YENİ YILIN İLK GÜNÜ

BİR yılı daha geride bırakırken.. Hepimiz bir yıl daha eskimiş oluyoruz değil mi?

Kuva-yı Milliye İlkokulu’na adım attığım o günlerde, 2000 senesinde kaç yaşında olacağımı hesap ederdim.

Otuz iki rakamını bulunca, “oo hooo daha çok var” diye dertlenirdim.

Çocukken çabucak büyümek ister insan. Okulları bitirmek, iş güç sahibi olmak, ekonomik bağımsızlığını elde etmek, aile, çoluk çocuk falan işte.

Bir an önce büyüyelim; çünkü büyüklerin dünyası bu dünya!

 

***

ÇOCUKKEN yavaş geçer nedense zaman. Sakallı bıyıklı abileri amcaları görünce, “benim bıyığım ne zaman terleyecek” diye sorarsın kendi kendine. Aynanın karşısında annenin kaş kalemiyle bıyık çizersin üst dudağına.

Büyüyünce anlarsın ki, zaman dediğin şey, iki yüz elli beygir hızıyla otobanda son sürat ilerliyor!

Pat diye geçen yıllardan geriye ufak tefek hatıralar kalıyor zihninizde.

Zamanın uçsuz bucaklığı içinde bir göz kırpma anıdır bize ayrılan.

 

***

YIL olmuş şimdi 2022.

İki bin iki yüz yirmi ikiyi göremeyeceğiz meselâ.

Ademoğluna biçilen ortalama yetmiş – seksen yıllık ömür üzerinden yürürsek..

Taş çatlasa bir otuz sene daha.

Tabi hastalık, kaza, vesaire bir şey araya girmezse.

Bundan sonraki yolculuğun daha kayıpsız, daha huzurlu, daha sakin, daha neşeli, daha sorunsuz geçmesini isteriz Allah’tan.

 

***

İKİ BİN YİRMİ BİRİ unutur muyuz sizce?

Koca bir yılın her anı korkuyla geçmedi mi hepimiz için?

Koronavirüs belasının sarıp sarmaladığı yeryüzünde, hangi ademoğlunda zerre huzur kaldı?

Güzel yurdumda hergün ortalama iki yüz vatandaşı öte tarafa yolcu ederken..

Hergün yirmi bin – otuz bin vatandaş hastalığa yakalanırken..

Maskeli, mesafeli hallerimiz falan.

Hangi zamanda ellerinizi bu kadar çok yıkadınız?

Darbe zamanlarının sokağa çıkma yasakları bile daha vicdanlıydı. Pandemi hapsine çarptırıldık hepimiz; günlerce evlere tıkıldık değil mi?

Tanıdıklarımızı, sevdiklerimizi yitirdik bu süreçte. Her yeni kayıp biraz daha korkuttu bizi.

Savaş zamanlarının ölüm korkularından beter bir durum.

 

***

2021’de pandemi ve ekonomi oldu hayatımız.

Bir yandan salgın vurgunu, öte yandan ekonomik kriz.

Bu zor zamanlar, herkesin yaşamında pek çok şeyi kısıtladı. Umarım kendi kendine yetebilmeyi, üreterek yaşamayı, tükettiğimizin çok daha azıyla da yaşayabileceğimizi öğrenmişizdir.

 

***

GERİDE kalan yılı nasıl değerlendirdiğimizi düşünelim bugünlerde.

Verimli mi geçti, verimsiz mi…

Ne kattık kendimize, yaşadığımız şehre, insanlığa, yeryüzüne.

Öyle ya, bencilce yaşayıp, yiyip içip gezmek değil yaşamın bütünü.

Varlığımızın bir değeri olmalı; bugüne ve yarına bir değer katmak için.

 

***

TÜM okurlarıma, eşe dosta, hısım akrabaya, sokaktaki adama, herkese huzurlu, sağlıklı, kazançlı bir yıl dilerim.

Exit mobile version