ŞEHRİN hafızasından silinen yapılara bir yenisi daha ekleniyor bugünlerde.
Seksenlerin başında şimdiki Kuva-yı Milliye Müzesi, Balıkesir Belediyesi’nin idare merkeziydi.
Yıkılan Şehir Kulübü ve Nikah Salonu’nun yerine inşa edilen yedi katlı binaya taşındı sonra.
Kırk küsur yıl Belediye binası olarak kullanıldı.
O bina da, şehrin hafızasından silinen bir yapının sütüne kondurulmuştu.
Öyle ya canım, Şehir Kulübü vardı orada. Şehir eşrafı her akşam oradaydı. Milletin nişanı, düğünü orada yapılırdı. Orkestrası vardı.. Millet dans ederdi.
Çocukluk çağımızda tanışmıştık Şehir Kulübü binasıyla. Düğüne derneğe götürürlerdi bizimkiler.
Eşin, dostun, akrabanın nikahı olurdu.. Üst kattaki Nikah Salonu’nun taş merdivenlerine çöküp çoook nikah şekeri yemişliğim var.
Galiba Kırcal İnşaat’ta kalmıştı ihale.. Onlar yaptı Belediye binasını.
Dönemine göre Balıkesir’in en gösterişli yapısıydı.
Muhabirlik zamanlarında, geç saatlere kadar süren Meclis toplantılarını oturur izlerdik salonun en arka sıralarından.
Balıkesir Büyükşehir olana kadar, Balıkesir Belediyesi idari binası olarak kullanıldı.
Sonra ikiye bölünen şehir merkezindeki iki ilçenin ortak Belediye binası oldu.
Sağ taraf Altıeylül, sol taraf Karesi.
Ortadan ikiye ayırdılar!
***
YIKACAKLARI BİNAYA DÜNYANIN MASRAFINI YAPTILAR!
BALIKESİR Belediyesi zamanında, ne sesler yankılandı Meclis salonunun duvarlarında. Şimdinin sessiz soluksuz Meclis üyelerinin aksine, atarlı giderli abiler vardı; başkanlara kök söktürürlerdi!
Karesi ve Altıeylül Belediyelerine tahsis edilince, hummalı bir revizyon çalışması başlattılar. Her iki ilçe belediyesi, kendi alanlarını sil baştan yeniledi.
Binanın dışı aynıydı belki; içi tümüyle değişti.
Başkanların makam odalarından idari katlara kadar, eskiyi söküp yenisini yaptılar.
Çok para harcadılar!
Yıkım kararı alınmadan kısa süre öncesine kadar hâlâ bir yerlerini yenilemek için para harcıyorlardı.
Harcanan, milletin parasıydı. Millete daha iyi hizmet sunmak için miydi tüm bunlar, yoksa birilerinin konforu, birilerinin kazancı için mi; orasını ayrıca tartışmak gerek.
***
YÜCEL YILMAZ’IN MEYDAN PROJESİ VARDI…
ÇÜRÜK raporu verdi teknik adamlar. Depreme dayanıklı değilmiş!
Kimileri, bodrum kattaki bazı kolonların kesilip otopark alanı yapıldığını iddia etti. Hep vatandaş mı keser kolonu; resmi kurumlar da kesiyor işte!
Yıkılmasına karar verildi.
Büyükşehir’in önceki Başkanı Yücel Yılmaz, hemen bir plan yaptı.. Belediye binası yıkılacaksa, çevresindeki eskimiş yapılar da yıkılsın.. Jandarma lojmanları meselâ.. Büyükşehir binası da dahil.. Umur Bey Camii’nin çevresi falan.. Oralar şöyle bir açılsın, kocaman bir meydan çıksın ortaya…
Orduevi binaları da devralındı malum.. Eklentileri yıkılsın, ana binalar sosyal kültürel işler için kullanılsın.
Yücel Yılmaz’ın siyasi ömrü yetmedi, bu planı yaşama geçirmeye.
Hem zaten kamuoyundan da yeterli desteği bulamamış bir projeydi.
Şimdi, revize edilmiş haliyle Belediye binası yıkılıyor, bölgedeki tescilli yapılar ayakta kalıyor, az biraz alan açılıyor meydan için. Subay Orduevi’nin eklentileri de yıkıldı malum.. O alan da Şeyh Lütfullah Camii’nin bulunduğu küçük meydanla birleşecek.. Şehir merkezinde nefes alınacak bir bölge ortaya çıkacak.
Buraya kadar böyle.
***
YIKIMA BİNANIN ORTASINDAN BAŞLAMAK…
YIKIM işlerine gelelim.
Yücel Yılmaz döneminde Belediye binasının yıkım işi ihaleye çıkarıldı. Önce ilana çıktı tabi.
