BİRİLERİNİN BİR YERLERE ÇÖKMESİNE KİM DUR DİYECEK?

 

Ülkenin en kudretli! İsmi Mehmet Ağar çıktı dedi ki ‘biz olmasak buraya (Bodrum Marinayı kastederek) mafya çökecekti’ dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu mesaj verdi Mehmet Ağar Marinadaki görevini bırakmalı diye, bir süre sonra Ağar görevi bıraktığını açıkladı.

Mafyadan kastın ne olduğu uzun süre tartışıldı. Farklı cephelerden açıklamalar birbirini izledi, anlaşıldı ki fırsatını bulan bir yerler çökmüş, çöküyor; çöken, çökene…

Ticari varlıklara çökme tartışmaları ile ilgili açıklamalar art arda gelirken devletin kurumsal yapısı, kurumların çöktüğü tartışma ve algısı güçlendi. Artık işlerin hak temelinde değil de güç odaklı şekillendiği ve özellikle iktidar gücü yanınızda ise açılamayacak kapı olmadığı gibi; yargı başta olmak üzere iş bitiremeyeceğiniz kurum yok algısı toplumda yerleşik anlayış halini aldı.

 

TÜGVA DA ÇÖKMÜŞ!

Adı geçen vakıf, cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu TÜGVA vakfı başka nerelere çöktü şimdilik bilinmiyor ama en son mahkeme kararıyla Büyükada İskelesi üzerinde bulunan deniz manzaralı, lebiderya işletmeye 2 bin TL gibi sembolik bir bedelle çökülmüş. Buna çökmeden başka bir ifade kullanılamaz çünkü İstanbul’da bu bedelle gecekondu bile kiralayamazsınız.

 

Peki günlerdir süren tartışma nedir?

Daha önce BELTUR’un işlettiği, Büyükada Şehir Hatları Vapur İskelesi üzerinde bulunan ve işletmesi AKP döneminde TÜGVA’ya verilen kafeterya, mahkeme kararıyla İBB’ye geçtiği halde, TÜGVA tahliye işlemini gerçekleştirmiyor. Tahliye işlemini gerçekleştirmek için iskeleye giden İBB’ye bağlı zabıtalar, üst katta bekleyen polislerin engeliyle karşılaşıyor. Polislerin önünde TÜGVA çalışanları oldukları belirtilen kişiler ile zabıtalar arasında yaşanan arbedeye polisler gibi tüm Türkiye tanık oluyor.

 

Hani hukuk devleti nerede?

Hukukun egemen olduğu bir ülkede bu garabet yaşanır mı? Normal şartlarda mahkemenin verdiği kararın uygulanmasına öncülük etmesi gereken polis teşkilatı tahliye kararından yana değil, tahliye etmek istemeyen işgalciden yana olarak, onu savunuyor. Aleyhine mahkeme kararı olan TÜGVA değil de başka bir vakıf veya dernek olsa acaba polis yine aynı şekilde mi tavır takınır. Hiç mümkün değil! Vakıf siyasi iradenin kontrolü altındaki TÜGVA olunca mahkeme kararının bir hükmü olmuyormuş.

TÜGVA boşaltmamak için direnirken bir taraftan da çevredeki vatandaşlarla birlikte Adalar Belediye Başkanı Ekrem Gül suç duyurusunda bulunuyor; duyan olursa…

Demek ki artık mahkeme kararlarının bir hükmü kalmamış, uyulmaz olmuş!

TÜGVA’nın belediye mülklerine çöktüğü İBB tarafından deşifre edildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ’’16 milyon İstanbullunun hakkını kimseye yedirmem…’’ diye açıklamalar yaparken…

İBB kaynaklarının, mülklerinin vakfa peşkeş çekilmesi yetmemiş, İBB kadroları TÜGVA çalışanlarıyla doldurulmuş.

TÜGVA’nın mülklere çökme işi İstanbul’la sınırlı kalmadığı, vakfın hazırladığı binlerce isimden oluşan liste halindeki isimler TSK, Emniyet ve devletin bütün kurumlarına yerleştirilmiş. Liste önce inkar edilip, hodri meydan çekiliyor sonra TÜGVA yöneticileri tarafından doğruluğu kabul edilerek ‘listelerin içerden sızdırılmış olduğunu’ kabul eden açıklamalar yapılıyor.

TÜGVA’nın eski yöneticisi Tamer Özsoy ‘’ortaya çıkan belgeler buzdağının sadece yüzde 1’i. Savcılara sesleniyorum, ilk başta beni sonra tüm sorumluları yargılayın’’ çağrısında bulunuyor.

Hangi savcılara…

 

Sonra klasik suçlama salvoları başlıyor. Kime? TÜGVA’nın paralel devlet yapılanmasını deşifre eden gazeteci Metin Cihan’a her zaman olduğu gibi ‘’PKK’lı, Gezici, FETÖ’cü vs’’ suçlamaları iktidar medyası ‘’a haber, Takvim, Sabah vb’’ basın organlarınca yöneltiliyor.

TÜGVA’nın eski yöneticisi ‘’Gülencilerin devlete adam yerleştirdiğini söylüyorduk şimdi TÜGVA yapıyor’’ diyerek, belgelerin devlette bir ‘’yapılanmaya’’ işaret ettiğini öne süren muhalefet iddiaların araştırmasını istiyor.

Kimden isteniyor, kim araştıracak, araştıracak, kişi ve kurumlar yukarıdan bağımsız hareket edebilir mi? Bütün kamuoyu edemeyeceğinin de farkında. Ne zaman olabilir, iktidar değişiminden sonra!

İyi ki; İBB’sini CHP kazanmış. Ya AKP iktidarı devam etseydi, bütün bunların hiçbiri ortaya çıkmayacaktı.

 

ŞAŞIRIYORMUŞ GİBİ ŞAŞIRANLARA SİZ ŞAŞIRMIYOR MUSUNUZ?

Buzdağının, aysbergin görünen yüzünden çok fazlasının olduğunu bilmeyen var mı; FETÖ sürecinde de böyle olmadı mı? Önce devleti ele geçirmek için beraber hareket edip çıkar-güç çatışması ortaya çıkınca; aa FETÖ devleti ele geçirmiş, FETÖ devlete sızmış denmedi mi. Şimdide FETÖ den boşalan alan yine dün FETÖ’ye yol veren irade tarafından bugünde FETÖ’nün boşalttığı alanı kendi vakıflarıyla doldurdu. Niye şaşırılıyor, niye hayretler içinde kalınıyor. Bunu bilmek için kahin olmaya değil, iktidarın değişmesine ihtiyaç var. Aynen İstanbul’da olduğu gibi.

Şimdi anladık mı, İstanbul’un neden bırakılmak istenmediğini ‘hiç bir şey olmamışsa bile bir şeyler oldu’ gerekçeleriyle seçimlerin tekrarlatıldığını.

İstanbul’u alan Türkiye’yi alır, İstanbul’u kaybedenin Türkiye’yi kaybeder korku ve kaygılarını; anlayabildik mi…

Exit mobile version