Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmasında ‘’kısmet olursa Haziran sonu gibi temel atacağız, ‘inadına yapacağız’’ dedikten sonra, uzun süredir devam eden tartışma alevlendi.
Önce İSKİ arazisi üzerine izinsiz kurulan ‘şantiye’ İBB yetkilileri tarafından kaldırıldı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu temel atılacak bölgede yaptığı toplantıda, katıldığı TV programlarında bugün temeli atılan projenin ne olduğunu anlattı. Basın Sözcüsü Murat Ongun medya üzerinden kamuoyunu sürekli olarak bilgilendirerek atılacak temelin Kanal İstanbul temeli olmadığını…
Ekrem İmamoğlu temeli atılan projenin Kanal İstanbul projesi olmadığını, kamuoyunun yanıltıldığını, projenin ‘’Marmara Otoyolu Kesim-8 diye geçen, Sazlıdere Barajı’nın uç kısmına kurulan şantiyesiyle beraber Ispartakule’den ve hemen Büyükçekmece Gölü üstünden bağlanan, 3.köprü yapıldıktan sonra Kuzey Marmara Otoyolu’nun bir bağlantı yolu olarak yapılacak bir iştir’ dedi.
Kendileri İBB Başkanı iken merkezi hükümete İstanbul’da yapılacakları bana soracaksınız diyordu, merkezi hükümetin başına geçince İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na ‘’birileri kendi yetki alanlarından olmayan hususlarla ilgili ‘bize sorulmadı’ diye sızlanıyorsa da, kime sorulması gerekiyorsa onlara sorulmuş ve yola böyle çıkılmıştır’’ diyor.
Yani 16 milyonluk kentin seçilmiş başkanına ‘sen kim oluyorsun, sana sormuyorum’ deniyor.
İstanbul’u kaybettiği günden beri Ekrem İmamoğlu ile kavga ediliyor. Aslında 16 milyon İstanbullu ve Türkiye cezalandırılıyor.
İddia edildiği gibi Türkiye’nin menfaatine bir proje, çağ atlatacak proje, bütün dertlere deva olacak proje ise neden üzerinde ittifak sağlanamıyor, neden toplum geniş kesimleri aynı coşkuyu yaşamak yerine, yarısı karşı çıkıyor, söylendiği gibi bu proje ‘inadına bir proje’ olduğundan olmasın?
Cumhurbaşkanı inadına yapacağız dediği Kanal İstanbul projesi temel atma töreninde başta bu proje üzerinden olmak üzere bugüne kadar sürdürdüğü ‘kutuplaştırma siyasetine’ aynen devem etti.
Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun akıllara ziyan, bilim insanlarını bile şaşırtan Kanal İstanbul ‘müsilaj sorununa çözüm olacak’ sıradışı fikrini, Montrö Boğazlar sözleşmesi ve uluslararası boyutu bir tarafa bırakarak Cumhurbaşkanından dinleyelim neymiş bu her derde deva proje;
Ülkenin dış ticaretine soluk getirecek, 500 bin nüfuslu yerleşim alanlarıyla İstanbul merkezindeki baskıyı ortadan kaldıracağına inanılıyormuş. Bu ifadeyle iddia edilen Kanal çevresinde iktidar yanlıları ve özellikle Katar’lıların milyonlarca arazi kapattığı ‘imar, rant projesi’ olduğu kabul ediliyor demektir.
Nasıl olacaksa dünyanın en çevreci projesi olacakmış!
Onun için belki de müsilaj sorununu çözeceği iddia ediliyor. Nasıl ki 25 yıllık yönetimleri değil de; 2 yıllık CHP belediyeleri Müsilajdan sorumlu ise!
‘’15 milyar dolarlık maliyetle, 6 yıl içinde tamamlanması hedeflenirken, geçişlerden sağlanacak gelir ve diğer kazançlarla kendinin finanse edebilecektir. Gemilerden sağlanacak gelir, liman ve diğer unsurlardan elde edilecek kazançla kanal İstanbul kendini finanse edecektir. Devletin kasasından, kesesinden 5 kuruş çıkmadan dünya çapında bir esere daha kavuşacağız’’ deniyor.
Bu finansman yönteminin savunucularına çok basit bir soru soralım, bugüne kadar bu iddiayla yaptığınız; Osmangazi Köprüsü, Yavuz Sultan selim Köprüsü, Zafer Havalimanı vb. projeler içinde ödeme garantisini karşılayan bir tek proje var mı?
Yine sürekli bir CHP karalaması ve 19 yıl önce yaptıklarının bilinmeme şikâyeti; demek ki yaşanan sıkıntılar yapıldı denilenleri unutturacak kadar ağır sıkıntılar ki özellikle gençler hatırlamıyor.
Muhalefetin ‘’geldiğimizde bilesiniz ki ödeme yapmayacağız, elinizden alacağız. Bankalar, projeye ilgi duyan ülkeleri tehdit ediyorlar’’ sözlerine karşılık Erdoğan ‘’Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla alırlar’’ diyerek işi verecekleri müteahhit firmalardan, bankalardan yana pozisyon alan Erdoğan. Anlaşılıyor ki ihale alanlar ve finansmanı sağlayanların kazancı uluslararası tahkimle her türlü garanti altına alınmış.
İktidar değişikliğinde müteahhit firmalar tahkime gider mi, giderse devletle karşı karşıya geleceğini bilirler bunu göze alabilirler mi çok kolay değil!
Erdoğan müteahhitlerin parasını ödemeyiz diyen muhalefete; iktidara gelemeyeceksiniz ki demek yerine, nasıl ödemezsiniz, tahkim var diyor. Demek ki iktidarının süresinin kısaldığını görüyor.
10 yıl önce ‘çılgın proje’ olarak ortaya atılan, planı bile 11 yıl süren Kanal İstanbul 6 yılda bitecekmiş! Bu sürede biter mi, bitmesi mümkün gözükmüyor.
Bu proje rasyonel bir proje değil; inat ve rant projesidir.
Hani birilerine mi soracağız diyorlar ya, Prof. Dr. Naci Görür’e sorsalardı ‘bu kadar riskli bir proje Kanal İstanbul yapmak yerine, neden İstanbul’u depreme hazırlayıp da bu insanların can güvenliği için yatırım yapmıyorsunuz, diye soruyor.
Son söz; 19 yıl sonra belediyelere ihaleleri açık yapın telkini yapılırken, Kanal İstanbul projesinin ihalesini, neyin ne olduğunu bilen var mı?