Başkanlara öneri! Ziyaretçi trafiğiyle zaman kaybetmemek lazım…

Meselâ Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ve merkez iki ilçenin başkanları, ortaklaşa bir program hazırlayıp, haftalar, aylar sürecek ziyaretçi ağırlama işlerini bir çırpıda halledebilirler. Avlu’nun uygun yerlerinde geniş katılımlı bir kokteyl programı tertipleyip, makamda kaybedilecek geniş zamanı kurtarabilirler. Kayıp zamanlar geri gelmiyor zira.

TARIK SÜRMELİOĞLU

 

HEP aynı şeyi yaşarız beş yılda bir. Başkanlar mazbatayı alır, koltuğa oturur; ardından ziyaretler başlar.

Ziyaretçi üstüne ziyaretçi.. Tebrik, başarı dilekleri..

“Yanındayız… Zaten biz seçim döneminde seni destekledik” muhabbetleri!

Çiçekler, hediyeler.

İlk ziyarette söylenmez ama, en azından kulak dolgusu olsun, beyninin bir yerine yerleştirsin diye, “bizim oğlan mühendis çıktı, askerliği de bitti, bakalım artık bundan sonra ne olacak” sokuşturması…

“Benim kız moda tasarım okudu, BALMEK’te malmekte falan biçki dikiş hocalığı yapar yani, akıllı kızdır…”

Sonra bol miktarda partili gelir, akın akın gelir.

Oy verip seçtikleri adamın yeni makamında bir kahvesini, çayını içmek şerefine nail olurlar.

Böylece hem kendileri şereflenir makam ziyaretiyle, hem makam şereflenir; partili önemlidir, gözardı edilemez!

İşadamı gelir, müteahhit gelir, tüccar gelir, esnaf gelir.. İyi diyalog içinde olmak ister hepsi. Tacir dediğin yüzünü menfaate döner malum; yarın bir alım satım ihalesi olur, hizmet alınır, yatırım işleri falan. “Bak biz de bu işleri yapıyoruz başkan; aklında olsun…”

Hemşehriler gelir, memleketten sepet sepet bir şeyler getirir.

Meraklılar gelir; “afişlerden yüzüne aşinayız, bakalım bir de orijiinalini görelim, canlı canlı…”

Ulusal medyacılar gelir; kısa pas iki ropörtaj, gerisi reklam alışverişi olur.

Yerel medyacılar gelir; “seçim zamanı ters düştük, soktuk çıkardık, giydirdik benzettik; ama hayat devam ediyor, yeni dönem için el ele gönül gönüle olalım, şehir için birlikte yürüyelim” falan…

Gelirler yani.

 

***

İLK gün ziyaretleri için, “çiçek yollamayın, şu şu derneklere, vakıflara bağış yapın” dedilerdi.

Öylesi makbul. Tamam, çiçekçi milleti kızıyor bozuluyor bu işe ama, yazık oluyor çiçeklere. Kimse bakmıyor.. Sulamıyorlar.. Koyacak yer bulamıyorlar…

Durum böyle olunca, “ziyaret faslını kısa kesip işlerine güçlerine odaklanacaklar” diye düşündüydük.

Bakıyoruz da.. Başkanlar ve belediyelerin sosyal medya hesapları ziyaretçi trafiğiyle dolup taşıyor. Gelenin gidenin haddi hesabı yok.

Çaylar, kahveler, meşrubatlar…

Çikolata şeker, kurutulmuş meyveler, fındık fıstık ikramı var mı, bilemiyoruz. Eski Başkanlar depoda eksik etmezdi bu misafir atıştırmalıklarını. Başkanlar yapar da, personel geri kalır mı; daire başkanından şube müdürüne, her personelin ziyaretçisine çerezdi, şekerdi, çikolataydı falan ikram edilirdi yani.

Hem öyle ucuzu, orta hallisi falan değil, lüks olanlarından.. Vatandaşın ‘çerez’ olarak sadece siyah çekirdeği bildiği bir ortamda, kajusundan tuzlu mısırına, antepfıstığından karadeniz fındığına, bademinden kuruüzümüne her şey olurdu çerez kaselerinde.

Ağırlama giderleri kaleminde önemli bir yekün tuttuğuna eminiz.  

 

***

BAŞKANLARA önerimiz, bu ziyaretçi trafiğini bir an önce sonlandırmaları olacak.

Zira ziyaretlerle kaybedilen zaman, hem şehrin zamanı, hem bu şehirde yaşayanların…

Meselâ Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın ve merkez iki ilçenin başkanları, ortaklaşa bir program hazırlayıp, haftalar, aylar sürecek ziyaretçi ağırlama işlerini bir çırpıda halledebilirler.

Avlu’nun uygun yerlerinde geniş katılımlı bir kokteyl programı tertipleyip, makamda kaybedilecek geniş zamanı kurtarabilirler. Kayıp zamanlar geri gelmiyor zira.

Çağırırsınız herkesleri, meşrubat gazoz, kuru pasta; millet gelsin, dileğini iletsin, ayaküstü laflasın, tanışacak olan tanışsın, derdi varsa kısa pas anlatsın.. Başkanlar da sırasıyla bir teşekkür konuşması yapıp, asıl mesaiye başlayacakları için ziyaretçi mesaisine çok daha az zaman ayırabileceklerini söylesinler.

Gerçekten işi olan, derdi olan, çözüm bekleyen vatandaş, bunun yolunun başkanla görüşmekten geçtiğini düşünüyorsa, haftanın belli bir günü ‘halk günü’ olarak ayrılır; o gün kim ne söyleyecekse, gelir söyler.

Yoksa, sosyal medya hesaplarında daha çoook ziyaretçi fotoğrafları görürüz.

Zaman kaybetmemek lazım.

 

 

Exit mobile version