12 EYLÜL DARBESİNİ PROTESTO ETTİLER

Gömeç’te demokratik kitle örgütleri ve emekten yana siyasi partiler Gömeç Emek Ve Demokrasi Bileşenleri adı ile bir araya geldiler.İlk açıklamasını 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 41.yıldönümü nedeni ile Gömeç Cumhuriyet Meydanı’nda yapan Gömeç Emek Ve Demokrasi Bileşenleri, yaptıkları çağrıda ”Darbenin 41 yıldır halkımıza dayattığı düzeni sorgulamak, hesaplaşmak ve değiştirme irademizi ortaya koymak için meydanlardayız” ifadesini kullanıldı.

 

Gömeç Cumhuriyet Meydanı’nda bileşenler adına Melih Bağcı’nın okuduğu basın açıklamasına, halkın yoğun ilgisinin yanında Burhaniye ve Ayvalık’tan demokrasi güçlerinin de katılım sağladıkları gözlendi. Melih Bağcı, kitlenin sık sık darbe ve faşizm karşıtı attıkları sloganlarla kesilen konuşmasında; üzerinden 41 yıl geçmesine karşın 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen, faşist askeri darbenin Amerikan emperyalizminin talimatıyla NATO, Gladio, Kontrgerilla ve Egemen güçlerin iş birliği ile yapıldığına değinirken; ”insanlık tarihinin en kanlı karşı Devrimci darbelerinden biri olduğunu ve halen etkisini sürdürmektedir” dedi.

Demokrasi Bileşenleri adına konuşan Melih Bağcı şu mesajları verdi:

 

1 MİLYON 683 BİN KİŞİ FİŞLENDİ, 300 KİŞİ İŞKENCEDE HAYATINI KAYBETTİ

Ülkenin yurtseverlerine, ilericilerine, işçi sınıfına, aydınlarına, sosyalistlerine karşı girişilen kanlı bir darbedir ve asla unutulmayacaktır. 12 Eylül darbesinde yüzlerce insan yaşamını yitirmiş, binlerce insan işkenceden geçmiş, on binlerce insan tutuklanmış, yüz binlerce insan büyük acılar çekmiştir.

Yönetime el koyan Kenan Evren ve kuvvet komutanlarından oluşan cunta;1983 genel seçimlerine kadar Türkiye ye ilişkin bütün kritik kararları almış ve uygulamıştır.Alınan bu kararlar sonucunda; Türkiye Büyük Millet Meclisi lav edilmiştir. Anayasa uygulamadan kaldırılmıştır. Siyasal partiler kapatılmış, parti liderleri gözetim altında tutulup yargılanmıştır. Ülkedeki tüm sendikalar ve dernekler kapatılmıştır. 650.000 kişi göz altına alınmış, Açılan 210.000 davada 230.000 kişi askeri mahkemelerde yargılanmıştır. 517 kişiye idam cezası verilmiş 50 kişi idam edilmiştir. Cezaevlerinde 171’i işkence sonucu olmak üzere 300 kişi yaşamını yitirmiştir. 1.683.000 kişi fişlenmiştir. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkartılmış, 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atılmıştır. Gazeteler 300 gün yayın yapamamış, 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklanmıştır.

 

FAŞİST DARBE PATRONLARIN ÇIKARINA HİZMET ETTİ

1965-1980 Yıllarında Cumhuriyet tarihinin en güçlü dönemini yaşayan üniversitelerde, taşra kentlerinde ve büyük şehirlerde; işçi sınıfı, köylüler ve gençlik arasında önemli bir kitleselliğe ulaşan SOL un gücü 12 Mart darbesi ile kırılamayınca bir iç savaş yoluyla kırılmak istenmiş, bu da olmayınca 12 Eylül devreye sokulmuştur.

12 Eylül askeri darbesi uyguladığı sınırsız baskı ve vahşet politikalarıyla bunu bir ölçüde başarmıştır. Aynı zamanda bu Faşist darbe ile patronların çıkarı doğrultusunda 24 Ocak kararları hayata geçirilmiş ve ülkemiz bugün hala içinden çıkamadığımız neo-liberalizm batağına saplanmıştır. Bu darbe sonrasında ülkemizde yaşanan gelişmeler; darbenin gerçek yüzünü ve niteliğini her gün bir kez daha göstermektedir.

 

EMEK SÖMÜRÜSÜ ARTTI, SİYASAL İSLAM RESMİ İDEOLOJİYE DÖNÜŞTÜ

12Eylül generallerinin “Atatürkçülüğün’’ arkasına sığınarak ortaya koyduğu uygulamaların sonucunda; Ülkemiz emperyalist talana açılmış, emek sömürüsü daha da yoğunlaşmış sermaye daha da semirmiş dinci gericilik darbeden beslenerek bugün de gördüğünüz gibi eğitimden sağlığa yaşamın her alanına müdahale eder hale gelmiştir.

Siyasal İslamcılığın ve faşist-ırkçı milliyetçiliğin adeta bir resmî ideoloji olarak 41 yıldır hüküm sürdüğünü görüyoruz, yaşıyoruz.

Miting meydanlarında elde kuran sallayarak din siyaseti yapmak bugünün muktediri AKP/MHP bloğuna o günlerden miras kalmıştır. Hatırlayın, nasıl Erdoğan miting meydanlarında elindeki Kuranı sallamışsa, Evren de darbe sonrası elinde Kuran’ la bütün Türkiye’yi dolaşmıştı.

Türkiye’yi 12 Eylül darbesine götüren günlerde Maraş’ta, Çorum’da kimlik ve inanç temelli katliamlarla başlayan süreç, cunta yönetiminde, Diyarbakır cezaevindeki insanlık dışı uygulamalarla toplumsal barışımızda onulması zor tahribatlar bırakmıştır. Diyarbakır cezaevi uygulamaları üzerinden sembolize edilen ırkçı-milliyetçiliğin Kürt sorununu taşıdığı nokta, gerici-faşist-dinci örgütlenmelerinin desteklenmesi 12 Eylül rejiminin yarattığı ortamın bir sonucudur.

 

ADALETTEN, EŞİTLİKTEN, ÖZGÜRLÜKTEN YANA TAVIR ALDIK

12 Eylül Faşist askeri darbesi darbeler içinde en ağır ve en uzun sürmüş olanıdır. Siyasal yaşam üzerinde kalıcı etkiler bırakmıştır.12 Eylül darbesiyle hesaplaşmanın yolu, uyduruk mahkemelerle ölmüş paşaları yargılamak değil, darbeyle oluşan bu gerici faşist sermaye düzeniyle hesaplaşıp, onu yıkmaktan geçmektedir.

Bizler bu ülkenin ilericileri, devrimcileri, yurtseverleri olarak 12 Eylül faşist askeri darbesini bir kez daha kınıyoruz. Demokrasiye, İnsan hak ve özgürlüklerine, Emeğe, Yargının bağımsızlığına, Laikliğe yapılan her saldırının karşısında Adaletten, Eşitlikten, Özgürlükten yana tavır aldık almaya da devam edeceğiz.

Bugünkü tek adam rejimi, Emperyalizme karşı verilen büyük mücadele ile kurulan Cumhuriyetin bütün kurumlarını ortadan kaldırmıştır. Bugün bizim önümüzdeki temel görev; barış içinde yaşayacağımız eşit ve özgür yarınların Demokratik Cumhuriyetini kurmaktır. Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz.”

 

 

 

Exit mobile version