Gıda ithalatında bir türlü yüzümüz gülmüyor… Gündemin konusu da Et ve Süt Kurumu’nun ‘hastalıklı et’ ithal etmesi ve paranın peşin ödendiği iddiası. Et ve Süt Kurumu konu hakkındaki iddiaları yalanladı. Teslim alınmayan hiçbir ürünün parasının peşin ödenmediğini, gelen hastalıklı etlerin de yediemin depolarında imha ediliip yüklenici firmaya ihtarname çektiğini açıkladı.
Daha önce de söyledik, tekrar edelim. Türkiye’nin Gıda Kodeksini değiştirmeden, ne içeride, ne de dışarıda sağlıklı bir ürün tüketmemiz pek mümkün değil. Tüberkülozlu et, Salmonella virüslü et… Geçtiğimiz günlerde, Kurban bayramında et arzında sorun yaşamayız açıklamasının ardından et ithal ediyoruz haberlerini gördük. İthal edilen etlerin, buradaki canlı hayvan piyasasını etkilediği defalarca söylendi. Üreticiye destek olmaktansa sürekli canlı hayvan ya da et ithal edilmesi, Türkiye’yi yarın büyük sıkıntılara sokacak.
Köyde yaşayan üretsin, şehre göçmesin diyenler, köylünün köyde üretmemesi için her türlü çabayı gösteriyor. Ne tarımla uğraşan ne hayvancılıkla uğraşan çiftçimiz kazandığı paradan memnun. Katma değer elde edemediği için hayvanları kesime yolluyor, beklediği parayı alamadığı için mahsülü tarlada bırakıyorlar. Çiftçi domatesi, buğdayı üretse de üretmese de ithal ediliyor zaten. Çiftçi zaten beklediği parayı kazanamıyor neden uğraşsın ki sıcağın altında. Satıyor tarlasını, satıyor hayvanını şehirde ya iş arıyor, ya iş kuruyor. Köyde durmanın bir kazancı olmadığını anladığı için terk ediyor köyünü…
Ürünü ithal ederken ödediği parayı dert etmeyen yetkililer, konu yerli üreticiden ürün almaya gelince dibin de dibi bir fiyat tarifesi belirliyor. Toprak Mahsülleri Ofisi’nin açıkladığı buğday alım fiyatına tepkiler halen daha sürüyor. Böyle böyle taırm ve hayvanlığı bitireceksiniz Türkiye’de… Dışa bağımlılıktan kurtulalım naraları atanlar, ülkeyi nasıl daha dışa bağımlı hale getiririz yarışına girmiş durumda. ‘Gençler köyde durmak istemiyor, tarım ve hayvancılık o yüzden bitiyor’ diyenler var bir de…
Yahu arkadaş, gençlerin para kazanmasına müsaade etmiyorsunuz ki gençler köyde kalsın. Üretici birlikleri, kooperatifler, alım fiyatları açıklanmadan çıkıp bir iki söz söylüyor, fiyat açıklandıktan sonra kimse ağzını açmıyor. Onlar da savunmuyor çiftçinin üretcinin hakkını. Üretici ne etine ne sütüne, ne tarladaki mahsülüne kendi fiyatını belirleyemiyor. Üretim safhasına hakim olmayanlar, güncel gelişmeleri takip etmeyenler, çiftçinin mazotu, tohumu, yemi kaça aldığını bilmeyenler fiyat belirleyip, bunu çiftçiye dikte ediyor.
Üreticiyi küstürmemek gerek. Bu ülkede üretici küserse nitelikli iş gücü kaybolur, 8 lira, 10 lira oldu diye kızdığımız ekmek 100 liraya dayanır.