12°
İstanbul’da yapılan Rusya-Ukrayna heyetler arası görüşme bir yandan Türkiye’nin diplomasi zaferi olarak ilân edilirken bir yandan da Türkiye’nin Ukrayna adına garantör devlet olması gündeme getirildi. Böylece diplomasi zaferinin -moda deyimiyle- “taçlandırılmış olacağı” zırvası pompalandı.
Böyle bir saflık Türkiye’nin Ukrayna adına açık çek imzalaması olur. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini olumsuz etkiler, ekonomik ve siyasi risk olur. Televizyon ekranlarında yalakalık yarışına giren eyyamcılar, Türkiye’nin garantörlüğünü “oyun kurucu devlet” -ne demekse- durumuna gelmesi olarak görüyorlar.
Böyle bir garantörlük – yalakalık için de olsa – Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğü ile karşılaştırılamaz.
Son olarak; Ukrayna sorunu, Rusya tarafından dikte edilecek şartların Ukrayna tarafından koşulsuz kabulü ile biter. Diğer deyişle; Ukrayna’nın kendi akılsızlığını kabul etmesiyle…
TÜSİAD’a
- Yetmişli yılların ikinci yarısında iktidara gelen Bülent Ecevit’in uygulamaya çalıştığı ekonomide gelir dağılımını iyileştirmeye yönelik sosyal demokrat politikasına savaş açmış, bunu ulusal basına verdiğiniz, hükümeti hedef alan tam sayfa ilanlarla duyurmuştunuz.
- Yıllarca holding patronlarının başkan olmak için yarıştığı bir sivil toplum örgütüyken geçen ay seçtiğiniz TÜSİAD Başkanı orta boy bir KOBİ patronu oldu.
- 2002’den sonra bir süre AKP iktidarı ile yakınlaşmaya çalıştınız, benzeriniz MÜSİAD önünüze çıkınca fazla önemsemez gözüktünüz, bir süre lâik Cumhuriyet’i öne çıkarmaktan da çekinmediniz. Bu size pahalıya mal oldu. “Tarafsız” gözükmeye çalıştınız ama tren kaçmıştı. Zira dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı “bitaraf olan bertaraf olur” dediğinde iş bitmişti.
- “Yeni Türkiye’nin ‘ileri demokrasisine’ güvenmediniz, pişmanlığınızı gazete ilanları yerine sus pus olarak ifade etmek istediniz! Ama bir kere gözden düşmüştünüz, tren kaçmıştı! İlkeli duruş sergileyemediniz zira para hırsı ilkelerinize galip geliyordu. Ancak, bir kere gözden düşmüş, bertaraf edilecekler listesine girmiştiniz.
- Bundan böyle Türkiye’de yeni bir Ecevit çıkaracak milli irade olmayacağına göre de TÜSİAD tabela derneği olmaktan öteye gidemeyecek. Geçti Bor’un pazarı…
Bir zamanlar hükümetlere adrese teslim, ekonomiyi istediğiniz şekilde yeniden yapılandıracak yasa taslakları hazırlarken son yirmi yılda bayrağı MÜSİAD’a kaptırdınız. Türk ekonomisi tükenmiş, TÜSİAD daha da tükenmiş hatta bitmiş, konuşacak gücü de yok, cesareti de. Bir süre sonra TÜSİAD kendini fesih etme kararı alırsa kimse şaşırmaz. Zira artık varlık sebebiniz kalmadı!
Bir zamanlar kartaldınız, şimdi karga olamıyorsunuz!
Diyanet Akademisi
Medrese eğitiminin habercisi Diyanet Akademisine de kavuştuk! Üniversitelerdeki ilahiyat fakülteleri yeterli bulunmamış olmalı ki Diyanet Akademisi kuruldu. Bir sonraki hamle: Mısır’daki El Ezher Üniversitesi ile ortak eğitim olursa 2023 hedefleri yolunda kararlı bir adım daha atılmış olur.
Diyanet Akademisine ek olarak Malezya’daki hukuk fakülteleri ile de işbirliği şart. Zira Türk medeni kanunu tekli ve lâik hukuka göre düzenlenmiş bir hukuk sistemi, ılımlı İslâm’a göre değil. (Diyanet Akademisi ılımlı İslam’ın ne anlama geldiğini açıklasa da bilsek). Malezya’da ise çoklu hukuk sistemi yürürlükte. Bu da “ileri demokrasiye”uygun. İsteyen istediği hukuku seçer ona göre yaşar, suç işlese ona göre yargılanır, cezalandırılır, ona göre evlenir veya boşanır…
Son olarak; yeni bilim yuvamız Diyanet Akademisi’ne Diyanet işleri Başkanı Ali Erbaş’ın ismi verilerek kapısına da kılıç kuşanmış heykeli dikilmelidir. Heykel haramdır deniyorsa ismi yazılmalıdır. “Ayasofya Kahramanı Kılıçlı Ali Erbaş Diyanet Akademisi”!
Düşünen Adam
