MİNYATÜRÜN VE MAKETLERİN EFENDİSİ

 

Lütfü Özalay, minyatürün efendisi. Maketlerin efendisi. Aklınıza gelebilecek her şeyi, mini minnacık boyutlarda atık malzemelerden yapıyor, hem de en ince ayrıntısına kadar. Müzik aletleri mi dediniz? Her türü bir elin serçe parmağı kadar ufacık ebatlarıyla yapılmış halde görmenizi bekliyor. Sokak satıcılarını sorarsanız, köftecisi, macuncusu, lahmacuncusu, simitçisi, bıçak bileyicisi ve benzerleri, Özalay’ın ellerinde sigaranızı yaktığınız bir çakmak büyüklüğünde. Mahalle fırını, cebe girecek kadar küçülmüş. Özalay, deyim yerindeyse tüm bu yapıtları canlandırıyor. Sözü uzatmaya gerek yok, Özalay’ bırakalım. 

 

 

Lütfü Özalay kimdir kendinizi anlatır mısınız?

1960 Balıkesir doğumluyum, evliyim, iki oğlum, iki gelinim, iki de torunum var. İlköğrenimimi, Balıkesir 6 Eylül İlkokulu ve Dumlupınar ilkokullarında tamamladım. Balıkesir Ortaokulu ile Balıkesir Lisesi’ni bitirdim. Uludağ Üniversitesi Balıkesir Mühendislik Mimarlık Fakültesi mezunuyum. İnşaat mühendisiyim ve şu anda emekli olmama rağmen, bir yapı denetim şirketinde görevliyim, yapı kontrol elemanı olarak çalışıyorum.

 

 

Maketler mi yoksa minyatürler mi demem gerekiyor, nasıl başladınız, hobi olarak mı sürdürüyorsunuz, meslek mi edindiniz?

Maketlere bir hobi olarak başladım ama sonra mesleğim oldu. Kooperatiflere, müteahhitlere, mimari proje üç boyutlandırması için gereksinim duyanlara bina maketleri yaparak başladım. Sonrasında, minyatür enstrümanlar, fotoğraf makinaları, dikiş makinaları, eskiye dair pek çok objenin maketlerini çalıştım. Özellikle Balıkesir evlerinin rölyefleriyle ilgilendim. Yerinde ölçüler almak suretiyle, röleve ve yenileme projelerini inceleyerek aslına uygun şekilde, bir bölü elli, bir bölü yüz gibi farklı ölçeklerde aslına uygun rölyef maketlerini çalıştım ve sürdürmeye devam ediyorum. Beş kez sergi açtım. Tüm sergilerim yoğun ilgi gördü.

 

 

Hangi sergiyi, nerede, ne zaman açtınız, yeni sergi projeleriniz var mı?

İki yıl süre ile Balıkesir Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülere maket dersi öğretmenliği yaptım. Onlarla birlikte hazırladığımız çalışmalardan oluşan sergiyi Adalet Bakanlığı ve başsavcılığın izni ile açtık. Daha sonra kendi çalışmalarımdan oluşan, özellikle Balıkesir evleri rölyef çalışmalarımı, Balıkesir Belediyesi ve Balıkesir Kültür Müdürlüğü’nün desteği ile iki kez, sanatseverlerin izlenime sunduk.

 

 

Mesleğiniz gereği bina maketleri yapımı tamam, anlaşılır. Yapıların dışında yüzlerce, fotoğraf makinası, müzik aletleri gibi çok çeşitli minyatür maketleriniz var. Nedir bunlar, nereden aklınıza geldi?

Ev maketlerinin dışında, gemi maketleri ile de uğraştım bir zamanlar, sonra, niye çeşitlendirmeyeyim düşüncesi egemen oldu. Fotoğrafa meraklı olduğum için, Alaminüt fotoğraf makinaları, 36 mm fotoğraf makinaları, eskiden kullanılan körüklü fotoğraf makinaları, minyatür müzik aletleri, eski sokak satıcılarının kullandığı araba ve tezgahlar, eski Balıkesir evlerinden oluşan yapılar.  Örneğin bir terzi dükkanı, bir arzuhalci, gazete bayi ve bu gibi pek çok obje.

 

 

Sokak satıcılarının maketlerini yaptığınızı söylüyorsunuz. Günümüzde kalmadı. Cep telefonuyla siparişiniz en kısa anda ayağınıza geliyor. Hangi satıcıların maketi var?

Sokak satıcılarında uzun zamandan beri pek göremediğimiz, macuncu, şerbetçi ve niyetçi. Z kuşağı bilmez ama, eskiden niyetçiler vardı. Niyet çekmek isteyenlere, para karşılığında, eğitilmiş tavşan, saka kuşu, güvercin gibi hayvanlara niyet çektiren kimselere niyetçi denirdi. Alaminüt fotoğrafçılar. Ben bu sokak satıcılarının tezgahlarını yaptım. Ayakkabı boyacıları hala var. Lostra salonlarında, sokak aralarında çalışıyorlar. Simitçiler, mahalle aralarında, “Taze çıtır simit vaaar!” diye bağırarak yıllar geçse de sokaklarımızın ayrılmaz bir parçası olacaklar.

