Doğu ve Batı arasında köprü kurmayı amaçlayan eserin yer aldığı konser, iki gece üst üste KKL Luzern Konser Salonu’nda sanatseverlerle buluştu.
Büyük bir orkestra, koro ve farklı ses renklerine sahip solistlerin yanı sıra kudüm ve ney sanatçılarının da yer aldığı konserin sonunda sanatçılar uzun süre alkışlandı.
Eserin ilk seslendirilişini Şef Michael Sanderling yönetimindeki Luzern Senfoni Orkestrası, Klaas Jan De Groot’un yönetimindeki Berlin Rudfunk Korosu ile soprano Fatma Said, mezzosoprano Marianne Crebassa, tenor Pene Pati, bas Alexandros Stavrakakis’ten oluşan solistler gerçekleştirdi.
“İki değeri bir araya getirerek dostluk köprüsü kurmak istedim”
Burada açıklama yapan Fazıl Say, dünyadaki savaş, terör, kavgalar ve kaosun gölgesinde yıpranan insani değerlere müziğinde yer verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Savaş, evrendeki en anlamsız şeydir. Doğu ve Batı halen dertli bir vaziyette. Dost olmayı, uzlaşmayı, barışı denememiz lazım. Mozart ve Mevlana’yı bestelerken, Doğu’nun ve Batı’nın bu iki değerini bir araya getirerek bunu anlatmak bir nevi dostluk köprüsü kurmak istedim. Çünkü Mozart’ın müziği insanlığın müziğidir. Keza Mevlana’nın sözleri ise hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun insanları birleştirir. Bu eserle hayattaki kaosu bir nebze uzaklaştırarak, müziğin insanlığı birleştirici bir güce dönüşmesini istedim. Mozart ve Mevlana, evrensel bir barış, huzur ve sevgi çağrısıdır.”