ÖMÜR BOYUER
Seçimlerden hemen önce “Büyükşehir’i Kim Kazanır?” başlığı ile yazı kaleme almıştım. Bu sorunun cevabını da “Ahmet Akın Zafere Daha Yakın” olarak vermiştim…
Yanılmamışım…
Aslında Ahmet Akın’la seçimin kazanılacağına olan inancımı yıllardır her platformda dile getiren biriyim.
Ayrıca yıllardır parti içinden kimse Ahmet Akın gibi belediye başkan adaylığı için bir iddia ortaya koymadı, emek harcamadı ve onun kadar kimse bunu arzulamadı. Çok çalıştı, çok koştu, aday olmayı, seçim kazanmayı hak etti ve sonuçta amacına ulaştı.
Seçim sonuçları başka bir öngörümü de haklı çıkardı…
Ahmet Akın’ın kendisine seçimlerden neredeyse bir yıl önce “2019 yılındaki gibi bir ittifak olmasa bile AKP ve MHP’lilerden de oy alıyorsun. Senin adaylığında seçmen sandıkta ittifak yapacak” demiştim.
Yanılmadım…
Bunu söylediğimde il başkan aday adayıydım daha il kongresi olmamıştı…
Dediğim gibi Ahmet Akın’la seçimin kazanılacağı o günlerden belliydi. Tek sorun CHP seçmeniydi ve kaybederse CHP seçmeninin tavrı yüzünden kaybedecekti.
14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 seçimlerinde büyük hayal kırıklığı yaşayan ve seçimlerden sonra özellikle Ümit Özdağ ile yapılan gizli protokol gibi bir takım şeylerinde su yüzüne çıkmasının verdiği kızgınlıkla deyim yerindeyse travma yaşayan CHP seçmeni, yerel seçimlerde sandığa gitmeyeceğini yüksek sesle dillendiriyordu…
Bu sesi duymamak için sağır, tepkiyi görmemek için kör olmak gerekiyordu.
Ve Siyasette size oy veren seçmeninizle, sokakla inatlaşamazsınız. İnatlaşırsanız her zaman kaybetmeye ve yok olma tehlikesiyle karşılaşmaya mahkûmsunuz demektir.
31 Mart Yerel Seçimlerinde öncelikle küskün CHP seçmeninin sandığa gitmesini sağlayarak ve diğer parti seçmenlerinden de oy alarak başarılı çıkmanın tek yolu değişimdi.
Değişim şart ve kaçınılmazdı.
İl kongresinde biz değişimi savunan ekip olarak mücadele ettik.
Değişimi savunurken biri kalksın başkası otursun sığlığında bir anlayışı da benimsemedik. Aracın motorunda, yürüyen aksamında, büyük sorunların olduğunu ve yapısal sorunların giderilmesi gerektiğini ama ne yazık ki aracı kullanan şoförü tartışmak zorunda kaldığımızı da her yerde söyledik.
Detaylarına girmeyeceğim, sonuç olarak şoförün yani genel başkanın değişmesinin şart olduğunu savunan anlayışın temsilcileri olarak biz; genel başkan değişimine karşı olan anlayışa karşı az bir farkla Balıkesir il kongresinde seçim kaybettirilen taraf olduk.
31 Mart seçim sonuçlarına bakıldığında değişimden yana verdiğimiz mücadelede ne kadar haklı olduğumuz görülüyor.
Elbette ülke geneline yayılan 31 Mart başarısının tek sebebi genel başkan değişikliği değil.
Mayıs 2023 genel seçimleriyle, 31 Mart 2024 yerel seçimleri arasında on ay var. Bu süre içerisinde bu denli farklı sonuçları ortaya koyacak olağan dışı bir gelişme de olmadı. On ay önce ekonomi daha iyi değildi. Sadece yakıcı etkisi 31 Mart’ta daha hissedilir hale geldi, üstelik on ay önce 6 Şubat depreminin acıları daha sıcaktı, yine alabildiğine iktidar olanakları seçim kampanyasında kullanıldı, üstelik Mayıs 2023 genel seçimlerinde Cumhur İttifakının elde ettiği psikolojik üstünlükte söz konusuydu ama buna rağmen iktidar büyük bir hezimet yaşadı ve yarım asır sonra CHP birinci parti oldu..
Ortaya çıkan sonucu elbette bu dar çerçevede değerlendirmek mümkünde değil, doğruda değil.
Ama her iki seçim arasında sonuçları etkileyen iki önemli unsur var.
Biri enflasyona ezdirilen ve mağduriyetleri giderilmeyen emekliler ile diğeri CHP’de yaşanan değişim…
Balıkesir, Manisa, Kütahya, Afyon, Uşak, Adıyaman gibi birçok şehirlerde tarih yazıldıysa bunun ana sebebi değişimin gücüdür…
Uzun söze gerek yok. Soru basit…
CHP’de değişim olmasaydı seçimden 1. Parti olarak çıkılır ve Türkiye haritası kırmızıya boyanır mıydı?
Değişimi savunan biri olarak benim bu soruya vereceğim cevap kesinlikle hayır olur…
İzmir sonuçları verdiğim bu cevabın en büyük kanıtı.
Değişim olmasına rağmen CHP Genel Merkezinin her yerde adaleti sağladığı söylenemez. Hoş, hiçbir dönemde de sağlanmamıştır. Bazı yerlerde Parti örgütünü karşısına almasına, parti seçmeninin tepkisini çekmesine rağmen yanlış adaylar gösterdiği de oldu. Yanlışlara rağmen konjonktürün etkisiyle kazanılan seçimler de oldu.
İzmir, hayal kırıklığı yaşayan CHP seçmeninin, sandığa gitmeyerek veya gitse de oy vermeyerek tepki koyduğunu kanıtlayan bir tavır sergiledi.
Genel olarak adaylara tepkili olan İzmir’de, CHP 2019 seçimlerine göre 2024 seçimlerinde yaklaşık 240bin daha az oy aldı…
Ahmet Akın’a dönecek olursak…
Değişim olmasaydı da Ahmet Akın seçimi yine kazanırdı. Ama bu kadar açık ara ve rahat olur muydu orası şüpheli.
Ama Türkiye haritasındaki kırmızılığının da ortaya koyduğu gibi konjonktürün etkisiyle kazanılan bazı ilçeleri CHP kazanamazdı.
Bu arada her şeyi değişime bağlayıp belediye ve meclis üyesi adaylarının, yönetim kademelerinin ve parti tabanının ortaya koyduğu emeği göz ardı ediyor değilim. Zira ortaya konan emeğe haksızlık olur.
Amma velakin kazanılan seçim, yaşanan adaylık süreçlerinde yapılan etik ve ilkesel yanlışları hiçbir zaman doğru da yapmaz.
Umarım seçilenler görevlerini adil, şeffaf ve layıkıyla yaparlar. Onların başarısı şüphesiz ilk seçimde CHP’yi iktidara taşıyacaktır.
Tıpkı 1973 yerel seçimlerinden başarıyla çıkan ve sosyal belediyeciliği başarıyla uygulayan, bunun sonucunda da 1977 genel seçimlerinde birinci parti olan CHP gibi bir süreç yaşanır ve buna katkı sağlarlar…