“Temsil ve Hafıza” sergisi, Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulunun hikayesini anlatıyor

Sanatseverlere kapılarını açan "Temsil ve Hafıza" sergisi, Türkiye'nin ilk güzel sanatlar okulu olan üniversitenin hikayesini anlatıyor.

"Temsil ve Hafıza" sergisi, Türkiye'nin ilk güzel sanatlar okulunun hikayesini anlatıyor

Kapılarını 4 Mart’ta açan ve küratörlüğünü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Sinan Niyazioğlu, Doç. Dr. Yasemin Nur Erkalır ile Prof. Dr. Nezih Recep Aysel’in üstlendiği sergi, akademinin 1882-1948 yıllarındaki kurumsallaşma serüvenini kronolojik şekilde ortaya koyuyor.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Handan İnci Elçi, AA muhabirine, sergiye ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kökleri Osmanlı dönemine dayanan üniversitenin, 2. Abdülhamid’in iradesi, Osman Hamdi Bey’in kurucu müdürlüğünde, ülkede mimarları, sanatçıları ve tasarımcıları yetiştirmek için kurulduğunu dile getiren Elçi, “Okulumuz 142 yıldır bu hedeflerinden hiç sapmadan varlığını sürdürmüş ve büyük bir birikim oluşturarak bugünlere gelmiştir.” dedi.

“Okulumuz neyi temsil ediyor ve bu hafızalara nasıl yansıdı, ilk bölümde bunu gösterdik”

Elçi, serginin ortaya çıkışına ilişkin, “Cumhuriyet’in 100. yılı için ‘Kurumumuzun bilgisi ve birikimini nasıl yansıtalım?’ diye düşündüğümüzde, bu birikimi aslında tek seferde yansıtamayacağımızı fark edince iki ayrı sergi planladık. Bunun ilki ‘Temsil ve Hafıza’ adını taşıyor.” ifadelerini kullandı.

Üniversitenin, alanında kurucu bir okul olmasının yanı sıra yönlendirici, şekillendirici ve belirleyici bir yapısı bulunduğuna dikkati çeken Elçi, şöyle devam etti:

“Bu birikimi ‘Temsil ve Hafıza’ başlığı altında toplarken, okulumuz neyi temsil ediyor ve bu hafızalara nasıl yansıdı, ilk bölümde bunu gösterdik. İlk bölümümüzün tarihleri 1882 ile 1948 arasında. 1948’de Fındıklı Çifte Sarayları yanıyor ve orada hafızamızın büyük bir bölümünü kaybediyoruz. Hafıza kelimesi de işte burada ekleniyor serginin adına. Temsiliyetimiz hafızaya nasıl yansıdı, 1948’e kadar bunu gösterdik. Burada iki farklı bakış açısı var. Bunları farklarıyla birlikte yansıtmaya çalıştık.”

Sergi 4 Ağustos’a kadar görülebilecek

Prof. Dr. Elçi, sergideki “temsil” temasının 4 ayrı başlıkta belirlendiğini anlatarak, şunları kaydetti:

“Bilindiği gibi okulumuz Cumhuriyet süresince rejimin otoportresinde görev alıyor, sergi geleneği, bir kamuoyu oluşturuyor ve yayın politikası belirliyor. Bunların hepsi son derece önemliydi ve birinci dönemimizde bunu böylece gösterdik. Ama gösterdiğimiz yer de çok kıymetli. Çünkü yine bizim üniversitemizin hocaları ve sanatçıları tarafından, büyük ölçüde onların ürettiği eserlerden oluşan, Türkiye’nin de ilk ve en büyük resim heykel müzesi olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin içinde bu sergiyi yaptık. Burası aslında birikimimizin temelini, kökünü gösteren çok bir önemli mekan. Bu mekanı da içine alan bir sergi oldu. Tabii ki 142 yıllık bir kurumdan, ülkenin sanat, tasarım, mimarlık alanında öncü kadrolarını yetiştiren, üretimiyle buraya yönlendiren, ülkenin özellikle bu alanlarda hakikaten gelişmesine büyük katkı sunan bir kurumdan söz ediyoruz.”

Serginin 4 Ağustos’a kadar ziyaret edilebileceğini belirten Elçi, üniversitenin 1948 sonrası dönemini ayrı bir sergide işleyeceklerini söyledi.

Elçi, ikinci sergide kurumun üniversiteleşme dönemindeki sanat ortamına odaklanacaklarını dile getirerek, “Diğer sergide, burada yapılan sergiler, özellikle yetiştirdiğimiz ressamlar, heykeltıraşlar, ekoller, bunlarla ülkenin sanat ortamına nasıl büyük bir köprü kurduğumuz gibi konuların altını çizeceğiz. Bunun için toplantılara yeni başladık. Bu sergide de yine üniversitemizin hocası olan çok kıymetli iki küratörümüz olacak, Emre Zeytinoğlu ve Aykut Köksal. Bakalım ortaya ne çıkacak, ben de heyecanla bekliyorum.” diye konuştu.

Exit mobile version