ENGİN ARICAN
Dünya, COVID-19 virüsü ve salgını ile 2019 yılı Aralık ayında Hubey eyaletine bağlı Wuhan kentinde kaynağı bilinmeyen gizemli bir solunum yolu rahatsızlığının ortaya çıkmasıyla tanıştı.
Oysa ki, Türk insanı ne Çin’in Hubey eyaletini ne de eyalete bağlı Wuhan kentinin adını, yerini bilirdi. COVID 19,sağ olsun, her ikisini de, Wuhan’daki hayvan pazarını da, bu pazarda satılan yılandan yarasaya, köpekten kertenkeleye ne varsa, öğrendik!
7 Ocak’ta Dünya Sağlık Örgütü, hastalığın SARS olmadığını fakat yeni tip bir koronavirüsten kaynaklandığını açıkladı. Yarasalardaki bir betakoronavirüsün insana geçerken mutasyona uğramış hali olan yeni tip koronavirüse “2019-nCov” adı verildi.
Wuhan’da COVID 19’dan ilk can kaybı 11 Ocak’ta yaşanırken, Çin, virüsün salgına dönüştüğünü açıkladı.. Ardından,13 Ocak’ta Taylan’da,16 Ocak’ta Japonya’da,20 Ocak’ta Güney Kore’de,21 Ocak’ta ABD’de ilk vakalar görülürken ülkeler arası giriş-çıkışlar, kentlere giriş-çıkışlar yasaklanmaya ya da sınırlandırılmayı başlandı.
Avrupa’da ilk vaka 25 Ocak’ta Fransa’da,29 Ocak’ta Finlandiya ve BAE’de görülürken, Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ) 30 Ocak’ta “uluslararası kamu sağlığı acil durumu” ilan ederken, Türkiye, Çin’in Wuhan kentinden yurttaşlarını uçakla tahliye etti.(Şaka değil Türkiye, dünyanın dört bir yanından,60’ın üzerindeki ülkeden yaklaşık 30 bin insanını ülkesine taşıdı..)
31 Ocak’ta İngiltere, Rusya, İsveç ve İspanya’da ilk koronavirüs vakalarının görüldüğü duyuruldu. 31 Ocak Cuma günü başlayan ve 1 Şubat Cumartesi sona eren operasyonla 32 Türk, 6 Azerbaycan, 3 Gürcistan ve bir Arnavutluk vatandaşı olmak üzere, 42 yolcu Türkiye’ye getirilirken,COVID-19’dan sadece Çin de ölü sayısı 300’ü geçiyordu..
Türkiye Bilim Kurulu’nun önerisiyle 5 Şubat’tan itibaren Çin’den gelen tüm uçuşlar durdurulurken, kapı komşumuz İran’da 19 Şubat’ta COVID-19 vakaları ve ölümler yaşanmaya başladı. Aynı günlerde dünyada ölü sayısı 2 bini aşıyordu..
Türkiye’deki ilk tespit edilen COVID-19 vakası Sağlık Bakanlığı tarafından 10 Mart 2020’de açıklandı. Ülkedeki virüse bağlı ilk ölüm ise 15 Mart 2020’de gerçekleşti.
Lafı fazla uzatmayalım..
Ulusal özgüven denilen bu mu!?
10 Mayıs 2020 itibarıyla Türkiye’de koronavirüs ile enfekte olmuş toplam 3.786 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Toplam vaka sayısı ise 138.657 kişi. Mevcut vakalardan 1.154 kişi yoğun bakımda tedavi görmekte ve içlerinden 598 kişi solunum desteği alırken,92.691 hasta ise iyileşerek, taburcu edildi. Ülkemizde bugüne kadar toplam 1.370.598 kişiye ise test yapıldı.14 günde kendi mühendisimiz, işçimizle solunum cihazı üretme başarısı gösterdi..!
