BALIKESİR.. AK PARTİ.. BÜYÜKŞEHİR.. YÜCEL YILMAZ!

ENGİN ARICAN

 

Geçtiğimiz hafta, Cuma günü, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, bir otelin kafesinde, sabah kahvaltısında, Güney Marmara ilçelerinin basın-yayın organlarının, haber sitelerinin gazetecileri ile bir araya geldi.

Başkan Yılmaz’a danışmanlarından Cemal Öztaylan yanı sıra bir çok daire başkanı, Bandırma AK Parti ilçe Başkanı Mehmet Doğan,MHP İlçe Başkanı Bekir Bozkurt da eşlik etti. Katılımın oldukça yüksek olduğu  kahvaltılı basın toplantısında ne pandemi, ne de mesafe+maske ,ne yazık ki, düşünülmemişti.

Başkan Yılmaz, sabah saat 10.00 sularında başlayan  ve yaklaşık 3 (ki belki de daha fazla) saat süren konuşmasında gazetecilere Balıkesir’in büyükşehir olma macerasını,kurumsallaşma ve işleyiş tarzını, ilçelerle ilişkisini, icraatlarını  anlattı.. Adeta, Başkan Yılmaz, büyükşehir belediyeciliği konusunda gazetecilere  bir brifing vermiş oldu..

Doğal olarak ben dahil, toplantıya katılmış gazeteci arkadaşların hemen hepsi  konuşmanın uzaması nedeniyle anlatılanlardan uzaklaştı, ilgi düştü ve doğal olarak, akıllara şu sorular  geldi: ’Başkanın bir derdi mi var? Herhalde Başkanı üzmüşler!. ‘ gibi..

 

Başkan Yılmaz,sıkıntılı ve düşünceli..

2014 yılına dönmek ve Balıkesir’in büyükşehir değil,’bütünşehir’olma esprisine dönmek gerekiyor.Kentin, ‘bütünşehir’ olduğuna ilk günlerinde Balıkesir’in kendisi bile tam olarak inanamamış,Balıkesir’de 2013 yılından başlayarak, 2014 yılı 30 Mart yerel seçimlerinde siyasetin ana gündem maddesi,’büyükşehir’ ile ‘bütünşehir’ olmuştu.Bu koşullarda gerçekleşen yerel seçimlerde,’bütünşehir’başkan adayı olarak,AK Parti’den milletvekili olan ve parti merkezinde üst düzey sorumluluklar üstlenmiş  Edip Uğur’un vekillik dahil,tüm parti içi sorumluluklarından sıyrılarak başkan adayı olması,tam bir siyasi cesaret ve ‘dava adamlığı’ olayı idi.MHP’den Balıkesir Belediye Başkanı  İsmail Ok’un,bu kez CHP desteği ile ‘büyükşehir’ başkan adayı olarak  öne çıkması,’Bandırma’da altı ok,Balıkesir’de İsmail Ok ‘ esprisiyle, yerel seçimlerde ibrenin Ok lehine seyrettiği günlerdi. Ayrıca, FETÖ gerçeği ve FETÖ’nün AK Parti karşıtı, muhalefete sunduğu sonsuz desteğini de yadsımamak gerekiyor. AK Parti ve Uğur, tüm olumsuz koşullara karşın, 30 Mart yerel seçimlerinde Ak Parti ve büyükşehir başkan adayı Edip Uğur, adeta sandıkları süpürdü.

Neye rağmen;2013 yılında gerçekleşmiş,doğrudan dönemin başbakanı Erdoğan ve Ailesi’ni,Bakanları,MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı  hedef alan 17/25 Aralık FETÖ kumpasına ve operasyonuna karşın..!

Anımsıyorum da,30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Bandırma ve ilçelerinde koşuşturan AK Parti ilçe başkanları ve yöneticileri ile belediye başkan adayları, muhalefetin tüm olumsuz propagandalarına ve suçlamalarına karşın, bir anlamda yüreklerinİ ele alarak, partilerine ve liderlerine duydukları sonsuz inançla ve cesaretle seçim çalışmalarını yürütmüşlerdi…

 

Balıkesir’de FETÖ gerçeği ve 15 Temmuz.!

