GÜLE GÜLE BAHADIR TUNÇ…

TUFAN DALGIÇ

Ünlü Yönetmen Tunç Başaran’ı kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içinde bu yazıyı kaleme alıyorum. Tunç Başaran, usta bir yönetmen olmanın dışında Bandırma’daki dostları için her zaman “Tunç Baba” olarak kalacak. Son yolculuğuna giderken ve hastalandığında ailesinin yanı sıra Bandırma Kaymakamı Günhan Yazar, Belediye Başkanı Tolga Tosun ile dostları onu hiç yalnız bırakmadı. Tunç Başaran, Bandırma’da her zaman el üstünde tutuldu ve onu sonsuzluğa omuzlarda uğurladılar. Dursun Mirza döneminde “Ustaya saygı gecesinde” sanatçı dostları da Bandırma’ya geldi. Dursun Mirza da her zaman Başaran’ın yanında oldu. İşte bu yüzden Tunç Başaran’ın hikâyesi asla bir dram değildi. İnsanları sever, sevgiye karşılık vermeyi bilirdi. Bandırma’da birçok genci sinema ile buluşturdu. Hiç kimseyi boş çevirmedi. Bir gün olsun alçak gönüllülüğünü kaybetmedi. Hatta benim ukalalıklarıma rağmen kaybetmedi diyebilirim. Şimdi onunla geçen yaklaşık 6 yıla baktığımda hep güzel anılar biriktirmiş olduğumuzu görüyorum. Son kez eve ziyarete gittiğimizde sohbet ederken konu sinemaya gelmişti. Ben de “Ben artık Avengers” izliyorum diyerek takıldım. Biraz dudak büktüğünde hemen lafı söyledim“ Çocukken Shazam diyen ben değilim sensin Tunç Baba”. Gülüştük, güldürmeyi gülmeyi severdi. ​
Pakize Başaran’a taziye için arkadaşlarla eve gittiğimizde masada bıraktığın kitaplara baktım. Nutuk, Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü, Jean-Jacques Rousseau’nun itirafları ve  Aristoteles’in Politika isimli kitapları bıraktığın gibi duruyordu. Sonra odana geçtim duvarda Yılmaz Güney’in sana askerden yazdığı mektup yerli yerinde. Birçok sinemacının hayal bile edemeyeceği ödüllerin arasından usulca mektuba ulaştım yine. Yılmaz Güney’in mektubun sonunda sana seslendiği gibi “Bahadır Tunç” diyerek bu kez seslenemedim. Sanatçı olmak savaşçı olmakla eş değer. İnsanlar iyilikle, sevgiyle buluşsun diye savaşıyorlar. Belki Yılmaz Güney sadece o dönemde asker olduğunuz için “Bahadır” dememişti sana…​
Artık Bandırma’da seni her köşe başında seven insanlarla olacaksın. Belki adın bir çocuk parkına verilecek, çocukları ne çok seversin hem de bütün çocukları biliriz… Bir gün o çocuklara seni anlatacağız, belki benim çocuğum olur ona anlatırım. “Gıdıklayan yönetmen” deriz sana. Uçurtmayı Vurmasınlar filminde Barış’ı güldürmek için kameranın kadrajına girmeden nasıl gıdıkladığını anlatırım. Adın bir sokağa verilir belki, düşünsene el ele gençler senin sokağında aşkla tanışacak. “Tunç Başaran Sokağında Aşk” diyecekler. Kadınlar sevildikten sonra hep güzel Tunç Baba. En iyi sen bilirsin… ​
Şiirlerimi okuyup senin gibi içten “Bravo” kim der? Hadi bunu geçtim. Fırçayı kimden yiyeceğiz Tunç Baba kimden?  Film bitti. Şimdi üstüne konuşma zamanı ve final sekansındaki ölüm bize ağır geldi. O yüzden bizler seni ölümsüzlüğe uğurluyoruz…​
Sevgiyle yaşayanların anısı bol olur. Anılar eskimez Tunç Baba, anılar zamanın dışına atılan adımlardır. Masanın başına hiç eksilmeyen bir kadeh rakı koyacağız… Sevgiyle yaşadın, sevgiyle ayrıldın aramızdan. Biz nasıl senin filmlerinle büyüdüysek yine çocuklar senin filmlerinle büyüyecek…​
Exit mobile version