Sonra o ilan da revize edildi.. Yıkım için aranan şartlar değişti; işi yüklenecek olanların koşullarına uygun hale getirildi falan.
Bir süredir söküm işleri yapılıyordu. İki belediyeden kalan cam, çerçeve, kapı, camlı bölme, kullanılabilir malzemeler, klimalar falan sökülüp götürüldü.
Bayram öncesinde yıkım hazırlıkları başladı. Büyükşehir Belediyesi 17 – 23 Haziran tarihleri arasında yıkım yapılacağını duyurdu. Vasıf Çınar Caddesi’nin İzmir yönüne giden şeridiyle, binanın arkasındaki sokak trafiğe kapatıldı.
Bayramın ilk günü oradan geçerken ne gördük dersiniz?
En tepedeki yarım katla birlikte yedi katlı binanın sağ kısmında, üçüncü ve dördüncü kat kolonları kırılmıştı. Bina, orta yerinden ısırılmış gibi duruyordu.
Yıkıma ortadan başlamak, yeni bir mühendislik fikri olmalıydı!..
***
İKİ YANDAKİ TESCİLLİ YAPILAR ZARAR GÖREBİLİR!
ERTESİ gün yine aynı yerden geçerken, binanın Vasıf Çınar’a bakan yüzü içine göçmüş, moloz yığınları etrafa saçılmış haldeydi. Sanki deprem olmuş gibi; ya da ne bileyim, bombalanmış Gazze görüntülerini andırıyordu.
Binaların nasıl yıkılması gerektiğine dair az çok fikriniz, bilginiz, görmüşlüğünüz vardır.
En tepeye iş makinelerini konuşlandırıyorlar; üstten alta doğru yıkım yapılıyor.
Belediye binasının yıkım işi, teknik ve bilimsel yöntemlere pek uymuyor.
Yıkım devam ederken, beton kalıntıları arasından çıkarılan demirlerin ayıklanması, dövülüp hacimlerinin daraltılması işlemi de yıkım sahasında yapılıyor.
Kepçeler sabahtan gece yarısına kadar demir dövüyor.
Ağır iş makinelerinin darbeleri, iki yandaki tescilli yapılara zarar verir mi; verir.
Sonuçta her ikisi de çok eski inşaat teknikleriyle yapılmış binalar.
Biri eski Astsubay Orduevi binası, diğeri Atatürk’ün balkonunda kahve içip manzara seyrettiği eski Türk Ocağı binası. Yıllardır Orman Bölge’nin misafirhanesi olarak kullanılıyor.
Yıkım sırasında bu yapıların zarar görme olasılığı var.. Geri dönüşü olmayan zararlar ortaya çıkabilir.
Herhalde Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bu işin denetimini yapıyordur.
Teknik ekiptekiler söyleyebilir mi peki, bu yıkım yönteminin en doğru yöntem olduğunu?
***
BİNANIN YIKIMI 23 HAZİRAN’DA BİTER Mİ SİZCE?
GÖRÜNEN o ki, yıkım işleri zamanında bitmeyecek. Büyükşehir 23 Haziran diye duyurmuştu son tarihi.
Oradaki hafriyatın, molozun, demirin taşınma işi bile haftalar sürer.
Peki bu süre içinde Vasıf Çınar Caddesi trafiğe kapalı mı kalacak?
Büyükşehirciler de yıkımın çok güvenli olmadığını düşünmüş olacaklar, caddenin iki şeridini de trafiğe kapattılar. Hâttâ yayaları bile oralardan geçirmiyorlar. Zabıta ekipleri yedi – yirmi dört nöbet tutuyor.
Kurban Bayramı tatili bitiyor. Bugün, yarın deli gibi dönüş yolculuğu var.
Bursa yönünden şehir merkezine geleni Millikuvvetler’e yönlendiriyorlar.. Sürücüler, şehir merkezinden gidecekleri yere dağılıyor. İzmir yönünden gelenler ne yapacak?
Cadde kapalı.
Burada Kızılay Kavşağı’nda geçici bir düzenleme yapılabilir.
Bursa yönüne gidecekler, Park Köprüsü üzerinden Cengiz Topel Caddesi’ne, orada yeni açılan yoldan Gençlik Merkezi tarafına çıkarak yola devam edebilir.
İzmir yönü için de aynı istikameti kullanmak gerekiyor.
Geçici düzenlemeyle aynı güzergahtan Kızılay Kavşağı’na, oradan da Vasıf Çınar üzerinden İzmir istikametine yol verilebilir. Geçici olarak bu güzergah gidiş – geliş olarak kullanılabilir.
Daha orijinal bir fikri olan varsa, şehri yönetenlerle paylaşsınlar. Yönetenler, yönettikleri şehri henüz tam anlamıyla tanımıyorlar çünkü!