 

 

Mahalledeki  manav, terzi, mahalle bakkalı, ve benzeri dükkanların maketleri var. Gençliğe ve gelecek kuşaklara bunları mı aktarmak istediniz?

Eskiden her mahallede, üç ya da dört sokak sonrası bir manava, terziye, bakkala ayakkabı tamircisine rastlardınız. Şimdi süper marketler bakkalları, manavları, alış veriş merkezleri, hazır giyim mağazaları, terzi esnafını yok etti. Terziler şimdi, paça kıvırıyor, diyet yapıp zayıflayanların elbiselerini daraltıyor. Terzi esnafına gidip, “Bana takım elbise, pantolon, gömlek dik” diyen yok. Mahalle terzileri tek tek kapandı.

 

 

Maketlerin yanında anahtarlık koleksiyonunuzda var. Hem maket ustası, hem koleksiyoncu musunuz? Yerli yabancı çok sayıda anahtarlığınız var size maliyeti ne oldu? Yerine gidip alıyor musunuz?

Futbol milli takımı ve futbol liglerinde mücadele eden takımların anahtarlıklarını biriktirdim. Kasklardan ve masklardan oluşan bir anahtarlık koleksiyonum var. Farklı kültürlerde kullanılan kasklar. Roma’da gladyatörlerin başlarını koruyan kasklar, işçilerin başını koruyan baretler, madenci kaskları, Kızılderili başlıkları gibi anahtarlıklar koleksiyonumda yer alıyor. Ülkeler ve şehirlere özgü pek çok anahtarlık sahibiyim. İsveç’ten, Rusya’dan pek çok ülkeden gelen anahtarlıklar var. Bunları gidip almak bir hayli pahalı olur. Koleksiyonumdaki anahtarlıklarımın yüzde doksanı, benim bu hobimi bilenlerin armağanlarıyla oluştu. Yurt dışına gidip gelen dostlarım beni unutmadılar. Hepsine teşekkür ediyorum. Ben de, gezdiğim yerlere özgü anahtarlıkları toparladım. Futbol takımlarının anahtarlıklarının çoğu var ama anahtarlık yaptırmayan takımların anahtarlıklarını almak mümkün değil. Onun için her takımın anahtarlığı koleksiyonumda yok.

 

 

Çok güzel eserleriniz var. Maket yapmakta, özellikle minyatür maket yapmakta sizi neler zora sokuyor?  Malzeme bulabiliyor musunuz?

Benim en büyük sıkıntım işliğimin olmaması. Emekli olduktan sonra işyerimi kapattım. Bu nedenle evde çalışıyorum. Yemek masasında üretmenin zorluğu araç gereç ve maket yapımında kullandıklarını yayıyorsunuz, belli bir süre çalıştıktan sonra toplamak zorundasınız. Her çalışma sonrası bu işlem sürüyor. Malzeme ile çok sıkıntım olmuyor. Özellikle atık, geri dönüşümü olan gereçler kullanıyorum. Meşrubat pipetinden sigara paketindeki alüminyum folyoya kadar kullandığım malzeme gereç atık gereç. Maket kartonu, değişik türde yapıştırıcılar, akrilik boya, bunlar her yerde çok çabuk bulunuyor. Oluklu mukavvalardan çıkan oluklardan kiremit yapıyorum. Kullandıklarım bu tür nesneler. Rölyeflerimi paspartulayıp, çerçeveletip, hazır hale getiriyorum.

 

 

Uzun süre önce Beş sergi açmışsınız. Yüzlerce eseriniz var, neden sergi açmıyorsunuz?

Sergi hazırlıkları yaptım fakat fırsat bulamadım. Elimdeki eserleri hazırladım, Covid 19 pandemisi ortaya çıktı. Tam salgın etkisini yitirdi derken depremler peş peşe geldi. Bu yaz yapmak istediğim sergiyi ötelemek niyetindeyim. En kısa zamanda yaralar sarılır, daha huzurlu, daha güvenli günlerde sergimi açarım.

 

Sizi en çok etkileyen yapıtınız hangisi?

Her grupta benim çok çok sevdiklerim var elbette. İşe ilk başladığımda iki katlı Balıkesir evi maketi yapmıştım. O benim ilk göz ağrım. Geldiğim noktada çok ilkel koşullarda yaptığımı biliyorum. Öyle olmasına rağmen benim çalışmalarımın arasında en değerli olanıdır. Beni bu mesleğe yönlendiren o çalışmamdı.

 

Mimari, üç boyutlandırma maketlerinde kazanç elde edebiliyorsunuz, bu minyatür eserleriniz size kazanç sağlıyor mu?

Eserlerimi sergilerde satıyorum. Tatmin edici olduğunu söyleyemem. Üzerine eder olarak ne yazdığınız çok önemli ama rakamları düşük tutarsanız, işporta malı gözüyle bakılıyor. Değerini bulsun istediğinizde, insanların ekonomik koşullarını zorluyorsunuz. Sergime gelenlerin bazıları, buraya gelmişken boş çıkmayalım düşüncesiyle alıyor. Mutlaka bana katkısı olsun düşüncesiyle satın alıyorlardır. Açıkça söylemek gerekirse emeğimi karşılamıyor.

 

 

 

 

Exit mobile version