Ben senin dünyanın en güzel kenti olabilme ihtimalini seviyorum!

Balikesir Büyüksehir Belediyesi tarafından hazırlanan "Balikesir Muhtemelen Dünyanın En Güzel Kenti" sloganı yazan afişleri görünce; ister istemez güldüm. Yılmaz Erdoğan'ın, bir şiirinde geçen; karşılıksız, platonik, hüzünlü bir aşk duygusunu anlatan; "Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum" dizesi geldi aklıma.

DÜNYANIN-EN-GÜZEL-KENTİ-OLABİLME-İHTİMALİ

CEMİL YURTMAN

 

Balikesir Büyüksehir Belediyesi tarafından hazırlanan ve şehrin merkezi noktalarına konulan “Balikesir Muhtemelen Dünyanın En Güzel Kenti” sloganı yazan afişleri görünce; ister istemez güldüm.

Yılmaz Erdoğan’ın, bir şiirinde geçen; karşılıksız, platonik, hüzünlü bir aşk duygusunu anlatan; “Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum” dizesi geldi aklıma. O zaman, biraz daha yayıldı gülmem ve Orhan Veli’nin bir şiirini de hatırladım kendi kendime gülünce.
Her neyse…

Hem güldüm hem de biraz şaşırdım ve üzüldüm. Bu sloganı nasıl da bulabilmişler diye(!) Slogandaki ‘muhtemelen’ kelimesine takıldım. Kendi iddiasından şüphe duyan, çekingen, yerine oturmamış, laf olsun diye söylenmiş, profesyonelce olmayan bir slogan; diye düşündüm. Belki de ticari bir afiş işi çıksın diye düşünülmüştür…

 

MİNİ BİR ANKET YAPTIM
Çevremde birkaç kişiye, İnternet üzerinden bu alanda eğitimli meslektaşlarıma da sordum. Bir nevi mini anket yaptım. Hiç de olumlu yorumlar almadım.
Turk Dil Kurumu sözlüğüne de baktım yine de. ‘Muhtemelen’ kelimesi için. Şöyle açıklanıyor; örnek cümle içinde kullanılışı ile birlikte:
Umulur ki, beklenir ki, görünüşe bakılarak; ihtimalen:
     “Ana baba burada muhtemelen, ‘Ben yüzde yüz haklıyım, sen sıfırsın.’ demektedir.” – Üstün Dokmen…

 

AMAÇ VE HEDEF KİTLE NEDİR
Söz konusu afislerdeki slogan ‘çalakalem’ bir ifade izlenimi bırakıyor.
Bu afişlerin amacı nedir? Afişin sağ alt köşesindeki ‘kıymetinibil!’ etiketine bakılırsa Balikesirlileri motive etmeye mi yönelik? Öyleyse neden daha net, daha gerçekçi bir cümle değil de böyle ‘havada’ kalmış bir slogan?…
Yoksa turizme destek amaçlı mı? İç turizme mi, dış turizme mi?
Bu afislerde kullanılan dile bakılırsa (dünyadan bahsedilse de) ‘yerel’ ile sınırlı.
Zaten bu afişler başka şehirlerin merkezlerine konulsa, hatta yurt dışında bazı merkezlere konulsa herhalde onlar daha çok gülerler bu ikircikli cümleye…

 

BELEDIYELER CİDDİ İŞLER ÜRETMELİ
Balikesir’in sosyal, siyasal, ekonomik olarak genel durumuna baktığımda bir ‘Türkiye prototipini’, benzerini görüyorum.
Her şeyi ile benziyor. Siyasal tercih dağılımı kentsel ve kırsal yapısıyla, ekonomik kaynakları, stratejik konumuyla, kültürel yapısıyla…
Turizm alanına bakılırsa, bir zamanlar, denizyolu yolcu ulaşımının daha yaygın olduğu zamanlarda, İstanbul’un bir ayağı Balikesir sahillerindeymis. Örneğin şair Behçet Necatigil’in eşine yazdığı mektuplarda Balikesir sahillerinde yaptıkları tatillerden bahsedilir.
Daha sonra karayoluna (Menderes dönemi siyaseti ile) ağırlık verilince turizm potansiyeli güneye doğru kaymış. Balikesir de ikinci planda kalmış.
Bu duruma karşın her turizm sezonu öncesinde yapilacak hazırlıklarla ilgili valilik bünyesinde düzenlenen toplantıları da hatirlarim.
Toplanılır, her şey konuşulur, sonra da dağılınırdı…
Şu andaki manzara ise daha karamsar. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) vardı bir zamanlar. Sayistay da iyi kötü denetimler yapardı. Belediyeler de, bu sebeple çok ciddi isler üretmek zorunda.
Aman ha! Turizmi ‘patlatacagiz’ derken kenti, doğayı biraz daha ranta kurban eden, betona boğan olur olmaz imar ‘işlerine’ yol verilmesin!…

Sorumluluğunuz çok büyük…

 

 

 

Exit mobile version