Yeni hevesler

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Uzun zaman oldu yazmayalı, ister ihmalkarlık deyin, isterse yeni edindiğimiz hobinin eseri deyin. Fırsat bulamadığımızdan mı? Yoksa fırsat yaratamadığımızdan mı? Bilinmez. Yazılarımıza uzun süre ara vermiştik. 57 yaşından sonra merak sardık bağ, bahçe işlerine Gerçi rahmetli dedemiz Osman Çavuş bahçıvanmış. Yaşarken biz yetişemedik, kendisini göremedik, anlatılanlardan biliyoruz. Herhalde genlerimizde varmış. Her ne kadar büyük bahçeli bir evde doğup büyüsek de meyve ağaçlarından gayri ekim, biçim işlerine bulaşmamıştık.

Belki hevesimiz vardı, imkanımız yoktu diyelim. Ne bir köyümüz ne de köy ile bir bağlantımız, tarla, tapamız vardı. Apartmana yatay geçiş yapmış, genlerimizden gelen bastırılmış hevesimizden bir haber yaşayıp gidiyorduk. Güzide ile Tarık köyde yaşama isteğini hayata geçirip, Karakavak köyünden aldığı arsayla tanış olduk. Henüz bastırılmış duygularımız açığa çıkmamıştı. Ara sıra köye gidip geliyorduk lakin aklımızın ucundan bile geçmiyordu ekim, dikim işleri. Kah köydeki inşaatın gidişatına bakmaya, kah hava almaya uzun yıllar gittik geldik. İnşaat işleri bitip, bahçenin peyzaj işleri için eleman aradıklarında tavsiye etmiştim. Bahçenin çim işleri, süs bitkileri ve meyve fidanları dikilirken dahi aklımızın ucundan dahi geçmeyen bu işler, aynı zamanda politikam.com’da yazılarını merakla takip ettiğiniz Nazif İlboz’un yönlendirmesiyle ‘acaba yapabilir miyiz?’ derken, birden kendimizi bağ bahçe işlerinde bulduk. Meyve fidanları, süs bitkileri ve çimlerden arta kalan dört yüz, beş yüz metrekarelik alanı değerlendirelim, en azından becerebilirsek organik, ata tohumlu, ilaçsız, gübresiz, kendi yiyecek sebzemizi yetiştiririz diye kolları sıvadık.

Sağ olsun kendisi için yetiştirdiği fidelerden bizlere de veren arkadaşımız, içimizde var olan ama bir türlü açığa çıkmayan kıvılcımı çakmış oldu. Ellerimizle diktiğimiz, can suyunu verdiğimiz, diplerini çapaladığımız, gelişmelerini büyük bir zevkle izlediğimiz fidelerin, her gittiğimizde boy attığını gördüğümüzde gözlerimize inanmakta zorlandığımız büyümelerine şahitlik ettik. Hele ki sebzeleri toplamaya başladığımızda aldığımız hazzı anlatmaya kelimeler yetmez. Uzun süre bakir kalan toprağın bereketiyle biberin acısı, tatlısı, kılı, üç burunu, dolması, salçalığı, domatesin pembesi, sofralığı, salçalığı, çerisiyle, salatalığın çıtırıyla, patlıcanın topağı, kemeriyle, her gün nasıl boy attığına şaşırdığımız kabakla, fasulyenin boncuğuyla, sarıkızıyla, karpuzu, kavunu, maydanozu, dereotuyla bütün yaz boyunca pazarın manavın yolunu unuttuk.

‘Acaba’ ile başladığımız bahçe serüvenimiz boyunca, kendimiz, akrabalarımız, eşimiz, dostumuz, konumuz, komşumuz bahçemizin verdiği nimetlerden faydalandı. Üstüne üstlük konservesiydi, rende domatesiydi, salçasıydı, turşusuydu derken kışlık nevalelerimizi de düzmüş olduk. Allah bereket versin diyerek yaz sezonumuzu en son 15 kasımda topladığımız ürünlerle kapatmış olduk.

Özlenen ve beklenen yağmurların gelmesiyle diktiğimiz, bir yaz boyunca faydalandığımız sebzelerin söküm işlerine büyük bir üzüntü duyarak başladık. Darısı kışlık sebzelerin başına diyerek gazetedeki mesaimize başladık. Tarık bey ‘yazı yaz’ deyince, ‘balık ve balıkçılık’ ile ilgili yazarım diye başladığımız yazımızı yaz maceralarıyla tamamladık. Balık ve balıkçılık bir dahaki yazımızın konusu olacak inşallah…

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Yeni hevesler
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!