YARININ TÜRKİYESİ İÇİN

Türkiye-Ankara Bilkent Otel’de tarihi bir güne şahitlik etti. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Deva ve Gelecek Partisi genel başkanları, ‘’Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’’ hazırlıklarını kamuoyuna ilan etmek için bir araya geldi.

Altı partinin genel başkanları Kemal Kılçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan 12 Şubat’ta Ahlatlıbel de bir araya gelmiş, üzerinde çokça tartışılan 28 Şubat gününü kararlaştırmıştı. En ince detayına kadar planlanmış toplantıda genel başkan yardımcıları 48 sayfalık metinde kendilerine ait bölümleri eşit sürelerde açıkladılar. Konuşmalardan sonra yuvarlak olmayan uzun masada altı genel başkan ‘’Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’’ metnini imzaladılar. Salonun konuk paylaşımından oturum düzenine, liderlerin geliş ve gidişleri hepsi karşılıklı nezaket ve saygı çerçevesinde oldu. Salondaki katılımcıların kararlılığı aynı oranda tabana yansır, her parti tabanını motive eder, harekete geçirirse başarı kaçınılmaz olacaktır.

81 ilin baro başkanları, birçok dernek ve STK’ların dışında akredite ayrımı olmaksızın iki yüzün üzerinde gazeteci, televizyoncu davet edilmiş. Merakımız bu daveti alan gazetecilerden davete icabet etmeyen var mı, varsa kimler…

Bu soru şunun için önemli bu kadar çok kutuplaşan, iktidarın kendi yanında görmediklerini akredite etmediği bir dönemde iktidarın ayrılmaz parçası olan gazeteciler davetli olduğu halde böylesi tarihi bir toplantıya neden gitmediler; istemedikleri için mi, çekindikleri için mi gitmediler!

Hangi tarafta olunursa olunsun, ister başarılı olsun ister başarısız olsun Türkiye gibi siyasi ayrışmanın, kutuplaşmanın çok sert ve yoğun yaşandığı siyasilerin bir araya gelememesi sonucu geçmiş de çok ağır bedellerin ödendiği bir ülkede ‘ideolojileri, siyasetleri, programları, hayata bakışları’ farklı olan altı siyasi partinin bir araya gelerek ‘ortak Türkiye’ hayali kurmaları tarihi öneme sahiptir.

Türkiye öyle bir kutuplaşmış ki öyle veya böyle haber değeri olan, siz saymasanız da tarihi sayılacak bir toplantı özellikle kendisine haber kanalı diyen TV’ler için de haber olmalıdır ama olmadı. Türkiye tarihinde ilk sayılabilecek altı parti genel başkanının bir arada yaptığı toplantı CNNTÜRK, NTV, HABERGLOBAL, A HABER, TRT HABER, TGRT HABER, TR 24 gibi adında haber kanalı yazdığı halde böylesi bir toplantı bu haber kanallarında haber değeri görmedi!

Tarihte ilk sayılabilecek böylesi bir toplantıdan daha önemli ne vardı denirse, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin dördüncü gününde birbirini tekrar eden haberler. Elbette savaşa dair haberler çok önemlidir ama ülkeyi ilgilendiren gelişmelerde yok sayılamaz.

Her şeyden önce altı partinin bir araya gelmesi son derece önemlidir. Yönetimde bulundukları dönemlerde bugünkü ağır tablonun oluşumunda sorumluluk üstlenmiş, bugün altılı ittifakta yer alacak olan siyasilerin ittifakı destekleyecekler tarafından geçmişteki hataları elbette sorgulanacaktır.

Gelelim toplantıda söylenenler, söylenmeyenler ve bu toplantı sonrası her şey tamam bu iş bitti denilebilir mi, başka yapılması gerekenler yok mu, elbette var uzatmadan bir ikisini söyleyelim…

Kısıtlı bir zaman diliminde herkesin farklı beklentilerin tamamının dile getirilmesi beklenmemeli. Altı genel başkan yardımcısının kendilerine ayrılan bölümde dile getirdikleri önemli ama yeterli değil.

Partili cumhurbaşkanlığından vazgeçilmesi, yetkilerin tek elde toplanması değil parlamentonun güçlendirilmesi, devletin yeniden yapılandırılması paralel yapılara son verilmesi; Merkez Bankası, BDDK ve benzeri kurulların bağımsızlığının tesis edilmesi, seçim barajının yüzde 3’e düşürülmesi, siyasi partiler kanunun değiştirilmesi, milletvekillerini tabanın belirlemesi, yargı reformunun yeniden yapılandırılması; HSK’nınhakimler ve savcılar kurulu olarak ayrılması, hakimlere coğrafi teminat getirilmesi, YÖK’ün kaldırılması; üniversite rektörlerinin seçimle gelmesi, AYM’nin yapısı ve seçimleri gibi sayısız vaatler manzumesi…

Kısacası ülkenin yeniden yapılandırılması, restorasyon taahhüdü var.

Hepsi çok güzel tamam da, nasıl bir süreç, takvim nasıl işleyecek. Bu takvim açıklanmalıdır; bize güvenin gerisini merak etmeyin anlayışıyla kitleleri ikna etmek kolay olmayacaktır. Bu kadar sıkıntı içinde olan, dertlerin altında boğulan seçmen belirsizliği satın almaz; oy vermez!

Belki ortak bir hükümet programı; seçim sonuçları ne olursa olsun, neyin, nasıl, hangi program dahilinde, hangi zaman diliminde yapılacağına dair ortak bir yönetim vaadi verilebilir!

Önerilen partisiz cumhurbaşkanı, bir defaya mahsus 7 yıllığına ve bir daha siyaset yapmama modeli ancak bir sonraki seçimlerde, anayasa değişikliği sonrası dönemde olabilecektir.

Oysa önümüzdeki seçimlere mevcut sistemle gidilecek, Erdoğan’la yarışacak ve halk tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ayrı ayrı yapılacağı, tasarlanan ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş yapabilmek için anayasa değişikliği gerektiği bunun içinde 400 veya en az 360 milletvekili çoğunluğunun olması gerektiğidir. Anayasayı değiştirecek yeter sayıya ulaşıldığında veya ulaşılmadığında sürecin nasıl yönetileceği açıkça ilan edilmelidir.

Tekrarda mahsur yok. Bu kadar kutuplaşan, kendini ötekileştirilmiş olarak görenlerin oldukça fazla olduğu, siyasetin çok sert yapıldığı ülkede altı partinin bir araya gelerek birlikte Türkiye geleceği tasavvur etmesi önemsiz değildir.

‘’Devletin işlerini gizlice yönetenler, onu tamamen kendi iktidarlarına alırlar; tıpkı savaş döneminde düşmana tuzak kurdukları gibi barış zamanında vatandaşlarına tuzak kurarlar.’’ Spinoza.

Exit mobile version