Türkiye’de seracılık 1940’lı yıllarda Antalya ve Mersin’de deneme amaçlı seraların kurulması ile başlamıştır. Ancak, sera alanları 1960’lı yıllara kadar çok fazla artış göstermemiştir.
1960’lı yılların başlarında plastiğin tarımda kullanılmaya başlanması, örtü altı tarımı açısından dönüm noktası olmuş, bu yıllardan sonra sera örtüsü olarak plastiğin kullanılmaya başlaması ile ilk yatırım maliyeti düşen örtü altı tarım, artan tüketici talepleri ile birlikte hızla artış kaydetmiştir. Böylece zaman içerisinde ülkemizdeki en önemli tarımsal faaliyetlerden birisi haline gelmiştir.
Sera alanları 1999 yılındaki istatistiklere göre, 188 bin 040 dekar olup bu alanın 46 bin 159 dekarı camekan ve 141 bin 901 dekarı ise standart plastik seralardan oluşmaktadır. Sera alanlarında yetiştirilen Buğday, çeltik ürünleri ve ayçiçeği tarımsal sera arazilerinin yüze 95’ine tekabül etmektedir. Ancak son dönemlerde sera üretiminden elde edilen maddi gelirin oldukça düşük olmasından dolayı, seracılık bölgede yalnızca alternatif gelir kaynağı olarak görülmeye başlanmıştır.
(İlk örtü altı tarım örneği)
1950’lerde Türk hükümeti, tarımsal üretimi artırmanın bir yolu olarak seraların kullanımını teşvik etmeye başladı. Sonuç olarak, Türkiye’deki sera sayısı hızla arttı ve 1980’lere gelindiğinde seralar, domates, salatalık, biber ve kavun gibi çok çeşitli mahsullerin yetiştirilmesi için kullanılmaya başlandı. Bugün Türkiye, dünyanın önde gelen sera domates üreticilerinden biridir. Ülkede 100 binden fazla sera var ve her yıl 2 milyon tondan fazla domates üretiyorlar. Türkiye seracılık sektörünün değeri 1 milyar doları aşıyor ve 90 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü istatistiklerine göre; 2012 yılında dünya genelinde 57,2 milyon hektar alanda, 1,1 milyar ton sebze ve meyve üretimi gerçekleşmiş, 56,5milyon hektar alanda637 milyon ton yaş meyve üretimi yapılmaktadır. Günümüzde, dünya genelinde 1,2 milyon hektar arazide seracılık faaliyetleri devam etmektedir. Dünyadaki en çok sera arazisi Akdeniz havzasındaki ülkelerde faaliyet göstermektedir. Türkiye, bir Akdeniz ülkesi olarak, diğer ülkelere göre daha büyük seracılık potansiyeline sahiptir. Türkiye, sera arazisi varlığı sıralamasında dünyada dördüncü, Akdeniz ülkeleri arasında ise üçüncü sırada yer almaktadır. Akdeniz ülkeleri arasında Türkiye’nin önünde olan ülkeler ise İspanya ve İtalya’dır.
DÜNYADA SERACILIĞIN TARİHİ
Dünya üzerinde seracılık alanına dair ilk bulgularından biri 1561 yılında İsveç vatandaşı bitki bilimci Conrad Gessner’in normale göre daha fazla güneş alan duvarlara yakın olan sebze ve meyvelerin uzak olan duvarlara nazaran daha çabuk olgunlaşmasını tespit etmesine dayanmaktadır. Bu keşif sayesinde Avrupa’nın kuzeyinde yer alan ülkelerde meyve duvarları inşa edilmeye başlanmış ve bu durum yaygınlaşmıştır. İngiltere, Hollanda, Fransa ve Belçika’nın kuzey kesimlerinde güneş alan ve güney cephesine bakan duvarların yakınına meyve ağaçları dikilmiştir. Özellikle Akdeniz ikliminde yetişmeye elverişli meyvelerin yetiştirilmesi denenmiş ve başarılı olunmuştur.
(Isıtmalı duvarlarda meyve ağaçları. Montreal,Fransa)
Dünyada Seracılık İtalya’da Romalılar devrinde güneye bakan kuytu yamaçlarda açılan çukurların üzerinin şeffaf malzemeyle kapatılarak sebze yetiştirilmesinden başlayan, örtü altında bitki yetiştiriciliği, daha sonra Avrupa’da evlerin güneye bakan yönlerinin camla örtülmesiyle gelişmeyi sürdürmüştür. 16. ve 17. asırlarda yapılan, bu yapılar seracılığın ilk başlangıcı sayılabilir.