.. Pişireni var, servis edeni var, masayı toplayanı var, elektrik, su, doğalgaz, çalışanların sigorta ve maaşları, dükkan kirası, falanı filanı.. Hepsini katıp öyle değerlendireceksin mevzuyu.
Ama yine de çok pahalı be birader.
***
SOĞUK mezeye 200 yazmış.. Denizden çıkan otlardan yapıldıysa soğuk meze, 600 lira.
Kalamar 700.. Ahtapot salata 750… Karides güveç 800… Ahtapot ızgara 850!..
Köfteye 600, deniz spesiyallerine 900, meyve tabağı 300, tatlıya kaymak korsan 300, komazsan 200…
Nisan tarifesi bu.
Bir de yaz tarifesini görmek lazım!
Herhalde ikiye katlayacaklar rakamları.
***
BUNUN alkollüsü, alkolsüzü de var. Yani tarifede içeceklerin fiyatları belirtilmemiş. Ne kadar yazarsan yaz; Ayvalık’ta yiyip içiyorsan, ödeyeceğin parayı düşünmeyeceksin…
Bizim eski Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz ne diyordu:
“Bizim buralara zengin turist gelsin…”
Garibanın işi ne Ayvalık’ta, öyle değil mi?
***
RAKIYI hesaba katarsan.. Hani dört kişi oturdunuz bir restauranta; litrelik rakı söylediniz.. Bin küsur lira markette.. İşletmenin en az iki katı fiyat koyacağını hesap ederseniz…
Üçe katlayan da var!
Deniz kenarında oturup demleneceksen, kuzu şiş, külbastı, pirzola falan yenmez ki; balık çeker insanın canı.
Tanesine 400 mü istiyorlar çipuranın, 500 mü oldu, nicedir yemedik. Restaurantta verdiysen siparişi; herhalde iki kat fiyat çekecekler.
Yani azizim, marka değeri yüksek Ayvalıkımızda, dört kişilik bir akşam sofrasının maliyeti sekiz – on bin lirayı bulacak.
***
BİZİM DE Ayvalık’ta kiralık bir evimiz var; senede bir kez ya gideriz ya gitmeyiz. Ev dediysek, hür ve müstakil değil; apartıman dairesi. İki oda, yarım salon.. Mutfakla salon bir arada. Küçük bir balkon, iki iskemle, minnak bir masa koyunca adım atacak yer kalmıyor.
Senede bir gece kalıyorsak, Ayvalık’ın fahiş yeme içme politikasına dayanma gücümüz olmadığından, bir kilo sardalye, marul salatası, iki dilim peynir, varsa bir dilim kavunla falan idare ediyoruz, ne yapalım.
Tabi alışverişi var bunun, evde temizleyip pişirmesi, hazırlaması, sonrasında toplayıp yıkaması.. Evsel maliyete bunları katmıyoruz artık. O kadar da ince hesap yapmayalım; senede bir gün yani!
***
BAŞKA memleketlerde yediğini, içtiğini ödersin. Bizim buralarda ‘kelle başı’ hesap yapılır. İster ye, ister yeme. Balıkesir’de ‘kelle başı’ hesabından vazgeçmek lazım ama restorancıları nasıl ikna edeceksin?
***
GEÇEN gün KRT’de bizim yeni Başkan Ahmet Akın’ın, İBB’nin Kent Lokantaları projesine benzer, ‘Kent Mutfakları’ projesiyle ilgili söylediklerini dinledim. Esnafla işbirliği içinde, lokantacı esnafını sübvanse ederek, özellikle kenar muhitlerde vatandaşın, kalitesinden şüphe duyulmayacak şekilde hazırlanan yemekleri çok ucuz fiyata yiyebilmesini sağlamak maksat.
Güzel proje.
“Paran varsa ye, yoksa kuru ekmek soğana talim et”, “ya da bize oy verirsen yardım paketi kapında, vermezsen aç kal” anlayışından, “herkesin karnı doysun, kimse aç kalmasın” anlayışına terfi ediyoruz herhalde.
Ama bir de bizim gibi yüksek tarifeli restaurant fiyatlarına katlanacak gelire sahip olmayanları da düşünerekten.. Kent Meyhaneleri gibi bir proje mi geliştirsek?
Yok be yaa; “Askıda Rakı” muhabbeti değil yaptığım.. Ramazan mübarek gün; bugün arife hem…
Şehrin kimseleri üzmeyecek, sakin, güvenli, huzurlu noktalarında, milletin akşamları sosyalleşip iki kadeh bir şeyler içebileceği, eşiyle dostuyla huzurlu ve eğlenceli saatler geçirip dünyanın hesabını ödemeden, bütçesini zorlamadan, “acaba ne kadar tutacak” diye düşünmeden birkaç saat geçirebileceği mekanlar yani…
***
YOK YOK, “CHP geldi, özgürlük geldi” faslında söylemiyorum. Ahmet Akın’a ve ilçe belediye başkanlarına “alkol ruhsatı verecek misiniz” diye sormak da değil niyetim.
Fikir benimkisi…
Gençler, mahalle aralarındaki boş arsalarda, şehrin giriş çıkışlarındaki kuytuluk alanlarda, polis veya jandarmanın devriye atarken kıstırıp, “alkol var mı gençler” sorusuna muhatap olmadan.. Gitsin Kent Meyhanesi’ne meselâ, birasını içsin, çerezini yesin, patates kızartması söylesin, acılı ve maydanoz ezmeye ekmek banıp atıştırsın, kimseyi rahatsız etmeden yesin içsin bu memleketin çocukları.
Hani, “10 numara karta meyhane mesarifi de dahil edilebilir mi” diye sorasım var ama sormayayım!
***
“BİR tane bile alkol ruhsatı vermedik” diye övünen belediyeciliğin hayrını gördük mü; görmedik!
Ama şu Kent Meyhaneleri veya benzer bir projeyi yaşama geçirirse Belediye.. Arkasından hayır dua edecek çoook vatandaş var.
***
RAMAZANIN son gününe böyle bir muhabbet kıstırmak istemezdik.. Verdiğimiz geçici rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
Bu arada bayramınız kutlu olsun. Huzurla, sağlıkla, esenlikle nice bayramlara erişmeniz dileğiyle.
Selam ederim.
Malum Kişi
