ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN BAYKAL VE CHP KARŞITLIĞI

Livaneli’nin 2007’de yazdığı gerçeklerden kopuk, yıllardır haber siteleri ve sosyal medyada dolaşan yazısı yetmemiş, Gazete Duvar’da İrfan Aktan’a yine gerçeklerden oldukça uzak, geniş, belli bir amaca yönelik bir röportaj vermiştir; muhtemelen buda önceki yazısı gibi uzun süre dolaşımda kalacaktır!

Öncelikle İsmet İnönü, Bülent Ecevit, Erdal İnönü ve Deniz Baykal CHP’nin her bir Genel Başkanına büyük haksızlıklar içeren bu röportajın; dikkatlice okunmasını öneririm.

Zülfü Livaneli 1994’ de SHP’den İstanbul belediye başkan adayı olarak girdiği seçimde 20,30 oyla 3’ncü olmanın faturasını CHP ve Deniz Baykal’a kesiyor. Oysa 1994 seçimlerinde Erdoğan 25,19, ANAP adayı İlhan Kesici 22,14, DSP adayı Necdet Özkan 12,38, CHP’nin adayı Ertuğrul Günay 1,40 oy almıştır.

2002 seçimlerinde Deniz Baykal’ın ısrarlarının sonucu milletvekili olmayı ‘şartlı’ kabul ettiğini açıklıyor oysa aynı Livaneli 1999 seçimlerinde de CHP’den milletvekili adayı olmayı neyin karşılığında zorla! kabul ettiğini açıklarsa kamuoyu öğrenmiş olur!

Livaneli 2005 kurultayına giderken genel başkan adayı olma kararı alıyor sonra CHP’den istifa ediyor. Ve 2007’de, hala dolaşımda olan meşhur ‘’Erdoğan’ın siyasi yasağını, Deniz Baykal kaldırdı’ yazısını yazıyor. Yazdığı yazıdaki maddi hatalara karşı sayısız yazılar yazılmasına rağmen düzeltme ihtiyacı hissetmediği gibi yazının dolaşımından, öngörüsünün gerçekleşmiş olmasından mutluluk duyuyor.

Önce o ‘tarihi!’ yazıdan başlayalım.

Ne diyor Livaneli ‘’Erdoğan’ın siyasi yasağını kaldırmayalım, Necdet Sezer’de bizim gibi düşünüyor dedim. O, da hayır 2 ay bile dayanamaz gider ısrarını sürdürdü’’ sonra ‘’Erdoğan’la cumhurbaşkanlığı pazarlığı yaptı, cumhurbaşkanlığı sözü aldı’’ diyor. Ve kendi öngörüsünün ne kadar doğru çıktığını Erdoğan’ın bugüne kadar iktidarda kalması olarak gösteriyor.

Diğer detaylara girmeden bakılacak olursa, 2 ayda gideceğini iddia eden Deniz Baykal Erdoğan’dan nasıl cumhurbaşkanlığı sözü almış, neyin pazarlığını yapmış olabilir.

Bakalım Erdoğan’ın siyasi yasağı nasıl kalkmış.

2002 seçimlerinde %34 oyla iktidara gelen AKP’nin Genel Başkanı Erdoğan, siyasi yasağı nedeniyle seçimlere giremedi ve milletvekili olamadı. Seçim sonrası 58. Hükümet, Abdullah Gül başkanlığında kuruldu. Bu hükümet, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için TBMM’ye yasa teklifi sundu. Yasa oy çokluğu ile kabul edildi ancak dönemin cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından ‘’öznel, somut ve kişisel’’ olduğu gerekçesiyle veto edildi. Yasa teklifi değiştirilmeden ikinci kez meclise sunuldu. Tekrar kabul edilen yasa bu kez Sezer tarafından mecburen onaylandı. Ve Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki hukuki engel ortadan kalkmış oldu.

Bitmedi…

AKP, Siirt’in Pervari ilçesinde 3 sandık kurulunun oluşturulmadığını ve 1 sandığın kırıldığını öne sürerek bu ildeki seçimlerin iptali istemiyle Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvuruda bulundu.

YSK bu başvuruyu kabul etti ve 2 Aralık 2002’de Siirt seçimleri iptal edildi. TBMM’deki 3 milletvekilinin (AKP’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ve bağımsız milletvekili Fadıl Akgündüz) milletvekillikleri düştü.

Görüldüğü gibi Erdoğan’ın siyasi yasağının kalkması CHP’nin dışında bitti. CHP engel olabilir miydi o da kolay değildi çünkü o günkü parlamento dağılımı şöyleydi AKP 363, CHP 178, Bağımsız 9.

