KUBİLAY S. ÖZTÜRK
22 yıldır iktidardaki AKP’nin, ilk kez bu yerel seçimden ikinci parti olarak çıkması ve bunun yarattığı yeni siyasal ortama dair epeyce değerlendirme yapıldı. Aslında bu sonuç, kimilerinin ifade ettiği gibi bir sürpriz değildi. Aksine hayatın normal akışına göre, seçmenin siyasi tercihleriyle 14 Mayıs 2023’te yaşanması gereken bir eksen değişikliği, sadece biraz gecikmeyle 31 Mart 2024’de yaşandı. Bu sapmaya neden olan siyasetçiler de, kaçınılmaz olarak sahnenin dışına çıktı veya çıkacaklar.
Mayıs seçimlerinden sonra muhalefette bir hüsran havası vardı haliyle. Ancak vatandaş, partilerden daha önce toparlandı ve bir seçmen uzlaşısının ipuçları belirmeye başladı. 26 Eylül 2023’de bu durum şöyle aktarmıştım: “Ülke siyasetinde yeni bir denge kurmak bu sefer doğrudan vatandaşa düşüyor. Seçmenler bu kez sadece yerelde kendilerini beş sene kimin yöneteceğine karar vermeyecek. Aynı zamanda, sistemde ve ekonomide kendisine yapılması muhtemel tüm dayatmalara karşı da bir savunma hattı oluşturmayı üstlenecek”. Bu anlayış giderek yaygınlaştı ilerleyen süreçte. 30 Mart 2024’deki tespitim ise şöyleydi: “İyice bunalan vatandaş, yarın sandıkta iktidara sıkı bir ders verecek. Kibrinin maliyetini, hatalarının bedelini on ay sonra yerel seçimi muhalefete kendi elleriyle hediye ederek ödeyecek iktidar.” Bu örneklerde söyleyene değil de, söyletene bakılması gerekiyor elbette.
MAYIS 2023’DE İKTİDAR DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN BÜTÜN ŞARTLAR VARDI
Aslında 2023 Mayıs seçimlerinde bir “iktidar değişikliği” için bütün şartlar vardı. Halk da kendisini buna hazırlamıştı. Fakat muhalefet blokunun “başkan adayı” konusunda ortak bir karara varamaması, anlaşmazlıklarını da kamuoyunun önüne ani ve trajik bazı reflekslerle taşımaları, sonuçta seçmen tercihindeki “güven” faktörüne, onarılması güç bir yara açtı.
Seçmen de, küçük bir farkla mevcut iktidara yeniden görev vermek zorunda hissetti kendisini. Ancak seçimden sonra ekonomi daha da kötüye gitti, emekliler başta olmak üzere ücretli ve maaşlı tüm çalışanların yaşamı da iyice zorlaştı. Beklenen yatırımlar gerçekleşmedi, işsizlik katlanarak arttı, pahalılık dayanılmaz boyutlara ulaştı. Bu durum, seçmenin Mayıs’ta iktidara kerhen verdiği desteğin vadesini de kısa sürede doldurdu. O nedenle de vatandaşlar, yerel seçimde, iktidara bir ceza verme noktasına geldiler.
SEÇMEN İKTİDARA “YETER ARTIK”, ANAMUHALEFETE “BİRAZ DAHA GAYRET” DEDİ
Bu kez seçmenler büyük çoğunlukla stratejik oy vermeye yöneldi, dağılmış muhalefet blokunun kazanmaya en yakın ve en güçlü görülen partisi CHP de alternatif olarak öne çıktı. Bunun bir nedeni de, CHP’nin kendi içinde bir değerlendirmeye yapmış olması ve yönetim kadrosuna eleştirel bir yaklaşım göstererek tekrar görev vermemesiydi. Seçim yenilgisine rağmen hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye yönelen partilere itibar edilmedi. Yeni CHP yönetiminin “değişim” söylemi ise, seçmende bir umut yarattı ve muhalif tarafta bir tercih önceliği almasını sağladı. Üstelik bu seçim yereldi ve somut ittifaklar kurulmamış olmasına rağmen diğer muhalif seçmenler de, özellikle büyük kentlerde stratejik oy vermeyi tercih ettiler. Sonuç AKP ve iktidar ortakları için ağır bir uyarı ve yenilgi oldu. Seçmen iktidara “yeter artık”, ana muhalefet partisine de “biraz daha gayret” dedi. Gelişmelere hayatın içinden bakanlar sonucun bu yönde olacağını zaten görmüşlerdi. Bazı parti ve siyasi liderlerin demokrasiye olan umutları azalmış olsa bile, vatandaşlar bunu yeniden güçlendirmeyi de başardılar.
MUHALEFET KAZANDIĞI BELEDİYELERİ ATAĞA KALDIRMALI
Gelelim bu güne… “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” diyen Mevlana’nın öğüdüne kulak verelim. İktidara düşen, bu aşamada öncelikle kendi muhasebesini yapması olacak elbette. Bu seçimden ne türden dersler çıkartacaklarını göreceğiz. Fakat merkezi yönetime ve parlamentoya hala hakim oldukları için, “anayasa değişikliği” konusunda uğraşmaya, mevcut rejimi tekrar tahkim etmeye de çalışacaklar. 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’yla parlamentoya girmiş olan yeni partilerin, farklı tercihlere yönelebileceği beklentileri ile bugünlerdeki “Meral hanım gitmesin, yerinde kalsın” çağrıları da, muhtemelen bu yöndeki planlarına dayanıyor…
Yerel seçimin galibi olan muhalefete düşen ise, göreve devam yetkisi aldığı büyük kentlerle birlikte kazandığı diğer tüm belediyeleri atağa kaldırmak olacak. Öyle çok çalışmak ve öyle iyi hazırlanmak zorundalar ki, daha 2028 seçimleri gelmeden ülke çapında seçmenin takdirini çoktan arkalarına almış ve merkezi yönetime hazır oldukları konusunda da herkesi ikna etmiş duruma gelebilsinler. Üstelik olası bir erken seçimi de dikkate alıp, çok sistemli ve çok hızlı çalışmak zorundalar.