19 Nisan itibarıyla Türkiye vaka sayısında, Fransa’nın ardından en çok vaka görülen 7. ülke olurken, gerçekleşen ölüm sayılarında ise 185 ülke arasında 13. sıraya yükseldi. 10 Nisan’da paylaşılan verilere göre, 28 bin vaka ile İstanbul en çok vakanın olduğu şehir olurken onu sırasıyla İzmir, Ankara, Kocaeli ve Konya takip etti.
Evet, COVID-19 salgınına karşı artık normal yaşama yönelik kararlar alarak, adımlar attığımız bir ortamda dünyada manzara ne ve biz, ülke olarak neyi başardık? Hem de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak 100 yıllık, gelişmekte olan, bin bir türlü sorun ve sıkıntıyla uğraşan, emperyal kuşatma ve çok yönlü saldırılara uğrayan, bir ülke olarak, biz neyi başardık?
‘Küresel Efendi’ ABD ve AB çöktü..!
Küresel imparator, gelişmişliği ile örnek gösterilen yıllanmış ‘ağabeyimiz’, ‘süper güç ’ABD’de onaylanmış vaka sayısı yaklaşık 1.5 milyon kişi.. 208 bin kişi iyileşmiş,80.562 kişi yaşamını yitirmiş..!
Güneşi Batmayan Birleşik Krallık İngiltere’de onaylanmış vaka sayısı 219 bin,31,855 yurttaşı yaşamını yitirmiş..!
AB üyesi İspanya’da ölen insan sayısı 26,621;İtalya’da 30,560..!
Bu ülkelerde sağlık alanında hastanelerde yaşanan sorun ve sıkıntıları, çaresizlikleri, rezillikleri hepimiz TV’lerde gördük, izledik.. Bir çoğu ‘yaşlı nüfus’ undan vaz geçerek, bakımevlerindeki insanları ölüme terk ederken, koca koca devletler birbirlerinin maske ve tıbbı cihazlarını ‘çaldı’ ..! Tabiri caiz ise, yıllardır gözümüzün önünde allandırılıp-pullandırılan ‘Batı’ ve Batılı ülkeler çökmesini bırakın, en başta vicdani ve ahlaki olarak sınıfta kaldı..!
Bu ülkenin ve milletin, başarı öyküsüdür..!
Türkiye’nin COVID -19 pandemisine karşı başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere sağlık personeli ve tüm devlet, iktidar bileşenleri ile başarılı bir performans sergilediğini ve başarılı olduğunu en başta Dünya Sağlık Örgütü onaylıyor… Kuşkusuz elde edilmiş bu başarı da sorgulanmaktan imtina edilen, üstü kapatılıp, karartılmaya çalışılan çok şey var..
Tablo ortada, rakamlar ortada.. Yaşanan içler acısı rezilliklerden söz etmiyoruz bile. .’Gelişmiş’, ’Batılı’, ’modern’ ülkelerde yaşanmış rezilliklerin onda biri ülkemizde yaşanmış olsa idi vay Erdoğan ile iktidarın haline..!
Sonuç olarak; COVID-19 ile verilmiş mücadelenin başarısını devlet ve iktidarla ya da Başkan Erdoğan ile paylaşmak istemeyebilirsiniz. ’Başarıyı’, hekimlerinize, hemşirelerinize, hastanelerinizin ihtiyacınızın ötesinde sahip olduğu imkanlara, yoğun bakım hasta yatağının fazlalığına, falan filana da bağlayabilirsiniz.. Olmadı pandemiye karşı alınmış sokağa çıkma yasağı, karantinalar, okullarda eğitime ara verilmesine de bağlaya bilirsiniz..
Farkında mısınız!?
Ortada bir başarı var ve ‘başarıyı’ nereye koyacağımızı, nasıl yorumlayacağımızı bilemiyoruz. Bir anlamda, ’başarı’ içimizden bir çok kişiyi rahatsız ediyor. Gayri ihtiyari bir ‘başarı öyküsü’ değil, ‘başarısızlık öyküsü’ yazmak, ülke ve millet olarak yaşadığımız gerçeklere sanki sırtımızı dönmek istiyoruz..
Esen kalın..