Balıkesir derbisinde yaşadığımız travmayı tedavi edip yaralarımızı saracağımız Altınordu karşılaşmasında soğuk ve yağmurlu havaya rağmen sezonun en keyifli ve seyir zevki en üst seviyede oynanan gol düellosu şeklinde geçen maçı uzatma dakikalarında yediğimiz golle kaybettik.
Haftalardır basit ve kolay gol yeme hastalığımız, zor pozisyona girip skor üretmede kısır döngü yaşadığımız bilinen bir gerçek olmasına karşın Altınordu maçında girdiğimiz pozisyonları cömertçe harcamasak, son vuruşlarda etkili olabilsek beldi de başka şeyler konuşup yazacaktık.
Kazanabilir miydik? Elbette kazanabilirdik. İlk yarıyı mağlup bitirip ikinci yarı geriden gelip beraberliği yakaladığımız maçta kırılma anı diyebileceğimiz son dakikalarda ikiye bir yakaladığımız pozisyonda golü bulamamamız maçın kaderini belirledi. Atamayana atarlar hesabı gerçekleşti.
Önümüzdeki hafta deplasmanda oynayacağımız ilk yarının son maçının ardından transfer yasağının kalkmasını dört gözle beklemekten başka çaremiz kalmadı. Her gelen giden hocalar dahil, taraftarlar ve Balıkesirspor kamuoyu tarafından mevcut kadromuzun yetersizliği dile getirildiği yerde futbolcular üzerinden yorum yapmanın, eleştirmenin yersiz olduğunu düşünüyorum.
Şimdiye kadar oynadığımız 17 karşılaşmaya çıkan futbolcuların geçtiğimiz haftaya kadar taraftarlar bağırlarına basıp destek olmalarına rağmen, kapalı tribünden maç sonunda yapılan hakaret ve küfürlere maruz kalması hiç de hoş olmadı. Başkan Özgür Yılmaz’ın basın toplantısında para vererek tribün desteği yaratılması istendiği söyleminin ardından başarısızlığın faturası futbolculara kesilmiş oldu.
