TARİH, turizm ve gastronomi denince Ege’nin incisi Ayvalık ilk sıralarda gelmez mi akla?
Herkesin günün birinde yerleşip yaşamak istediği ilçemiz neticede.
O derece marka yani.
..ve fakat altyapı sıkıntılı. Tarih, deniz, plaj, güneş, yeme içme falan tamam da; elini yıkayacak suyu bulamıyorsan Ayvalık’ta.. Ağzına kadar dolan mesaneyi boşalttıktan sonra çektiğin sifon boşa basıyorsa.. Gezerken terledin, bir duş alıp rahatlamak istiyorsun; nerdee…
Musluklardan tıss sesi bile gelmiyor!
O ses, basıncın habercisidir; sular her an akmaya başlayabilir anlamında.
Ses yoksa, su da yok!
Ne zaman gelecek?
Arıza giderilince…
Arıza bitmiyor ki! Birini onarıyorsun, başka yerden patlak veriyor.
***
İKİDE bir “sabredin” diyoruz Ayvalıklıya. Hani, BASKİ’nin boru döşeme çalışmaları devam ediyor; Altınova’dan Ayvalık’a su gelecek.
Yaza doğru anca biter; temeli atarken yüz seksen günde halledileceği söylenmişti.
Depolar boş, şebeke patlak, memleket susuz.
Sosyal medyada Ayvalık grupları ve dahi Ayvalıklı arkadaşların paylaşımlarını görüyoruz sürekli.
Susuzluktan kırılıyorlar.
Uzun vadede çözülecek muhtemelen; o uzun vadeyi kim bekleyecek?
Ayvalık yıllardır bu halde. Hem içme ve kullanma suyu sistemi eski ve yetersiz, hem kanalizasyon altyapısı kötü.
Bir yanda susuzluk, bir yanda lağım kokusu!
***
AYVALIK’tan aradı bir vatandaş. “Beş gündür su akmıyor, koktuk” dedi.
Bebeği varmış, altını temizleyemiyor, banyo yaptıramıyor.
Su olmayınca evdeki tuvaleti de kullanamıyorlar haliyle.
Ocakta yemek pişirmeyi de bırakmışlar.. Yemek yapsan, bulaşık çıkacak. Beş gün susuz kalmak ne demek!
***
DURUMU bildiğimiz için bu yaz hiç gitmedik Ayvalık’a. Yıllardır kirasını ödeyip taş çatlasa üç veya dört gün kaldığımız Armutçuk’taki evin kapısını açmıyoruz nicedir.
Birkaç gün dinleneyim, Ayvalık’ın tarihi sokaklarında dolaşayım, alışveriş yapayım, sahilde bir gazinoya oturup çay içeyim, keyif yapayım diye kalkıp gitsen şimdi..
Ne tabak çanak yıkayacak, ne duş alacak su var.
Haydi yaz sezonudur, nüfusun ona – yirmiye katlandığı bir mevsim sonuçta. Yazlıkçısı geliyor, tatilcisi geliyor, turisti geliyor, günübirlikçisi geliyor; Ayvalık’ta her yer tıklım tıklım doluyor.
O mevsim bitti; tatilci milleti yerine yurduna döndü. Şimdi sakinlik hakim.
Eh, o kalabalığa su yetiremezsin; aynı anda on binlerce vatandaş çeşme açıyor, sifon çekiyor, duş alıyor falan. Ne su şebekesi dayanır, ne kanalizasyon.
Arıtma da istenen ölçekte olmayınca.. Yallah denize!
Eylül bitiyor, ekim ayına gireceğiz üç dört gün sonra. Ayvalık sakin. Yine su akmıyor. Çatlak, patlak, arıza deyip duruyorlar.
İşte efendim şu kadar bin küsur arıza olmuş da, hepsine müdahale edilmiş de, arı gibi çalışıyorlarmış da, falan da filan da…
Millet senin arızana bakmaz. Abonesi olduğu, zamlı tarifeden faturasını ödediği suyun musluktan aksamını ister.
