Edremit Kitap Fuarı’nın bu yılki onur konuğu Prof. Dr. Emre Kongar, fuarın ilk konuşmacısıydı. Kitabın önemini tarih öncesi dönemden bu tarafa örneklerle anlatan Kongar, “yazılı kültürün efendisiyiz, bilişim kültürünün kölesiyiz” dedi.
İşte Prof. Dr. Emre Kongar’ın konuşmasından satır başları…
Koltuk meraklısı olmadığım için kürsüden konuşmuyorum. En yüksek koltuklara kadar çıktım, ayakta yürüyerek koşunayım.
Açış konuşmasında bir yol kavşağından söz ettim, karanlık ve aydınlık, başka hiç bir şeyin önemi yok. Önce aydınlık, birbirimizi göreceğiz ki, sorunlarımızı çözeceğiz. Önce karanlığı bitireceğiz.
Kitap Fuarı’nın önemi nerede? Bu organizasyonu gazeteci yazar Necdet Saraç yaptı. Yüzlerce kitap fuarına, binlerce imzaya katıldım, bu kadar görkemli dikkatle hazırlanmış bir fuara bir yerde daha rastladım,. Edirne’deki fuarda. Bunu Necdet Saraç’a borçluyuz; adam yazar, aydınlanmacı., gazeteci. İyi yöneticiler, iyi politikacılar doğru kadrolarla çalışan insanlardır.
KARANLIKTAN KURTULMAYI ÖNLEYECEK HER HAREKET AYDINLIĞA İHANETTİR
Gelelim kitabın serüvenine Boş ve hamasi laflar etmeyeceğim. Türkiye’nin önündeki ilk adım, karanlıktan kurtulmaktır, bunu unutmayın. Karanlıktan kurtulmayı önleyecek her hareket aydınlığa ihanettir. söylenenlere, yapılanlara, eylemlere bu açıdan bakın. aydınlığa doğru atılacak adıma mı hizmet ediyor yoksa karanlığa mı? Önce aydınlık.
Bütün sorunlarımızı aydınlıkta tartışarak çözeceğiz. Önce insanlığın toplayıcı avcı döneminden başlayacağım. Birkaç milyon yıl.. Kitabı anlamak için kültürü bilmek lazım. Kültürü bilmek için toplumun yapısını bilmek lazım. Toplum yapısını bilmek için nasıl ürettiğini, nasıl beslendiğini bilmek lazım, sosyoloji adı altında bir sürü abuk subuk laflar, dinci, mezhepçi, ırkçı ideolojiler, orada aile, burada kentleşme, bölük pörçük. sosyolojinin temeli toplumları anlamaktır. Bir topluma bakınca insanı görürüm. cinsiyetini, yaşını, eğilimlerini, tercihlerini, yaşını görüyorum, ona göre bakıyorum, doktor gibi bakıyorum.
EN İLKEL YÖNETİCİ REİS! KANUN, KURAL, MAHKEME, EKONOMİ, PER ŞEY O…
O değişkenleri bileceksin. toplumun da değişkenleri var. İlk insanlar avcı toplayıcıydı deniyor. Avcı toplayıcı olur mu, toplayıcı avcı olur. Anasından okla yayla mı doğuyor insan? Toplayıcı avcı toplumda kurda, kuşa, yıldırıma, gök gürültüsüne bakıyor, aşiret halinde yaşıyorlar, reis var başlarında, en ilkel yönetici, orada ne derse reis her şey o. Kanun, kural, mahkeme, ekonomi her şey o. O zaman kitap yok, mağara resimleri var. İnsanoğlu sonra tarımı keşfediyor, toprağı süreceksin, tohumu atacaksın, filizlenecek, biçeceksin, sapla samanı ayırt edeceksin, on binlerce yıl. Bütün insanlık buradan geçiyor. dinlerden, coğrafyalardan bağımsız bütün insanlık buradan geçiyor.
O üretim biçiminin kadını aşağılayan, eşya gibi gören, gençleri küçümseyen, demans gibi hastalıkları olan yaşlıları toplumun tepesine çıkaran kültür o kültür. O kültürde kitap gelmeye başlıyor. tek tanrılı dinler de başlıyor. Erkek egemen toplumun kuralları oluyor. Orada kitap var, kitaba erişim yok. Kilise, kitaba erişimi yasaklıyor. İncili okursa insan papanın papazların gücü yok olacak. İslam’da da emirler sultanlar kütüphaneleri yakıyor, İskenderiye kütüphanesi yakılıyor. kitap var erişim yok.
