Balıkesir Dönüşüm Kongresi’nden ne bekliyoruz?

Dönüşüm, vizyon, dünya kenti, sürdürülebilir kent yaşamı gibi sözcük ve kavramları yaladık yuttuk bunca zaman. Her yeni seçilen başkan bir vizyon ortaya koyma çabasına girdi.

balıkesir-dönüşüm-kongresi

Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU

 

BÜYÜKŞEHİR Belediyemiz ‘Dönüşüm Kongresi’ne hazırlanıyor.

30-31 Mayıs 2024 tarihleri arasında, iki gün boyunca ‘Yeni Bir Balıkesir Vizyonu’ konuşulacak.

Konuşmaktan zarar gelmez. Şehir için atılan her adım önemli bizim için.

Söyleyecek sözü, şehre dair vizyonu, planı, projesi olan herkes gelsin.

 

***

Dönüşüm, vizyon, dünya kenti, sürdürülebilir kent yaşamı gibi sözcük ve kavramları yaladık yuttuk bunca zaman.

Her yeni seçilen başkan bir vizyon ortaya koyma çabasına girdi.

Sabri Uğur vardı meselâ, rahmetli.. Kent vizyonu, modern şehir dedi durdu.

Bir şeyler yaptı mı; yaptı. Tabi O’nun sınırı, Balıkesir il merkezi mücavir alanından ibaretti.

Şehirle oynadı bol bol. Halkı dinlediği yoktu; kendi başına karar verip uyguluyordu.

“Ben yaparım, siz beğenirsiniz” hesabı.

Ya da “ben yaptım oldu” mantığı.

Ama hakkını yemeyelim; bugün hâlâ konuşmaktan başka bir adım öteye gidilemeyen Akıncılar Mahallesi Kentsel Dönüşüm Planı’nı hazırladı. Öteki icraatlarının aksine, proje alanındaki mülkiyet muhataplarını çağırıp tartıştı.

Görüş almak için değil; “bizim plan bu değerli arkadaşlar” diye göstermek için.

Akıncılar’daki mülk sahiplerinin çoğu dişlidir. Esnaf ve tacir kesiminin genel karakteristiğini bilirsiniz; ‘kazan – kazan’ modundan çıkmazlar. Vererek kazanmak olmazdı; vermeden kazançlı çıkmaktı aslolan!

Sabri Uğur, Akıncılar’ın dişli kesimini aşamadı.

 

***

HEM zaten çok katlı bir projeydi bu. Ticaret ve konut alanları, yüksek yapılar, AVM’ler, bizim Çay Deresi de Eskişehir’in Porsuk’u gibi olacak falan…

Kağıt üstünde ve maketlerde ışıl ışıl bir Akıncılar ortaya çıktı.

Uygulama faslında, kenarda köşede küçük bir evcağızı ve dükkanı olan gariban amcaların, teyzelerin, yeni bir eve, işyerine kavuşmak için çekecekleri kredileri ödeyecek dermanları yoktu.

Onlar, “biz ne yaparız, nasıl öderiz” diye dertlenirken.. Mahallenin dişlileri de zaten böyle bir dönüşüme ‘istemezük’ diyordu.

Sabri Uğur, devri saltanatının sonunda bu projeyi yaşama geçirememişti.

“İkinci dönem hallederiz” rahatlığıyla hareket etti. İkinci dönemi olmadı!

AK Parti’den kopardığı Balıkesir Belediyesi’ni MHP’ye kazandıran İsmail Ok’un ilk icraatlarından biri de Akıncılar Projesi’ni iptal edip çöpe atmak oldu. Sabri Uğur’daki vizyon İsmail Ok’ta yoktu.

Sabri Uğur’un planlarını, projelerini konuşmuştuk beş yıl.

İsmail Ok’un itiş kakışlarını, dövüş sanatlarındaki ustalıklarını konuştuk.

O da bir şeyler kattı kendi çapında bu şehre; ama vizyoner değildi, biliyorsunuz.

 

***

SONRA zaten Büyükşehir olduk. 2014’de Edip Uğur geçti Belediye’nin direksiyonuna.

