ÇAKMAK BOYUTUNDAKİ ESNAF DÜKKANLARI

İnşaat Mühendisi Lütfü Özalay’ın, el emeği, göz nuru dökerek yaptığı esnaf dükkanı maketleri göz kamaştırıyor. Sanatçı, manav, lastik tamircisi, gazete bayii gibi dükkanların tüm detaylarını inceleyerek ortaya koyduğu yapıtlar büyük beğeni topluyor.

 

 

Hilmi DUYAR / POLİTİKA / Çocukluğunu yaşayan herkes, büyüklerinden “Parmak Çocuk” masalını dinlemiştir. Öykünün kısaca özeti şu; Orman kenarındaki bir köyde yaşayan oduncu bir adam ile örgü örüp satan karısının uzun yıllar çocukları olmamış. Çocuk hasretine dayanamayan kadın bir gün orman perilerine gitmiş, yalvarıp yakarmış, çocuk konusunda yardım isterken ağzından, “Parmak kadar olsa da çocuk istiyorum.” Tümcesi dökülüvermiş. Aradan belli bir süre geçtikten sonra bu çiftin bir oğulları dünyaya gelmiş. Çocuk, yaş aldıkça büyümemiş ve hep parmak kadar kalmış. Parmak Çocuğun başından pek çok serüven geçmiş. Biz asıl konuya gelecek olursak konunun özeti, Balıkesir’de minyatürün ve maketlerin efendisi olarak anılan Lütfü Özalay’ın, Parmak Çocuğun alışveriş yapabileceğinden de küçük dükkan maketleri yapması.

 

 

Lütfü Özalay, mahalle esnafı dükkanları yapmaktaki ereğinin, geçmişteki mahalle yaşantısını gelecek kuşaklara aktarmak olduğunu söyledi. Çocukluğunda, mahalle bakkalından, mahalle fırınından alışveriş yaptığını, mahalledeki gazete bayisinden dergiler, mecmualar aldığını, oturduğu sokağın bir alt sokağındaki manavdan tüm yakın çevresinin alışveriş yaptığını belirtip, “Şimdi her caddede süper marketler var. Mahalle manavı kalmadı. Bakkallar çoktan kepenk indirdi. Eskiden bakkal defteri vardı, şimdi kredi kartı var. Paranız yetmediği anda, mahallenin esnafı, ‘Lafı mı olur sonra verirsin’ diyerek insanların gönlünü alırdı. Çocuklara bayramda giymeleri için elbise alacaksın, en yakın alış veriş merkezi uğrak yeriniz oluyor. Çocukları mahalle terzisine götüremiyorsunuz, çünkü yok. Biz eskiden kumaş alır terziye verirdik bayram öncesi provalar yapılırdı, üzerimizde nasıl duracağını görmek için terzinin dikimi bitirmesini heyecanla beklerdik. Bizim çocukluğumuzun en büyük etkinliklerinden biri de anne babamızın bizi mahalle bakkalına göndermesiydi. Çünkü onlardan kopardığımız birkaç kuruş harçlıkla keyfimize göre istediğimizi satın alırdık. Günümüzün çocuklar bunları bilmiyor. Ben, hiç olmazsa yeni kuşaklar bunlardan haberdar olsun diye mahalle esnafı dükkan maketlerini yapıyorum” diye konuştu.

 

 

Exit mobile version