Livaneli’nin büyük anlamlar yüklediği, derin pazarlıkların döndü dediği Erdoğan Baykal buluşması ne zaman olmuş, 22 Şubat 2003 günü, yani Erdoğan’ın Siirt adaylığının kesinleştiği, seçimlerden 2 hafta önce, siyasi yasağın kalkmasından 2 ay sonra. Livaneli’nin çok anlam yüklediği o yemeğin konusu 1 Mart tezkeresidir. Tezkere Meclis tarafından reddedilirse muhalefet olarak iktidarın arkasında durur musunuz, birlikte Avrupa ziyaretleri yapılabilir mi? Yemek daveti de Erdoğan’dan gelmiştir.

Zülfü Livaneli bütün bunları bilmesine rağmen ısrarla temel maddi hataları neden düzeltmez!

SN LİVANELİ BU SÖZLER SİZE Mİ SÖYLENDİ?

Livaneli ‘’Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi söyledi, basında çıktı’’ diyor.

Bu çok ama çok vahim bir iddia. Size mi söyledi yoksa basında mı çıktı. Hangisi? İkisi arasından çok büyük fark var. Bırakınız Deniz Baykal gibi bir siyasetçiyi, aklı başında hiçbir siyasetçi böyle bir şey asla söylemez. Bir taraftan Alevileri sevmez diye haksızlık yaparken bir başka büyük hatayla ‘Sünniliği’ ayrıştırıcı suç gibi göstermeniz de ayrı vahim bir hata.

Zülfü Livaneli’yi kesmez belki ama tarihi bir anekdotu şuraya koyalım. Deniz Baykal’ın 1975 yılı Demirel hükümeti bütçesi üzerine yaptığı konuşma TBMM tutanaklarındadır.

‘’Düşüncelerini beğenmediğiniz insanları öldürmeye kalkanlar, inançlarından dolayı insanlara işkence edenler, ilkel kafalı yaratıklardır. Cahil de olsalar, alim de olsalar dar kafalıdırlar. Taş ta atsalar, en modern yöntemleri de kullansalar ilkeldirler. Hasan ile Hüseyin’i Kerbela’da şehit edenler onlardır. Nesimi’nin derisini yüzen onlardır. Hallac-ı Mansur’u asanlar onlardır. Kubilay’ın başını kesen onlardır. Uşak’ta, Isparta’da taş atanlar onlardır. Adanalı işçiyi, Şahin Aydın’ı, Kerim Yaman’ı vuranlar, öldürenler onlardır. Malatya’da, Tokat’ta, Amasya’da kitapçılara, dükkanlara, partilere saldıranlar onlardır. Bunların Batı uygarlığında da, Türk töresinde de, insanlık yasasında de yeri yoktur.’’

Sizin ‘’Sünni’’ olmakla itham ettiğiniz Deniz Baykal bu konuşmasından dolayı özellikle sağ seçmen tarafından uzun yıllar ‘’Baykal Kızılbaştır’’ diye suçlanmıştır.

SHP Genel Sekreteri olarak başkanlığını yaptığı 1989 Kürt raporu nedeniyle hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesinde (DGM) davalar açılmıştır.

Deniz Baykal Meclis’te sayısız kez uzatılan Çekiç Güç oylamasında hiç ‘evet’ oyu vermemiştir.

Suriye sınırında yüzlerce kilometrelik alanın mayınların temizlenmesi karşılığında 49 yıllığına İsrail’e verilmesine karşı çıkmış, Meclis’ten geçen yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmüştür.

Yeni plan, yeni senaryolar nedir? Son gelişmeler doğrultusunda Suriye’de ‘’Kürt Devleti’’ kurulma kararı alındı da, Deniz Baykal ve CHP’lilerin karşı çıkacağı düşünüldüğü için operasyon mu çekilmektedir. Nedir bu CHP ve CHP Genel başkan karşıtlıkları?

İsmet İnönü; Amerikancı, solun iktidarını önlemek için ‘ortanın solu’ iddiasını ortaya atmış…

Bülent Ecevit; Amerika tarafından, Robert Kolejinden CHP’nin başına getirilmiş, dincilerle, sağcılarla akıl almaz ilişkileri varmış…

Erdal İnönü; Devletçiymiş, devletin valilerine inanırmış…

Deniz Baykal; Devletçiymiş, sağcıymış, Alevi, Kürt, Sol sevmezmiş…

Ee geriye ne kaldı Sn Livaneli…

Anlaşılan var bir senaryo hazırlıkları, açıklayın da kamuoyu öğrensin!

Exit mobile version