Hani şimdi Balıkesirli olmayan, Balıkesir’i tanımayan adamları getirip üst düzey görevler veriyor diye Ahmet Akın’a kızıyorsunuz ya.. Yerel karakterlerden umduğunu bulamayan Edip Uğur da, İstanbul’dan, ordan burdan özel danışmanlar getiriyor, onların dediğine göre hareket ediyordu.

Edip Uğur, il merkezi ağırlıklı projeleri bir bir yaşama geçirdi. Avlu, Çamlık, yeni kent planları, Körfez’de altyapı hedefleri, arıtma tesisleri falan.. Bandırma hedefinde ise Rotterdam Limanı gibi bir liman kazandırmak vardı; bunun için kaç kere Rotterdam’a gidip inceleme gezileri yaptı.

Bandırma’nın büyük ölçekli bir sanayi kenti olmasını istiyordu. 1/100.000’lik planlarda ilçenin dörtte üçü neredeyse mor renkli sanayi alanlarına tahsis ediliyordu.

Biz de yırtınıyorduk buradan; “Kuzey Marmara’nın kabul görmeyen kirli sanayisini Güney Marmara’ya nakledecekler; Bandırma Körfezi’ni daha da kirletecekler” diye.

Öyleydi.. Taa doksanlı yıllarda, bunun böyle olmasına karar vermişlerdi.

Onun dışında irili ufaklı projeler de üretildi, Edip Uğur zamanında. Yine Bandırma’ya değer katacağı söylenen bir Teknopark projesi vardı; olmadı.

Edip Uğur, AK Partili başkanların istifa ettirilme furyasında en çok direnen başkan oldu ama sonunda pes ettirdiler; bıraktı gitti.

Kalsaydı, ikinci dönem seçilir miydi bilmem ama, seçilseydi daha ileri uçta projelerle karşımıza çıkacaktı kesin.

Zekai Kafaoğlu dönemi boş geçti. Aklımızda kalan yegane yatırımı, Adliye Kavşağı’ndaki viyadük. Onun da çok gerekli olmadığını yazmıştık zamanında.

 

***

KAFAOĞLU’ndan sonra yine AK Partili bir Başkan; Yücel Yılmaz geldi oturdu koltuğa. Karesi Belediyesi’nde, Edip Uğur destekli projelerle bol bol hava attı. Daha çok eğlence, şamata; şenlik gibi mevzularla ön plandaydı. Karesi’den Büyükşehir’e geçince, zaten Edip Uğur’dan kalan vizyon projeler ve yatırımların üstüne oturdu.

Süslü cümleler kurmayı, teknik terimler ve kavramlarla konuşmayı pek seviyordu.

O’nun geride bıraktığı beş yılda, ‘yeni bir kent vizyonu’, ‘kentsel dönüşüm’, ‘dünya şehri’ vesaire kavramları çok duyduk. Ne çok toplantı, sempozyum, kongre yaptı; malumunuz.

O sebeple dedik ya zaten yukarıdaki satırlarda; Ahmet Akın’ın ‘Dönüşüm Kongresi’ adını verdiği ‘ortak akıl’ organizasyonlarını çok gördük., yaşadık, izledik bu şehirde.

 

***

YÜCEL YILMAZ, ‘dirençli şehir Balıkesir’de, yapmak istediği şeyleri yapamayacağını anlayınca, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nı devreye sokmakta mahirdi. Böylece, Belediye’ye yaptırılmayan işlere direkt Bakanlık dahil oluyor, şehir insanı, akil adamlar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler falan ses edemiyordu.

Tren İstasyonu’nun oralarla ilgili hedef planlarında karşısında çok dirençli bir şehir duvarı vardı; aşamayınca Bakanlık el attı. İstanbul’da seçim kaybeden eski Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Balıkesir’e geldiğinde, “Paşa Cami’nin silüetini bozan binaları tıraşlayın” talimatı vermişti.

Aynı Bakanlık, tarihi İstasyon binası ve o bölgenin silüetini bozan yapıları dikti sıra sıra; Emlak Konut aracılığıyla.

Şehir merkezine yeni bir meydan kazandırmak için yapılan planlara da karşı çıkılınca, yine Bakanlık devreye girdi. Eski Bakan Murat Kurum, Cumhuriyet Meydanı merkezli yeni meydan projesi hedefini ilan etti Balıkesir’de. Yücel Yılmaz, merkezde alan açmak için Büyükşehir binasını bile yıkmayı göze alıyordu artık.

