TÜRK ROMANINDA ANAERKİL ATAERKİL ETKİLER

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İSMAİL ERTEN

ÇYDD Balıkesir Şube Başkanı / Eğitimci

 

İnsanlık çocukluk çağında söylenceler üretti, ürettiği söylemlere sığındı. Onlardan umar bekledi. İnsan sonradan yarattığı söylemlerin tutsağı oldu. Çünkü insan karşılaştığı olayları açıklamak (yağmur neden yağıyor? Güneş neden doğuyor? Gece neden üşütüyor? Ateş neden yakıyor?…) için neden bulmalıydı. Akıl ve bilimin gelişmediğinden insan çocuk kaldı. İnsan aklı ve bilim geliştikçe önceki söylemlerin bazılarını yok etti. Yeni söylenceler yarattı. İnsan yaşamını, inancını yarattığı söylencelere göre düzenledi.

 

Söylenceye göre evrende önce koyu karanlık vardı. Kaos vardı. Gaya (toprak ana) bu karanlıktan doğdu. Yeryüzündeki ışığı, güneşi, ağaçları, bitkileri, böcekleri dünyaya o getirdi. Gaya doğurgandı, üretkendi. Her şey hazır olunca Gaya Uranus’u (gökyüzü) çağırdı. Gaya’yla Uranus’un birlikte olmasıyla karanlıklar aydınlandı. Uranus Gaya’nın üzerine yağdıkça dünya güzelleşti.

Söylenceye göre dünya böyle oluştu.

Yaşamı doğuran, üreten Gaya’ydı. Gaya’yla birlikte anaerkil bir dönem başladı.

Anaerkil dönemde yaşamı kadın şekillendiriyordu. Ananın sözü geçiyordu. Yaşamı yaratan, yönlendiren anaydı. Onun için biz toprağı anaya benzetir, toprağa ‘toprak ana’ deriz.

Kadın doğurduğu çocuğuna bakarken öte yandan da bulunduğu tohumları ekerek tarımı buldu. Böylece beslenme kolaylaştı.

Bu dönemde kadın seçicidir. Çoğu zaman baba belli olmayabilir. Doğada öyle değil mi? Anaerkil dönemin simgesi tanrıça KİBELE’dir. Kibele doğurganlığı, üretkenliği simgeliyor. Kadın insanı yaşatır, çoğaltır.

Anaerkil dönemin ardından ataerkil bir dönem başladı. Köleci, feodal, kapitalist topluma geçirilmiştir. Kibele’nin yerini ZEUS almıştır. Kadının adı bile yoktur artık. Kadın cariyedir, alınır, satılır. Her şeyi yaratan kadın (toprak ana) yerini erkeğin kaburga kemiğinden yaratılır.

Erkek egemenliğini (erk) cinsellikte aradığı için kadını baskılıyor. Onun için savaşta kadına tecavüz ederek erkini güçlendirdiğini düşünüyor. Kadına tecavüz ederek düşmanı aşağıladığını sanıyor. Kadın olmayınca erk de kendisinin de olmayacağının ayırdında değil.

Bugün bile gömüt başında din görevlisi o kişiye son olarak “Ey Ayşe’den, Fatma’dan doğma Elif, Ahmet” diye sesleniyor. Bu söylem anaerkil dönemin etkisidir. Ana belli, baba belli olmayabilir. Din görevlisi bile bunu bilmez. Erkekler bunu içlerine sindirirlerse ‘KADIN’ kurtulur.

Ataerkil dönemde erkeğin (baba) sözü geçer. Kuralları erkek koyar. Herkes erkeğin koyduğu kurallara uymak zorundadır. Uymayanlar cezalandırılır. Babanın olmadığı evde çocuklar kötü yola düşer, yanlış işler yapar. Bunun en güzel örneklerini Tanzimat dönemi yazımında görürüz.

 

1-

İNTİBAH (Uyanış) ya da Sergüzeşti Ali Beyin Maceraları

Namık Kemal’in İntibah Romanı sansür kurulu izniyle Sergüzeşti Ali Beyin Maceraları adıyla yayımlanabilmiştir. Namık Kemal’in İntibah romanı ilk Türk romanı sayılır. Namık Kemal bu romanı cariyelik kurumuna karşı olduğu için yazmıştır. Carilerin de bizim gibi olduğunu göstermek istemiştir.

Ali Bey babasız büyümüştür. Gençliğinde Çamlıca’ya gezmeye gider. O gezmelerinden birinde uzaktan gördüğü Mahpeyker adında bir kadına tutulur. Mahpeyker’dene başkasını gözü görmez. Annesi Ali Bey’e Mahpeyker’den kurtulması için Dilaşup adlı bir cariye satın alır. Ali Bey Dilaşup’a yüz vermez. Ali Bey sonradan Mahpeyker’in art niyetini öğrenir ondan vazgeçer. Mahpeyker kiralık katil tutar. Kiralık katil Ali Bey yerine Dilaşup’u öldürür. Aynı bıçakla Ali Bey Mahpeyker’i öldürür. Ali Bey cezaevi köşelerinde ölür. Ali Bey kötü yola babası olmadığı için düşmüştür. Babası olmayan çocuk doğru yolu bulamaz.

 

2-

Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası’ndaki Bihruz Bey’de babadan uzaktır. Baba görev gereği evden uzaktır. Baba eğitiminden uzak kalan Bihruz iye gitmez, çalışmaz. Aldığı yarım eğitim nedeniyle gittiği her yerde öğrendiği birkaç Fransızca sözcükle konuşur. Fransızlar gibi giyinir.

Recaizade Mahmut Ekrem birkaç Fransızca sözcükle konuşup Fransızlar gibi giyinerek batılılaşılamayacağını göstermek istemiştir. Recaizade Mahmut Ekrem yanlış batılılaşmayı Bihruz Bey kişiliğinde mizah yoluyla eleştirmiştir.

 

Devam edecek.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
TÜRK ROMANINDA ANAERKİL ATAERKİL ETKİLER
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!