EĞİTİM TARİHİNDE BİR KUTUP YILDIZI: TONGUÇ BABA

İSMAİL ERTEN

 

Tonguç hakkında birçok kitap yazıldı şimdiye dek. Hepsi parça parça bölük börçük.

İlk kez Dr. Niyazi Altunya Tonguç’u anlatısı derli toplu bir kitap yazdı: TONGUÇ BABA.

Bu kitapta Tonguç en ince ayrıntısına dek anlatılmış: Tonguç’un aile ortamı, eğitimi, öğretmenliği, Köy Enstitüleri’ni nasıl kurduğu, ne gibi zorluklar çektiği, kimlere karşı savaşım verdiği, arkadaşları, karşıtları, eğitim anlayışları… Daha onlarca ayrıntıyı kitapta bulabilirsiniz.

“Tonguç kafasıyla Batı’ya, yüreğiyle halka bağlıydı. Bu okullarda iş sözden önce gelir, öğrenciye bilgi verilmez, öğrenci bilgiyi alır. Tonguç, bozkırda yemyeşil umutlar içinde yatıyor” der Sabahattin Eyüpoğlu.

 

Tonguç 1893 yılında Bulgaristan’ın Tataratmaca köyünde doğdu. Milyonlarca Anadolu çocuğu gibi yokluk, yoksulluk içinde büyüdü. Öğrenim için 1918 yılında Almanya’ya gönderildi. 1919 yılında geri çağırıldı. Osmanlı yenilip güç durumda kaldığı için? Sefalet içinde geldiklerinde (19SMayıs1919) Mustafa Kemal Samsun’a çıkmıştır.

Tonguç yükseköğretim diploması olmadığı için “resim-iş” hocası diye küçümsenir. Oysa O Mektep Müzesi, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nün kurucusudur.

Tonguç halkçıdır, gerçekçidir, planlıdır, disiplinlidir. Yoksulların eğitim yoluyla canlandırılmasını, bilinçlendirilmesini savunur. Toplumun tümüyle karanlıktan kurtulmasını ister. Eğitim savaşımında kız çocuklarına ve kadınlara öncelik tanır.

“Elimden gelse okullara insanın insanı sömürmesi için ders koyardım” diyecek kadar eşitlikten yanadır. Sömürünün her türlüsüne karşıdır.

Oğlu Engin’e göre babası doğayı çok severdi. Okuyan bazı aydınlar gibi sınıf değiştirmedi. Hep ‘okumuş köylü’ kaldı.

Tonguç bürokrasideki “Yazdım ama henüz karşılık gelmedi. Tahsisat yok ki…” gibi sözlere çok kızardı. Her sorunun bir çözüncü olduğuna inanırdı.

Tonguç’un çok acelesi vardı. Zamanla yarışırdı. Amaçlarını çok kısa zamanda gerçekleştirmeliydi. Yoksa onları yaşatmazlardı. Tonguç bunun bilincindeydi. Fay Kirby’e göre Tonguç hayal alanında hiçbir projeyi ileri sürmemişti.

Tonguç “elinizden çıkacak iş evvela kafanızdan çıkmalıdır” der.

 

 

Tonguç Almanya iş okullarını incelemiş, Sovyetlerde ‘politeknik eğitim’ okullarını araştırmış Köy Enstitülerini öyle yaratmıştır. Türk Rönesansının temellerinden biri olan Köy Enstitüleri böyle doğmuştur. Köy Enstitüleri hiçbir yerden örnek alınmamıştır. Bizim dünya eğitim tarihine armağanımızdır. Dünya bizden örnek almıştır. Biz bunun ayrımında mıyız?

Tonguç’a göre köy içinden aydınlatılmalıdır. Bu da ancak Köy Enstitüleri’yle olabilirdi. Oldu dab Bu okullarda öğretmen adayları içinden çıktıkları insanları küçüksemeyecek, eğitim tarihini, eğitimdeki gelişmeleri bilirdi, üretime yönelik eğitim yapacak, her sorunun bir çözümünün olduğunu bilecek biçimde yetişmelidir.

Köy Enstitüleri’nde öğretmen adaylarının bedensel ve ruhsal bütünlüğü korunur, var olan yetenekleri geliştirir, özgürleştirirdi. Köy Enstitüleri’nde eğitim planlıdır, akla, güvene dayanır. Okulda katılım ve demokrasi vardır. Bu okulda şiddet gören öğrencinin direnme, şiddete karşılık verme hakkı vardır.

 

Tonguç çok iyi Almanca bildiği için çeşitli dillerde yayınları izlemiş, incelemiş, sürekli okuyup yazmıştır. Tonguç bu okuyup yazmaları yaparken 61 il, 305 ilçe 9 bin 150 köy gezmiştir. Hem de 1940-1946 yılları arasında. Tonguç insanı işe yönlendirmiştir. Arkadaşlarını da bunlar arasından seçmiştir. Ferit Oğuz Bayır, Fırat Gündüzalp, Sabahattin Eyüpoğlu…

Tonguç’un yaptıklarını anlayamayan karşıtları da olmuştur: Dr. Halil Fikret Kanat, Emin Soysal, Hıfzırrahman Öymen…

Sol gösterip sağ vuranlarda vardır: Kemal Tahir, Attila İlhan, Banu Avar…

Tonguç görevden alındıktan sonra aç susuz bırakılır. Yaşamını yoksulluk içinde sürdürür. Yakınmaz.

Tonguç “CHP’nin Altıok’unun” da yaratıcısıdır.

 

Tonguç büyükbir öngörü sahibidir. Hasan Âli Yücel’e, Kenan Öner’e dava açmamasını söyler. “Dava açarsan kahraman olurlar” der. “Yaptığımız izleri kısa zamanda yapmalıyız. Yoksa bizi çiğ çiğ yerler” der, dedikleri olur.

Tonguç ve Köy Enstitüleri hiç unutulmayacak, eğitim tarihinde hep bir kutup yıldızı gibi parlayacaktır.

Rüzgar ne kadar sert eserse essin dağbaşlarında dimdik durur meşeler.

Niyazi Öğretmenim, beni bilgiye doyurduğun için kalemine sağlık.

Exit mobile version