Yani; ülkede ve Balıkesir nezdinde, iktidar da ve yerel de, FETÖ gerçeğini bilmeden ve anlamadan, Balıkesir ve bütününde yaşananları anlayabilmek mümkün değildir..!

Çünkü;FETÖ, (ülkeyi koyduk bir yana)Balıkesir özelinde, AK Parti’de ‘gölge’ ya da dışsal bir oldu değil, AK Parti’nin kuruluşu, genel ve yerel iktidarları boyunca içsel bir olgudur. FETÖ ile partinin ayrışma ve hesaplaşma dönemine girmesi ve 15 Temmuz darbe kalkışmasının bastırılmasından sonra bile tasfiyeye uğrasa da parti için günümüze kadar ‘bela’ olmaya devam eden bir ‘ajan/lejyonist yapı’ olmuştur.

Cumhuriyet tarihinde 2014’te sözde büyükşehir,gerçekte ise ‘bütünşehir’ olan Balıkesir büyükşehir’in ilk belediye başkanı olan Edip Uğur ve yönetiminin işi zor mu zordu.Bir yandan ‘büyükşehir belediyecilik’ anlayışına ve uygun olarak, yasa ve yönetmelikler ışığında yapılandırarak, kurumsallaştırıp, coğrafi açıdan ülkenin en büyük kentleri arasında sayılan,20 ilçe ile ilişkilerinizi belli bir düzene ve disipline sokacaksınız, diğer yandan hem  yönetim kadrolarınızı, çalışanlarınızı ama en önemlisi vatandaşınızı ‘yeni düzen’ konusunda ikna edip, geleneksel idari ve toplumsal alışkanlıkları yıkarak, bilinmez değil, anlaşılır olacak, hem partinizin hem de siyaseten halkın desteğine mazhar olup,iktidar olma iradesi ve gücünü koruyacaksınız..!(Ayrıca, büyükşehir olma yolunda ‘bütünşehir’ olmak,kızalım/ kızmayalım,sütün kaymağının merkezde toplanması anlamını taşır.)

2009 Mart yerel seçimlerinde AK Parti’nin Balıkesir’de oy oranı aldığı toplam oy 158.718 ve oy oranı  % 32,70’iken,Ak Parti ve Uğur,oyların 308,267’ini alarak, oy oranını %39,75’e çıkardı.

Yerel seçimlerden 19 ay sonra,1 Kasım 2015 tarihinde gerçekleşen genel seçimlerde de,Balıkesir’e AK Parti,  373.945 oy ile oyların %45,80’ini alarak, Balıkesir’in 8 vekil sayısından 4 milletvekilliğini kazandı ve Mahmut Poyrazlı, Sema Kırcı, Ali Aydınlıoğlu, Kasım Bostan seçildiler.

 

Balıkesir,bir mücadele kentidir!.

Kuşkusuz,FETÖ’nün 15 Temmuz darbe kalkışmasında Balıkesir’de Vali Ersin Yazıcı ile Büyükşehir Başkanı Uğur’un verdikleri mücadele,direngenlik ve bu mücadelenin tüm Balıkesir sathına taşınması gayretlerini de unutmamak gerekiyor.