Avrupa rönesans reform hareketleri, endüstri devrimi yapılıyor. Toprağı korumak lazım., bunu için ordu lazım, silah lazım, imparatorluklar geliyor ardı sıra. önce tek tanrılı dinler, din hakim, toprak ağaları hakim, köylü köle. kadının adı yok. mal, eşya. İmparatorluklar kuruluyor, yanında papa, papaz var. İslam’da emirin yanında şeyhülislam.. Allah adına yönetiyor. Karşı gelirsen önce kazığa oturtuyor, hem bu dünyada cezalandırıyor, hem öbür tarafta.
DEMOKRASİ TEK BAŞINA SERMAYE SINIFIYLA KURULMADI, EMEKÇİLERİN SAYESİNDE KURULDU
Endüstri devrimiyle bu süreç değişiyor, fabrikalar ortaya çıkınca toprak ağalarının yerine sanayiciler sermayedarlar geçiyor. sermaye sınıfı ortaya çıkıyor, onların egemenliğinde işçiler hak istiyor, demokrasi oluşuyor. Demokrasi tek başına sermaye sınıfıyla kurulmadı, demokrasi varsa emekçilerin sayesinde kurulmuştur. Bu dönemde kitap başlıyor. Din tarım döneminde bütün dünyada ve Anadolu’da sözlü kültür, saz şairleri, öykücüler, şairler sözlü kültür egemen. Endüstri devrimi başlayınca iktidar yeni bir sistem kurunca, seçimler ortaya çıkınca, kitap önem kazanıyor. Batıda endüstri devrimi 1490’da başlıyor, Fransız devrimiyle egemen oluyor.
Osmanlı bu devrimin dışında, dünya hakimi o. Din tarım döneminde dünyanın egemeni Roma. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u zaptettiğinde osmanlı beyliği dünya imparatorluğu oluyor. Batı ne yapıyor, Atlantik’e sıkışıyor.
TÜARK TARİHİNDE İKİ DAHİ VAR: BİRİ FATİH SULTAN MEHMET, DİĞERİ ATATÜRK
Osmanlı Türk tarihinde iki dahi var, biri Fatih, diğeri Atatürk. Atatürk daha büyüktür, fatih’in Doğu Roma’yı fethi tarihin akışına uygun, Atatürk’ün olduğu dönemde tarihin akışına uygun olan şey Sevr; Atatürk tarihi çeviriyor, insanlık tarihini tersine çeviriyor. İnsanlık tarihi Anadolu’da tersine çevrilmiştir.
Bütün dünya endüstri devriminden sonra, yönetim daha çok ulusçu devlet, insanlık yeni bir aşamaya geçti. toplayıcı avcı, din tarım, kentsel endüstriyel, şimdi bilişim devrimi. Bunun kültürü farklı bir kültür.
YAZILI KÜLTÜRÜN EFENDİSİYİZ, ELEKTRONİK KÜLTÜRÜN KÖLESİYİZ
Yazılı kültürün efendisiyiz, istediğimiz kitabı alırız okuruz, altını çizeriz tartışırız. elektronik kültürün dijital kültürün kölesiyiz. Orada kendini bilmez iki kişi bir milyon takipçili bir ünlü bilim insanına laf eder asabın bozulur. Elektronik kültürün kölesiyiz, ekrana köle oluruz. Unutmayın, yazılı kültürün efendisiyiz, elektronik kültürün kölesiyiz. köle olmayın, eşyanın kölesi olmayın. Kitabın önemi burada.
Osmanlı’nın geri kalmışlığı dünya egemeni olduğu içindir. Avrupa Atlantik’e sıkışınca kendine yeni yollar buluyor. Fatih daha ölmeden önce, Hollandalılar sıkışmış, Avrupa ipek yolunu kaybetmiş, Jakarta’da muz ve kauçuk tarlalarına el koyuyorlar. Emperyalizm ve endüstri devrimi böyle bir şey. Reisliğe din tarım kültürünün karanlığına özenenler hala kitap düşmanı, kadın düşmanı, özgürlük düşmanı. Edremit Kitap Fuarı bu bakımdan özgürlük, adalet, kadın hakları, aydınlık için önemli bir adımdır.” (POLİTİKA)