Yıka yıka, eski Belediye binasını yıkıyorlar şimdi; bir de Orduevi’nin eklentisini yıktılar.

O proje yeni dönemde uygulanacak mı, başka şekillere mi evrilecek, orasını Ahmet Akın açıklasın; biz de ne yapacağını öğrenelim.

 

***

DÖNÜŞÜM Kongresi’nde Balıkesir’in bütünü ele alınacaktır kuşkusuz. Büyükşehir,  il merkezinden ibaret değil. 20 ilçeyi içine alan bir dönüşüm planını konuşmak lazım. Mevzu sadece deprem riski doğrultusunda bina yıkıp yenisini yapmak, iki üç yeni kavşak düzenlemesi, yeşil alan, pazar yeri, sosyal tesis muhabbetine boğulmamalı.

Çok daha vizyoner hedefler konmalı.

Merkezde yaşayanın merkezden başkasını gözü görmez.

Bandırmalının, Dursunbeylinin, Havranlının, Sındırgılının, Gömeçlinin, Ayvalıklının, Edremitlinin, Balyalının, İvrindilinin, Erdeklinin; velhasıl yirmi ilçede yaşayanların penceresinden bakmak lazım.

Büyükşehir’in ilçelere istenen ölçekte yetemediği ortada. Onların daha ivedi, çözüm bekleyen sorunları var.

İlçesine bir şeyler yapabilmek için Büyükşehir’in ağzının içine bakan belediye başkanları var.

Yani il merkezine şekil şemal vermekten çok, ilçelerin sesine kulak kabartmak lazım.

 

***

DÖNÜŞÜM Kongresi’nde ‘şehircilik’ten çok, ‘çevre’ faktörünün öne çıkması gerektiğini düşünüyorum.

Şehircilikle ilgili hedefler, planlar bir şekilde yaşama geçirilir; eskiyi yıkarsın yenisini yaparsın, yeni yollar, trafiğe çözüm, sosyal tesisler, meydan düzenlemeleri falan.

Ama elden giden çevreyi yeniden kazanmak çok zor.

Bu vilayetin dağını taşını, her yerini delik deşik eden vahşi madenciliği konuşmak lazım önce. Altın madenciliğinin yağma düzenini, bir okul binası, bir sağlık ocağı hayrıyla görmezden gelebilen yönetim anlayışını da tartışmak lazım. Balya’daki zehirli atık tepelerini, Kazdağları’nı hallaç pamuğu gibi atan altıncıları, Madra’yı, Kozak Yaylası’nı çoraklaştıran madenciliği, meraları köylüden alıp madenciye tahsis etmenin tarım ve hayvancılığa vurduğu tırpanı, taş ocaklarını falan…

Sonra, bilimsel olarak ortaya çıkarılmış deprem riski yüksek fay hatlarını imara açan, buralarda konut yapılmasına, hâttâ lüks mahalleler oluşturulmasına izin veren zihniyeti de sorgulamak ve bundan vazgeçmek lazım.

Sıradan vatandaşşa dört veya beş kata kadar inşaat izni verirken, yanı başına on yedi – on sekiz katlı kulelerin dikilmesine göz yuman, onay veren rant belediyeciliğini de sorgulamak lazım.

 

***

BİZ o güne kadar bu sütundan söyleyeceğimiz söyleriz zaman zaman.

Zira, “şehri ortak akılla yöneteceğiz” vaadiyle iş başına gelenlerin organize ettiği Dönüşüm Kongresi bileşenleri içinde ‘medya’ yok!

Gazeteci – medyacı milletine, “gelin, siz de bir şeyler söyleyin” denmemiş. Bürokratından STÖ temsilcisine, belediye başkanlarından meclis üyelerine, üniversiteden sendikalara, meslek odalarına, mahalle muhtarlarına kadar herkes var işin içinde.

Ama medyaya, “siz sadece burada konuşulanları haber yapın” deniyor herhalde!

Zaten Ekrem İmamoğlu’yla Mansur Yavaş gelecekmiş ya kongreye..

Onların söyleyecekleri yerel ve ulusal medyanın yakın planında olur; Balıkesir için konuşulanlar geride kalır.

 

Selam ederim.

 

Exit mobile version