Bu kez de, Uğur ve yönetimi, idari ve yerel açıdan iktidarın paylaşımı başta olmak üzere parti içinde ve dışında farklı eğilimler ve güç odakları ile zaman zaman keskinleşen, uzlaşmaz mücadeleler içerisine girmek zorunda kalmış,sesini ve derdini Erdoğan ve parti üst yönetimine duyurma sıkıntısı yaşamıştır.Erdoğan,çok sonra,nasıl parti içinde birileri tarafından aldatıldığını ve yanlış bir karar almış bulunduğunu anlamış ama iş işten geçmiştir. Uğur ve yönetiminin Vali  Mustafa Yaman ile çelişkileri, itham ve iddiaları, başını vekil Sema Kırcı-Vali Yaman’ın çektiği parti içi-parti dışı tertipler ve kumpaslar, yürütülmüş algı operasyonları sonucunda Uğur’un Erdoğan tarafından anlamsız ve nedensiz görevden alınması 2014-2019 yılı yerel seçimlerine kadar 5 yıllık yönetim sürecini karmakarışık hale dönüştürecektir.(Ki, parti içi bu kumpas ve komplolardan zamanında Yılmaz’da fazlasıyla nasibini aldı..)

 

Sorunların ve sıkıntıların  nedeni ne Balıkesir ne de Balıkesirliler’dir!.

Uğur’un görevden alınması sonrası AltıEylül Belediye Başkanı Kafaoğlu’nun büyükşehir başkanlığına taşınması,Uğur döneminin adeta yok sayılması, bu dönemin belediye kadrolarının incitici tarzda tasfiye edilmeleri, gündeme taşınmış projelerin abuk sabuk gerekçelerle iptali,2019 yerel seçimlerine hazırlanan Kafaoğlu’nun aleyhinde gündeme taşınan yolsuzluk ve suiistimal iddiaları nedeniyle başkan adayı gösterilmemesini beraberinde getirmiş, geç de olsa, Yücel Yılmaz’ın büyükşehir başkan dayı olarak seçimlere girerek, kazanmasıyla sonuçlandı..

2014-2019 yılları arasında,Balıkesir nezdinde yaşanmış sancılı yıllara, dönemin Karesi belediye başkanı olarak yaşayan ve tanık olan isimlerin başında, Yücel Yılmaz gelmektedir.

 

Yaşanmışlıkları,yaşanmadı kabul etmek mümkün mü!?

Ne yazık ki,Balıkesir’de, kamu ve yerel yönetim, Ak Parti nezdinde bu sancılı,sorunlu, hala bilinmezlikler taşıyan karmaşık süreç, kurumlar, yöneticiler ve kişiler bazında aydınlanmamış, gerektiği gibi sorgulanıp, hesaplaşması layıkıyla tamamlanamamış bir süreçtir. Kol kırılır yen içinde mantığı ile şeffaflıktan uzak anti-demokratik bir anlayışla süreç idare edilmeye çalışılıp, en başta Balıkesirliler’e, AK Parti’nin yönetici ve üyelerine, partiye oy vermiş insanlarave dolayısıyla kente yazık edilmiştir.

Kendi içinde dejenere olmuş ya da kılınmış, kendi insanlarını kendi siyasal mekanizması içinde öğütmekten çekinmemiş, kurumsal ve siyasal hesaplaşmasını demokratik bir anlayışla tamamlanamadığı böylesi bir zeminin üzerine değil yedi katlı bina, tek katlı veya kondu bile konduramazsınız. Başkan Yılmaz ve yönetim ekibinin de bugün içinde bulunduğu sıkıntı ve sorunların kaynağı burada aranmalı..!  Çözüm, tek başına Başkan Yılmaz’a da yüklenme insafsızlığına ve kolaycılığına kaçılmamalı.. Başta; parti yönetimleri ve yöneticileri, milletvekilleri olmak üzere tüm bu ve benzeri sorunları, sıkıntıları ciddiyetle ele alarak, dünü ve küstürdüğü, kırdığı, incittiği insanlarıyla helalleşip, eksik ve yanlışlarını kabullenme demokratik olgunluğuna erişebilmeli.

 

Dokunan yanar!..’