ÇAKMA ADAY VE YENİDEN SEÇİLEMEME KORKUSU
Ülkemizdeki siyasi durumun genel hatları böyle. Şimdi izninizle, biraz da kendi yaşam alanımızdaki gelişmeler üzerine bazı değerlendirmeler yapmak istiyorum. Balıkesir bir ilki gerçekleştirdi malum, bu yerel seçimi CHP adayı göğüsledi. Bunun pek çok nedeni var. Seçmen 2019’da Ahmet Akın’ın mağdur edildiğini ve hakkının teslim edilmesi gerektiğini düşünüyordu öncelikle. Üstelik İYİP liderinin Balıkesir özelinde bir güç birliği yapma veya seçmenini serbest bırakma gibi adımlara yanaşmayıp, “bir gıcıklık daha” yapmaya yönelmesi de Ahmet Akın’a yaradı.
Özellikle son 5 yılda, AKP yönetimlerinin şehre ve sorunlarına tepeden bakılması, arkasındaki iktidar gücünün etkisiyle kibirlenmesi zaten tepkileri arttırmıştı. Hukuka ve kurallara uyulmamak, halka kulak asmamak, istişarenin şekilde kalması da seçmen tercihini değiştirdi. Tam da bu aşamada ortaya çıkartılan “çakma A. Akın” adaylığı ise kamuoyunda “demek ki bu kadar korkuyorlar yeniden seçilmemekten” diyerek algılandı. Ayrıca kırsal bölgelerde “hep kıyı ilçelere hizmet yapılıyor” denilirken, özellikle Edremit Körfezi yerleşimlerinde “bizim yatırımlara ne zaman sıra gelecek” feryadının dillendirilmesi, hiçbir bölgenin beklediğini bulamadığı gerçeğini de ortaya çıkmış oldu. AKP’li yerel yönetimden kurtulma seçeneği de bütün bunların toplamıyla oluştu.
BALIKESİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI AHMET AKIN’A TAVSİYELER
Şimdi yeni seçilenlerin, tebrik faslını pek de uzatmadan, öncelikle reel bir durum tespiti yapmaları gerekiyor. Büyükşehir’in hangi şartlarda devir alındığı, varlıkları ve borçları da kamuoyuna açıkça sergilenmeli. Sonra mevcut personel hızla gözden geçirilmeli haliyle. Eski dönemin liyakatli kadroları elbette muhafaza edilebilir ama şişirilmiş ve partizan kadroların tasfiyesinin, yeni yönetimlerin elini rahatlatacağı da unutulmamalı. Başka büyükşehir kadrolarından tecrübeli personel de Balıkesir’e kaydırılabilir elbette.
Kibirden ve kayırmacılıktan uzak, yolsuzluk ve usulsüzlüğe asla izin vermeyen, eşit hizmet ve halkın taleplerine göre icraat yapan bir yönetim tarzının hakim kılınması sağlanmalı. Ayrıca belediyelerde sağlam bir iç denetim mekanizması da kurulmalı. Halen devam etmekte olan bazı cafe, akaryakıt istasyonu vb. gibi belediyecilikle hiç de alakası olmayan yatırımlar ise hızla gözden geçirilmeli, doğa talanı niteliğindeki bazı icraatlar nedeniyle sürdürülen davalardan geri çekilme yoluna gidilmesi de ivedi olarak ele alınmalı. Belediyenin müdürlerinden brifing istemek kadar, STK’larla ve halkla bir araya gelinmesinde de fayda var elbette.
EDREMİT’TE HIZLI BİR ONARIM DÖNEMİ GEREKİYOR
Edremit Belediyesi’nde de yukarıda söylenenlerin tamamı geçerli ama buradaki durum biraz farklılık gösteriyor. Edremit’te başka bir partiden devir almadı belediyeyi CHP. Yine kendi partisinden olan ama ne yazık ki ilçeye tam bir beceriksizlik ve müsriflik dönemi yaşatanlardan teslim aldı. O kadrodakileri, hemşerilerimiz artık hiçbir sorumlu mevkide görmek istemiyorlar. Edremit’te önceki yönetimin bıraktığı maddi ve manevi miras nedeniyle, hızlı bir “onarım dönemi” gerekiyor. Belediye çalışanlarına birikmiş on aylık alacaklarının defaten ödenmesi, bu anlamda çok değerli bir adım oldu. Belediyenin hangi şartlarda devir alındığı da, Edremit’te açık ve şeffaf bir şekilde paylaşılmalı. Bundan sonra dengeli bir bütçeyle, borçlarını ödeyen, yeni kaynaklar bularak beklenen yatırımların gerçekleştiren bir yönetim sergilenmeli.
Belediyelerdeki değişim, ilimiz ve Körfez bölgemiz için gerçekten umut yarattı. Şimdi vatandaşı da yanına alan, dürüst ve açık yöntemlerle çalışan yeni yönetimlerin, mutlaka eskisinden çok daha başarılı olacağına inanılıyor. En önemli beklenti ise, uzun yıllardır ihmal edilen altyapı yatırımlarının artık tamamlanması oluyor şüphesiz.