
Ukrayna krizinin beşinci ayında kaybedenler de, kazananlar da daha net belli oldu, oluyor.
Kaybedenler:
- Avrupa Birliği: Ambargolar konusunda üyeler arasında görüş birliği oluşamadı, oluşamazdı da. Başta Almanya, ardından Macaristan Ukrayna duygusallığından uzaklaşıp ülkelerinin çıkarlarına öncelik veren kararlar aldılar. Bölünme Rusya’nın elini rahatlattı, manevra alanı genişledi. Almanya, AB’nin Rusya’dan petrol ve gaz alınmamasını öngören ambargo önerisine ilgi göstermedi. Rusya’dan yaptığı enerji ithalâtını sürdürmeyi öne çıkaran bir tutum izledi.
Almanya ile Rusya arasındaki yıllık ticaret hacmi altmış milyar dolar ve altı milyar dolar Rusya’nın lehine. İthalatı yirmi yedi milyar, ihracatı ise – yirmi milyar doları petrol ve gaz olmak üzere – otuz üç milyar dolar. Yükselen petrol ve doğal gaz fiyatları nedeniyle dış ticaret dengesinin daha da Rusya lehine değişmesi muhtemel.Bu da Rusya’nın dolar ihtiyacını azaltabilecek bir faktör.
AB üyesi diğer ülkeler, enerji ihtiyaçları konusunda sıkıntılılar ve kısa dönem için bir çözüm de bulabilmiş değiller. Onlar kaybedenler.
- Diğer kaybeden de Ukrayna. Bu konuda söylenecek fazla söz yok. Her şey oldu bitti. Basiretsiz bir lider sayesinde Ukrayna’nın ekonomik ve siyasi kaderi ABD’nin insafına kalmış durumda. Her bakımdan enkaz haline dönmüş bir ülke, yerinden yurdundan olmuş, binlerce insan…
Zelenski ‘savaş suçlusu’ demek hiç yanlış olmaz.
Kazananlar:
- Ukrayna krizi ile birlikte artan enerji fiyatlarının AB’yi ekonomik olarak zorlaması ABD adına kazançtır. Ayrıca gıda fiyatlarındaki enflâsyonun dünya üzerinde yoksulluğu, toplumların ‘dışarıya bağımlılığını’ arttırması da ABD’nin itiraz etmeyeceği bir durumdur. ABD, başta AB olmak üzere dünyada kendisine bağımlı, muhtaç ülke ve insan sayısının çoğalmasından da şikâyetçi olmaz.
FED’in faiz attırma kararı ile AB’de yükselen enflâsyonun bir araya gelmesi doların euro karşısında değer kazanmasını sağladı. ABD’nin ithalatı reel olarak ucuzlarken, AB ülkeleri ve ABD’nin hedefindeki Çin, ulusal gelirlerinden ithalât için daha fazla pay ayırmak zorunda kalacaklar.
ABD ayrıca, Ukrayna’nın siyasi ve ekonomik geleceğini giderek daha fazla ipotek altına alma yolunda ‘gerekli’ hamleleri de yapıyor. Ukrayna’ya verdiği ‘savaş bahşişleri’, Ukrayna’nın yeniden inşası için hazırladığı projeler…
Özetle; ABD, Rusya’ya savurduğu tehditlere umduğu ölçüde karşılık bulamasa da genelde siyasi ve ekonomik kazanımlar sağladı, sağlamayı sürdürüyor.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği ise ABD’nin Avrupa’yı daha fazla kontrol altında tutmasına imkân veren bir senaryo olarak düşünülmelidir.
Sonuç olarak; Kazananlardan biri ABD oldu.
- Rusya: Karadeniz ve Doğu Avrupa’daki varlığını, gücünü kanıtladı, Ukrayna’ya özenenleri uyarmış oldu. Ambargolar konusunda AB’nin bölünmesinden yararlandı. Başta Çin, Asya’daki büyük devletlerin kriz öncesi ve savaş süresindeki tutumları Rusya için ‘diplomatik başarı ve moral oldu. Petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması da Rusya’nın diğer kazancı. Usta satranç oyucusu olduğunu kanıtladı.
Sonuç olarak; İki süper güç birlikte kazandılar. “Zelenski, ABD’yi de, Rusya’yı da mutlu etti” dersek yanlış olmaz!
Ortadoğu’daki gidişat da benzerini akla getiriyor! Umarım, kaybedenler arasında Türkiye olmaz.
Düşünen Adam