Akmayınca söver!
Sonuçta o arızanın kaynağı Ayvalık’ta yaşayanlar değil; yönetenlerdir.
Öncekiler – sonrakiler deyip durmayalım. İşleyişe bakar vatandaş; işinin görülmesidir aslolan.
BASKİ’nin ve dahi Büyükşehir’in önceki yöneticileri unutuldu gitti. Şimdi başka bir yönetim iş başında.
Hedef de onlardır, muhatap da onlardır; işini iyi yapınca övülecek, kötü yapınca sövülecek olan da onlardır.
Beş gündür susuzluk çeken vatandaşın sövgü muhatabı, mevcut yöneticiler olacak haliyle.
***
AYVALIK’ın susuzluğu, altyapı sıkıntısı, lağım kokusu falan siyasi malzemedir aynı zamanda.
Önceki yönetimin başarısızlığı üzerine muhalefet kurgulayanlar, şimdi yerel iktidarın sahibidir.
Öncekilerin bol keseden harcarken yatırım yapmadığını iddia edip, “n’aptınız oğlum paraları” diye soranlar, bilmem şu kadar milyarlık borç yükü devraldıklarını söyleyenler, şimdi ‘çözüm üretmekle mükellef’ birinci tekil şahıs konumundalar.
Özne de diyebiliriz kendilerine.
Altınova’dan getirilecek hattı beklerken kokar o insanlar. Hemen, şimdi, hangi çözümü üretiyorsunuz; bebeğinin altını temizleyemediği için, yatalak hastasının elini yüzünü silemediği için, günlük temizlik gereksiniminden yoksun kaldığı için feveran eden vatandaşa ne söylüyorsunuz?
Sonuçta yüz küsur kilometre uzakta da olsa, Ayvalık Balıkesir’in ilçesi. ‘Balıkesir benim ailem’ sloganı onları da kapsıyor.
Biliyoruz, Büyükşehir ve BASKİ yönetimi sorunu kökten halletmek için bir şeyler yapıyor; boş geçirmiyorlar günleri. Önümüzdeki aylarda, yıllarda bu sorun büyük olasılıkla ortadan kalkacak.
Bugünü konuşuyoruz biz.
***
SİYASİ malzeme yapmak kolay dedik de.. Hatırlarsınız; Ayvalık’ta yapılması planlanan Karakoç Barajı konusu vardı. Hem yaşam alanları, hem zeytinlikler sular altında kalacağı için köylüler feryat etmiş, Ayvalık Belediyesi de köylüden yana olmuştu. Konu yargıya taşındı, bir öyle bir böyle kararlar çıktı. En son İdare Mahkemesi ‘ÇED olumlu’ kararının iptali için yapılan itirazı reddetmişti.
Sonra Danıştay aşaması başladı. Danıştay, mahkemenin kararını onadı. Baraja karşı çıkanların itirazını reddetmiş oldu böylece.
Ne ki, Ayvalık’ın susuzluğu üzerine CHP’li Büyükşehir yönetimine laf çakan, CHP Milletvekillerine ve dahi baraja itiraz eden herkese “karşı çıkarken düşünseydiniz” faslında nanik yapan AK Partili vekiller; özellikle de Mustafa Canbey’e durumu hatırlatmış olalım.
Danıştay kararıyla sabit; Karakoç Barajı’nın önünde bir engel bulunmuyor şu anda. Danıştay, karar düzeltme yolunu da kapatmış; bilgilerinize sunarım.
Yani, ilçenin su sıkıntısı mevzuunda muhalefet üretirken, Karakoç Barajı projesini özne yapmamak lazım. İktidar da, hükümet de AK Parti. Canbey de iktidarın mebbusu. Yetki de, etki de kendilerinde.
“Baraja karşı çıktınız, şimdi su yok diye ağlıyorsunuz” türü cümleler kurmamak lazım.
Selam ederim.