“Ben, Atatürkçüyüm…
Ben, Cumhuriyetçiyim…
Ben, Laikim…
Ben, Antiemperyalistim…
Ben, Tam Bağımsız Türkiye’den Yanayım…
Ben, İnsan Hakları Savunucusuyum…
Ben, Terörün Karşısındayım…
Ben, Yobazların, Hırsızların, Vurguncuların, Çıkarcıların Düşmanıyım…
Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız.
Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır…”
Bundan 29 yıl önce aracına konulan bombayla hunharca, alçakça katledilen araştırmacı yazar Uğur Mumcu’yu anlatacak en net ifadeler yukarıdaki kendini ifade eden sözleri olsa gerek…
1942 yılında Kırşehir’de dünyaya gelen Uğur Mumcu, 1965 yılında Ankara Hukuk Fakültesinden mezun oldu…
Daha öğrencilik yıllarında Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan “Türk Sosyalizmi” makalesiyle “Yunus Nadi” ödülünü kazanan Uğur Mumcu, asistanlık döneminde Milliyet Gazetesine incelemeler yazdı…
1971 döneminde yazdığı bir yazıda “Ordu Uyanık olmalı” sözlerinden dolayı 7 yıla mahkûm edilen Uğur Mumcu, Yargıtay’ın kararı bozması üzerine Mamak Askeri Cezaevinden bir yıl sonra tahliye edildi…
Ne acıdır ki aradan geçen yarım yüzyıla rağmen söylediği bir sözden, okuduğu bir şiirden, dile getirdiği bir atasözünden dolayı hala günümüzde; aydınların, sanatçıların, insanların, yargılandığı, hapse gönderildiği bir Türkiye’de yaşıyoruz…
1974 yılında profesyonel gazeteciliğe başlayan Uğur Mumcu, 1976 yılında evlendi ve evliliğinden iki çocuğu oldu…
Araştırmacı ve usta gazetecinin 1977 yılında yayımlanan “Sakıncalı Piyade” kitabı tiyatroya uyarlanarak yüzlerce kez sahnelendi…
Kendisinin de ifade ettiği gibi araştırarak yazdığı hiçbir konu yalanlanamadı…
Tarikat-Siyaset-Ticaret, Arap Siyaseti, Devrimci ve Demokrat, 40’ların Cadı Kazanı, Terörsüz Özgürlük, Gazi Paşaya Suikast, Namuslu Olma Cesareti, Haram Düzeni, 12 Eylül Adaleti, Uyan Gazi Kemal, Milliyetçilik A.Ş., Rabıta, Kürt-İslam Ayaklanması, Çıkmaz Sokak başta olmak üzere birçok eseri kaleme aldı…
1981’de “ Silah Kaçakçılığı ve Terör” adlı kitabı oldukça ses getirdi…
Eylül 1992’de “ Dipsiz Kuyu” başlıklı yazısında Ortadoğu ile ilgili şu tespitte bulunmuştu;
“Orta Doğu, emperyalizmin kol gezdiği, terör örgütleri ile çeşitli istihbarat örgütlerinin kanlı ve kirli oyunlar oynadığı karanlık dipsiz bir kuyudur. Bu karanlık ve dipsiz kuyuda cinayetler birbirini izler. Halk deyişi ile Orta Doğu’da ‘kimin eli kimin cebindedir’ bilinmez. Kim, kimi, neden öldürüyor? Bu soruların yanıtlarını anında bulmanın olanağı yoktur. Olaylar yıllar sonra aydınlanır. O da bir kısmı!”
Aradan 30 yıl geçmiş olmasına rağmen hala geçerliliğini koruması ve yalanlanamaması onun ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor…
Evet…
Uğur Mumcu, doğru bildiği yoldan şaşmayan, gözüpek bir solcu ve devrimciydi, inandığı yolda ödün vermeden yiğitçe yürüdü ve yiğitçe öldü, hukuk ve demokrasinin yılmaz savunucusuydu, Atatürkçü, Laik ve Antiemperyalistti.
“Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan Gazi Kemal Uyan” diyen Uğur Mumcu’nun yeri elbette doldurulamaz…
Aydınlattığı yolda yürümek ve rehber edindiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rehber edinmek yeterli olacaktır…