Bunun en önemli nedenlerinden birisi de,Balıkesirli seçmen,2014 yılı 30 Mart yerel seçimlerinde, parti ve başkan adayınızı,tercih ederek,idari ve yönetim için yetki vermiş..5 yıllık hizmet döneminin belli bir aşamasında ‘olmadı’ diyerek, seçilmiş ve yetkilendirilmiş olanı,gerekçesiz görevden alıp, görev ve yetkiyi bir başka isme vererek, beş yıllık süreyibir şekilde  tamamlatıp, yerel seçim zamanı gelip,yeni 5 yıllık hizmet dönemi için, ‘buraya  kadar’ diyerek, bir başka başkan adayı ile yola devam ediyorsunuz.!

Tüm bu demokrasi dışı karmaşaya karşın partililer ve seçmen incinse de,kırılsa da,iradesi bir şekilde yok sayılmış olsa da olup-biteni sineye çekip,’Durmak yok, yola devam’ diyerek partinizi ve adayınızı iktidara taşıyor ise, başta partilileri ve seçmeni kutlamak gerek! Ama, bu durumda aldanıp, ’biz ne yapsak, millet takmıyor’ düşüncesine kapılırsanız, yanılırsınız. Millet, tanık olarak, yaşadıklarını unutmaz..!

Neden?

 

Tarihsel ve toplumsal sorumluluk..!

Çünkü, aynen Başkan Erdoğan’ın yıllardır dikkat çektiği ve ifade ettiği  gibi, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu ve sandıktan çıkan milletin  iradesinin gözetildiği bir ülkede ne milletin iradesi, ne de sandıktan çıkan seçmen tercihi ile  oynayabilirsiniz.. Tabiri caiz ise ,’dokunan yanar’!

Ayrıca, AK Parti’nin Balıkesir macerasına siyasi tarih açısından bütünlükçü bir yerel siyasi tarih açısından da bakmak ve anlamaya çalışmak gerekiyor. Eksikleri yanlışları,doğrularıkazandırdıkları,başardıklarıyla  rahmetli Sabri Uğur’dan başlayarak,Edip Uğur,Zekai Kafaoğlu ve Yücel Yılmaz yanı sıra ilçe belediye başkanları bütüncül bir tarih anlayışı ile  ele alınıp, bu tarihin sorgulanması, değerlendirilmesi en başta Balıkesir’in tarihsel ve toplumsal geçmişinin bilinebilir kılınması  gelecek kuşaklar açısından vazgeçilmez bir sorumluluk olarak kabul edilmeli..

Ben, bir gazeteci-yazar olarak, Başkan Yılmaz’ın gözlerinde dünü ve bugünüyle yaşanmış tüm bu  sorun ve sıkıntıların, eksiklik ve yanlışların bilincinde olduğunu,iktidarda kendisine ayak bağı haline gelmiş ne varsa kurtulma arzusu ve iradesini, çabasını gördüm. Onun adına da üzüldüğümü belirtmeliyim..

Başkan Yılmaz’ı da tanıyan bir çok meslektaşım, Başkan Yılmaz’ın başkan seçilmeden önceki Yılmaz olmaktan adım adım uzaklaştığı, kendisine yabancılaşmaya başladığı, dar bir çevrede içine kapandığına dikkat çekilmesi düşündürücü değil mi?

Yöneticilerin, sorumluluklarının ağırlığı gereği bulundukları makamlarda, yalnızlaşması doğaldır. En yakınlarındaki aile bireylerini ve özellikle çocuklarını dinleyin, anlarsınız..Yerel yönetimlerde,bu yalnızlığın ilacı, hizmet ve yatırımlarla vatandaşlarınızın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamak ve iktidar gücünüzü vatandaşlarınız ile yalansız-dolansız-mazeretsiz paylaşmaktır. Omuzlarınızdaki yükün, partilileriniz ve toplumla paylaştıkça  hafiflemesi karşısında, siz bile, şaşırmış olacaksınız..!

Basınla bir araya geldiğiniz toplantıda, basın mensuplarının yıllanmış yanıtsız kalmış sorular bir yana bugüne dair yoğun anlatım, yorum ve soruları, bu açlığın somut bir ifadesi değil mi?

Esen kalın..

 

Exit mobile version